-384-


Allah Resulu (sa); Ayakta durarak namaz kıl. Güç yetiremez isen oturarak, buna da güç yetiremez isen yanın üzere, buyurmuştur. (İBN KESİR CİLT IX /S.4418)

Allah Taala buyurdu ki; Ey Ademoğlu günün başında dört  rekattan aciz olma ki  günün sonu için sana yeteyim. (İBN KESİR CİLT IX /S.4417)

Her kim derdini bir şeye hasreder, kendine ahiret derdi  kılarsa, Cenabı Hak onu dünyanın derdinden kurtarır. Her kim dünyanın muhabbeti uğruna derdini her tarafa dağıtırsa, Canabı Hak ona merhamet etmeyip, dünyanın her hangi bir yerinde helak olur gider. (İLAHİ  EMİRLER S;50)

Kişi dostunun dini üzeredir. Bu yüzden her biriniz dost edindiği kişiye dikkat etsin. (TİRMIZİ CİLT IV No: 2484)

Ali (ra)’den:

 Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu: Kim kendisini Kâbe’ye ulaştıracak azık ve yol vasıtasına sahip olur da haccetmezse, Yahudi ve Hıristiyan olarak ölmesi için başka bir sebebe ihtiyacı yoktur. Bunun delili; Allah’ın kitabındaki “ İnsanlardan yol bakımından gücü yetenlere, Allah için Beyt’i haccetmek farzdır.” (Al-i İmran Suresi:97) mealindeki ayet-i kerimedir. (TIRMIZİ, AHMED)

Said b. Zeyd (ra)’ den:

 Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:“Mantar (suyu sıkılıp göz ağrısı için kullanılırdı), Beni İsrail’e gönderilen kudret helvası gibidir. Sıkılan suyu da göz hastalığına şifadır.” (BUHARİ, MÜSLİM, TIRMIZİ)

İbnu Müseyyeb anlatıyor: "Süheyb (radıyallahu anh) muhacir olarak Mekke'den yola çıktı. Kureyş'ten bazıları onu takibe başladılar. Bunun üzerine o da devesinden inerek sadağında ne kadar ok varsa hepsini çıkardı. Takipçilere: "Allah'a kasem olsun oklarımın hepsini atıncaya kadar bana yetişemezsiniz. Sonra elimde durdukça kılıcımı kullanacağım. Eğer dilerseniz, size Mekke'de toprağa gömdüğüm malın yerini söyleyeyim, mukabilinde siz de beni serbest bırakın, yoluma devam edeyim" dedi. Takipçiler teklifini kabul ettiler. (O da sağ salim yoluna devam etti). Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanına varınca şu ayet nazil oldu: "İnsanlardan öyle kimse de vardır ki, Allah'ın rızasını isteyerek nefsini satın alır..." (Bakara, 207). Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Ebu Yahya'nın alış-verişi kârlı oldu" der ve ayeti tilavet buyurur", (Rezin'in ilavesidir. Bagâvi ve İbnu Kesir tefsirlerinde senedsiz olarak kaydederler). -)".(KÜTÜB-İ SİTTE / 478)

İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Cenab-ı Hakk'ın şu sözleri nazil olduğu zaman: "Yetim rüşdüne erinceye kadar, onun malına o en güzel olanından başka bir suretle yaklaşmayın"; keza "Yetimlerin mallarını haksız (ve haram) olarak yiyenler karınlarına ancak bir ateş yemiş olurlar. Onlar çılgın bir ateşe gireceklerdir" (Nisa 10) yanında yetim bulunanlar hemen gidip yetimlerin yiyeceğini ve içeceğini kendilerinin yiyip içeceklerinden ayırdılar. Yetime ait yiyecek ve içeceklerden bir şey artsa ona dokunulmuyor, yiyinceye veya kokuşup bozuluncaya kadar saklanıyordu. Bu hal, bir kısım müşkilatlara sebep oldu. Durum Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a arzedildi. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: "Sana yetimleri sorarlar. De ki: Onları faydalı ve iyi bir hale getirmek hayırlıdır. Şayet kendileriyle bir arada yaşarsanız onlar sizin kardeşlerinizdir" (Bakara 220). Bu ayet üzerine yetimlerin yiyeceklerini ve içeceklerini kendi yiyecek ve içeceklerine karıştırdılar." -)".(KÜTÜB-İ SİTTE / 479)

   İstanbul -24. 10.2007
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail