-377-


Bir gazi veya bir hacca giden veya bir umreye giden dışında kimse deniz yolculuğu yapmasın. Zira denizlerin altında ateş vardır.- veya ateşin altında deniz vardır.- (İBN KESİR CİLT VIII /S.4357)

Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur; Terk edilmeyen şu dört şey cahiliyet işlerindendir; Hasep ve neseple öğünme; neseplerle yerme, ayıplama; yıldızlarla yağmur isteme ve ölü üzerine bağırıp çağırarak ağlama. Ölü üzerine bağıra çağıra ağlayan kadın, ölümünden önce tövbe etmemişse; kıyamet günü üzerinde katrandan bir elbise ve uyuzluk gömleği olduğu halde kaldırılacaktır. (İBN KESİR CİLT VIII /S.4359)

Sizin en hayırlınız dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını terk etmeyendir. (İLAHİ  EMİRLER S;192)

Dul kadın ya da yoksul için koşan kişi Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri saim (oruçlu) ve geceleri kaim (ihya eden) kişi gibidir. (TİRMIZİ CİLT III No: 2035)

Gecenin son vaktinde yola çıkın; çünkü geceleyin yeryüzünde mesafe kolay katedilir, rahat yürünür. (EBU DAVUD)

İbn Ömer (r. anhuma)’den;

Peygamberimiz (sav), yanında Kur’an bulundurarak düşman memleketine gitmeyi yasakladı. (HADİS)

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hz. İbrahim (aleyhisselâm)'in şu sözleriyle ifade ettiği şüpheyi yaşamaya biz ondan daha lâyıkız: "Ey Rabbim ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster" demiş, (Allah: "Buna) inanmadın mı yoksa" demiş, o da: "İnandım, fakat kalbimin, (gözümle görerek) yatışması için (istedim, diye) söylemişti." (Bakara, 260).

Allah, Lût (aleyhisselam)'a rahmetini bol kılsın, aslında o çok muhkem bir kaleye sığınmıştı.

Eğer, Hz. Yusuf (aleyhisselam)'un kaldığı müddetçe hapiste ben kalsaydım, dâvete icâbet ederdim." (KÜTÜB-İ SİTTE / 503)

Tirmizi'nin bir rivayetinde Hz. Yusuf'la ilgili olarak Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştur: "Kerim oğlu Kerim oğlu Kerim oğlu Kerim; İbrahimoğlu İshâkoğlu Yakuboğlu Yusuf'tur.

Ve ilave etti:

"Şayet, hapiste onun yerine ben yatmış olsaydım da, sonunda bana elçi gelseydi, çıkma hususunda hemen cevap verirdim." Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) arkadan şu ayeti okudu: "Kendisine elçi gelince, "Efendine dön de ellerini kesen o kadınların zoru neydi kendisine sor" dedi.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) devamla şunu söyledi: "Allah Teâla'nın rahmeti Lût'a olsun, o aslında çok sağlam bir kaleye sığınmıştı. Allah ondan sonra, her peygamberi kavminden kalabalık bir cemaat içinde aleyhissalâtu vesselâm)'ın ashabına sordu. "Şu âyet gönderdi." (KÜTÜB-İ SİTTE / 504)

Ubeyd İbnu Umayr anlatıyor: "Ömer İbnu'l-Hattab (radıyallahu anh) Resûlullah (kimin hakkında nazil olmuştur?

"Sizden herhangi biri arzu edermi ki, hurmalardan, üzümlerden kendisinin bir bahçesi olsun, altından ırmaklar aksın, orada kendisinin her çeşit meyveleri bulunsun. Fakat ona ihtiyarlık çöksün, aciz ve küçük çocukları da olsun, derken o bahçeye içinde bir ateş bulunan bir bora isabet etsin de o, yanıversin? (Bakara, 266).

Cemaat: "Allah ve Resûlü daha iyi bilir" cevabını verdi. Hz. Ömer (radıyallahu anh) bu cevaba kızdı ve: "Biliyoruz veya bilmiyoruz" deyin dedi.

Bunun üzerine İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ): "Bu hususta içimden bir şeyler geçiyor ey müminlerin emiri" dedi. Hz. Ömer (radıyallahu anh) ona: "Ey kardeşimin oğlu söyle onu, kendini küçük görme" dedi. İbnu Abbas: "Bu, bir iş için misal olarak verilmiştir" deyince Hz. Ömer: "Hangi iş için?" diye tekrar etti. İbnu Abbas da: "Zengin bir kimsenin işi için, öyle ki bu zengin Allah'a kulluk ve itaatini yerine getiriyordu. Sonra Allah ona şeytanı gönderdi. (Zengin onun iğvasına kapılarak günahlar eşledi ve sonunda bütün (salih) amellerini batırdı." (KÜTÜB-İ SİTTE / 505)

   İstanbul -12. 09.2007
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail