Allah Resulu (sa);
Ayakta durarak namaz kıl. Güç yetiremez isen oturarak, buna da güç
yetiremez isen yanın üzere, buyurmuştur.
(İBN KESİR CİLT IX /S.4418)
Allah Taala buyurdu
ki; Ey Ademoğlu günün başında dört rekattan aciz olma ki günün sonu
için sana yeteyim.
(İBN KESİR CİLT IX /S.4417)
Her kim derdini
bir şeye hasreder, kendine ahiret derdi kılarsa, Cenabı Hak onu
dünyanın derdinden kurtarır. Her kim dünyanın muhabbeti uğruna derdini
her tarafa dağıtırsa, Canabı Hak ona merhamet etmeyip, dünyanın her
hangi bir yerinde helak olur gider. (İLAHİ EMİRLER S;50)
Kişi dostunun dini
üzeredir. Bu yüzden her biriniz dost edindiği kişiye dikkat etsin.
(TİRMIZİ CİLT IV No: 2484)
Ali (ra)’den:
Peygamberimiz
(sav) şöyle buyurdu: Kim kendisini Kâbe’ye ulaştıracak azık ve yol
vasıtasına sahip olur da haccetmezse, Yahudi ve Hıristiyan olarak
ölmesi için başka bir sebebe ihtiyacı yoktur. Bunun delili; Allah’ın
kitabındaki “ İnsanlardan yol bakımından gücü yetenlere, Allah için
Beyt’i haccetmek farzdır.” (Al-i İmran Suresi:97) mealindeki ayet-i
kerimedir. (TIRMIZİ, AHMED)
Said b. Zeyd (ra)’
den:
Peygamberimiz
(sav) şöyle buyurmuştur:“Mantar (suyu sıkılıp göz ağrısı için
kullanılırdı), Beni İsrail’e gönderilen kudret helvası gibidir.
Sıkılan suyu da göz hastalığına şifadır.” (BUHARİ, MÜSLİM, TIRMIZİ)
İbnu
Müseyyeb anlatıyor: "Süheyb (radıyallahu anh) muhacir olarak Mekke'den
yola çıktı. Kureyş'ten bazıları onu takibe başladılar. Bunun üzerine o
da devesinden inerek sadağında ne kadar ok varsa hepsini çıkardı.
Takipçilere: "Allah'a kasem olsun oklarımın hepsini atıncaya kadar
bana yetişemezsiniz. Sonra elimde durdukça kılıcımı kullanacağım. Eğer
dilerseniz, size Mekke'de toprağa gömdüğüm malın yerini söyleyeyim,
mukabilinde siz de beni serbest bırakın, yoluma devam edeyim" dedi.
Takipçiler teklifini kabul ettiler. (O da sağ salim yoluna devam
etti). Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanına varınca şu ayet
nazil oldu: "İnsanlardan öyle kimse de vardır ki, Allah'ın rızasını
isteyerek nefsini satın alır..." (Bakara, 207). Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm): "Ebu Yahya'nın alış-verişi kârlı oldu" der
ve ayeti tilavet buyurur", (Rezin'in ilavesidir. Bagâvi ve İbnu Kesir
tefsirlerinde senedsiz olarak kaydederler). -)".(KÜTÜB-İ
SİTTE / 478)
İbnu Abbâs
(radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Cenab-ı Hakk'ın şu sözleri nazil
olduğu zaman: "Yetim rüşdüne erinceye kadar, onun malına o en güzel
olanından başka bir suretle yaklaşmayın"; keza "Yetimlerin mallarını
haksız (ve haram) olarak yiyenler karınlarına ancak bir ateş yemiş
olurlar. Onlar çılgın bir ateşe gireceklerdir" (Nisa 10) yanında yetim
bulunanlar hemen gidip yetimlerin yiyeceğini ve içeceğini kendilerinin
yiyip içeceklerinden ayırdılar. Yetime ait yiyecek ve içeceklerden bir
şey artsa ona dokunulmuyor, yiyinceye veya kokuşup bozuluncaya kadar
saklanıyordu. Bu hal, bir kısım müşkilatlara sebep oldu. Durum
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a arzedildi. Bunun üzerine şu ayet
nazil oldu: "Sana yetimleri sorarlar. De ki: Onları faydalı ve iyi bir
hale getirmek hayırlıdır. Şayet kendileriyle bir arada yaşarsanız
onlar sizin kardeşlerinizdir" (Bakara 220). Bu ayet üzerine yetimlerin
yiyeceklerini ve içeceklerini kendi yiyecek ve içeceklerine
karıştırdılar." -)".(KÜTÜB-İ
SİTTE / 479)
İstanbul
-24. 10.2007
http://sufizmveinsan.com
|