-373-


Kıyamet yaklaştığında yıldırımlar çoğalır, o kadar ki birisi bir kavme gelir ve; Bu sabah kimi yıldırım çarptı ? der de onlar, filan, filan ve filanı çarptı derler. (İBN KESİR CİLT VIII /S.4223)

Abdullah İbn Ömer’den rivayet edili ki Allah Resulu (sav);

Sizin isimlerinizin Allah’a güzel geleni Abdullah ve Abdurrahman’dır, buyurmuştur. (İBN KESİR CİLT VIII /S.4246)

Sizden evvel geçen ümmetlerden servet ve mal sahibi bir adam vefatından sonra hesaba çekildi ve  hiçbir hayrı olmadığı görüldü. Yalnız ticaret sebebi ile borç verirdi ve kölelerine, vakti hali olmayan borçlularına, af ile muamelede bulunulmasını emrederdi, Cenabı Allah onun bu haline mukabil, mükafat olarak: “Biz affetmeğe daha layığız, onun kusurunu affettik”  buyurdu. (İLAHİ EMİRLER S;54)

Resulullah (sav) şöyle buyurdu: Sizden biriniz tek pabuçla yürümesin, ya her iki ayağina pabuç giysin veya her iki ayağını çıplak kosun. (TİRMIZİ CİLT III No: 1833)

Ebu Hureyre'den  (r.a)  anlatıyor;

Hz. Resulallah (sav) buyurdular ki:

-“Allah-u Taala buyurdu ki; “Dünya ehlinden sevdiği bir kimseyi aldığım zaman sevabını bekleyen mü’min kulumun, katımdaki karşılığı ancak cennettir. (BUHARİ)

Bir kişi namazını kılınca, kendisine namazdaki dikkatine göre; namazın onda biri, dokuzda biri, sekizde biri, yedide biri altıda biri, beşte biri, dörtte biri, üçte biri ve yarısı kadar sevap yazılır." (EBU DAVUD)

Urvetu'bnu'z-Zübeyr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Cahiliye devrinde kişi hanımını boşar, iddeti sona ermeden geri almak isterse, alma hakkına sahipti. Bu şekilde bin kere boşayıp geri dönebilirdi. (Bu hal bir adamın şu hâdisesine kadar devam etti.) Bir gün adam hanımını boşadı ve iddeti dolmak üzere iken hanımını geri aldı, sonra tekrar boşadı ve hanımına: "Allah'a kasem olsun seni evime almıyorum ve ebediyen başkasına da helal olmayacaksın" dedi. Kadın: "Bu nasıl olur?" deyince, adam: "Seni boşuyorum, iddetin dolmadan tekrar geri alacağım ve bu böylece devam edip gidecek" dedi. Kadın Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)'ye gitti, durumu anlattı. Hz. Aişe cevap vermedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı bekledi. Gelince vak'ayı anlattı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da cevap vermedi (vahiy bekledi). Cenab-ı Hakk şu ayeti inzal buyurdu: "Boşama iki defadır ya iyilikle tutma ya da iyilik yaparak bırakmadır" (Bakara 229). O günden itibaren insanlar bu yeni talaka yöneldiler, boşayan da boşamayan da. "(KÜTÜB-İ SİTTE / 487)

Ma'kıl İbnu Yesâr (radıyallahu anh) anlatıyor: Benim bir kızkardeşim vardı. Evlenmek için buna müracaat edenler oldu. Fakat kimseye müsbet cevap vermiyordum. Derken amcamın oğlu istedi. Kız kardeşimi ona nikahladım. Allah'ın dilediği kadar bir müddet beraber yaşadılar. Sonra amcam oğlu onu talak-ı ric'i ile boşadı. Ancak tekrar almadan terketti. İddeti tamamlandı. Kız kardeşimle evlenmek isteyenler bana müracaat edince amcam oğlu da, müracaat ederek tekrar almak istedi. Kendisine: "Daha önce de çok isteyenler oldu, kimseye vermedim, seni hepsine tercih ederek sana verdim, seninle evlendirdim. Sen onu talak-ı ric'i ile boşadın. (Geri alma hakkın olduğu halde terkettin ve iddeti doldu. Başkaları istemeye gelince, sen de tâlib oldun, taleble almak istiyorsun. Allah'a kasem olsun onu asla sana vermeyeceğim" dedim. Ma'kıl der ki: Bunun üzerine benim hakkımda şu âyet nazil oldu: "Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini bitirdiler mi, aralarında meşru bir surette anlaştıkları takdirde, artık kendilerini kocalarına nikah etmelerin engel olmayın" (Bakara 232). Yine Ma'kıl ilave ediyor: "Ayet üzerine, yeminim için kefarette bulundum ve kız kardeşimi, eski kocasına nikahladım" 

Buhârî'nin bir rivayetinde şöyle denir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ma'kıl'ı çağırdı, âyeti kendisine tilâvet buyurdu. Bunun üzerine o, müşkülpesendliği bıraktı ve Allah'ın emrine boyun eğdi" (KÜTÜB-İ SİTTE / 488)

   İstanbul -08. 08.2007
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail