İbni Mace’nin Ali
İbn Muhammed kanalıyla…. Hz Ali’den rivayetine göre; Allah Resulu (sa)
güneşin doğmasından önce develerin otlatılmasını yasaklamıştır.
(İBN KESİR CİLT IX /S.4435)
Müslüman olarak kırk sene yaşamış hiç bir kul yoktur ki; delilik,
cüzzam ve abraşlık gibi hastalıkları Allah ondan savmış olmasın. Elli
seneye ulaştığı zaman Allah Taala onun hesabını yumuşatır. Altmış
seneye ulaştığında, Allah Taala kendisinin sevdiği şeyle kendine
dönüşü ona bahşeder. Yetmişine ulaştığı zaman, Allah Taala onun geçmiş
ve gelecek günahlarını bağışlar. Ona; Allah’ın esiri, adı verilir ve
gök ehli onu sever. Seksene ulaştığında, Alla Taala onun,
iyiliklerini kabul buyurur ve kötülüklerinden vazgeçer.Doksana
ulaştığında ise Allah Taala onun geçmiş ve gelecek günahlarını
bağışlar. Allah’ın yeryüzünde esiri diye isimlendirilir ve ailesi
hakkında şefaatçi kılınır. (İBN-İ KESİR CİLT X S:5410)
Kendisini haramdan muhafaza etmeyen kimse, yaptığı ibadetten bir
lezzet alamaz. (İLAHİ EMİRLER S;108)
Abdullah bin Mes’ud
(ra) den rivayet edilmiştir;dedi ki: Resulullah (SAV) şöyle buyurdu;
“İnsan oğluna
Şeytan’ın dokunma (vesvese) si var ve meleğin de dokunması (ilhamı)
vardır. Şeytan’ın dokunması kötülükle korkutma ve hakkı (gerçeği)
yalanlamaktır. Meleğin dokunması ise hayr va’detmek ve hakkı
doğrulamaktır. Bunu her kim (vicdanında) bulursa Allah’dan olduğunu
bilsin ve Cenab-ı Allah’a hamdetsin. Öbürünü bulan da Şeytan’dan
Allah’a sığınsın.” Sonra Resul-i Ekrem, “Şeytan size yoksulluk
va’dediyor (sizi fakirlikle korkutuyor) ve size kötülüğü emrediyor.
(gösteriyor) ” Ayetini okudu. (TIRMIZİ CİLT: V No 3172)
Abdullah
(r.anhuma)’dan:
Peygamberimiz (sav)
şöyle buyurmuştur: Kur’an’ı üç defadan daha az okuyan kimse (onu) iyi
kavrayamaz. (EBU DAVUD, TIRMIZİ)
Kim, cihad yapmadan
ve buna üzülmeden ölürse, bir çeşit nifak üzerine ölmüştür. (EBU
DAVUD, NESEİ)
Ümmü Seleme
(radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Kadınlarınız (çocuk yetiştirdiğiniz) tarlalarınızdır, tarlanıza
dilediğiniz gibi gelin" ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurdu: "Tek
yoldan (ki o da çocuk yoludur) olmak kaydıyla dilediğiniz şekilde
temas kurun"-)"(KÜTÜB-İ SİTTE / 484)
Mervân el-Esfar'ın
anlattığına göre, Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ):
"..İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba
çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine azâb eder, Allah her şeye
kâdirdir." (Bakara 284) ayetinin müteakip ayet tarafından
neshedildiğini söylemiştir." (KÜTÜB-İ SİTTE / 508)
Ebu Hüreyre
(radıyallahu anh) anlatıyor: "Cenab-ı Hakk'ın şu mealdeki sözü nazil
olunca: "İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla
hesâba çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder..." (Bakar,
284) bu ihbar Sahabe (radıyallahu anhümâ)'ye çok ağır geldi.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a geldiler, diz çöküp oturdular ve
dediler ki: "Ey Allah'ın elçisi, bize yapabileceğimiz işler emredildi:
Namaz, oruç, cihâd ve sadaka, bunları yapıyoruz. Ama Cenâb-ı Hakk sana
şu âyeti inzal buyurdu. Onu yerine getirmemiz mümkün değil."
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlara: "Yani sizler de sizden
önceki Yahudi ve Hıristiyanlar gibi "dinledik ama itaat etmiyoruz" mu
demek istiyorsunuz? Hayır öyle değil şöyle deyin: "İşittik itaat
ettik. Ey Rabbimiz affını dileriz, dönüş Sana'dır." Cemaat bunu
okuyup, dilleri ona alışınca, bir müddet sonra Cenâb-ı Hakk şu vahyi
inzal buyurdu: "Peygamber ve inananlar O'na Rabbi'nden indirilene
inandı. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine
inandı. "Peygamberleri arasında hiçbirini ayırdetmeyiz, işittik, itaat
ettik, Rabbimiz! Affını dileriz, dönüş sanadır" dediler" (Bakara 285).
Ashab bunu
yapınca Allah, önceki âyeti neshetti ve şu âyeti inzal buyurdu: "Allah
kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler; kazandığı iyilik lehine,
ettiği kötülük de aleyhinedir. Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak
olursak bizi sorumlu tutma. (Resûlullah bu duayı yapınca Allah Teâla
hazretleri: Pekala, yaptım buyurmuştur). Rabbimiz bizden öncekilere
yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! (Allah Teâla hazretleri:
Pekiyi buyurmuştur). Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmiyeceği şeyi taşıtma
(Rabb Teâla hazretleri: Pekiyi dedi). Bizi affet, bizi bağışla, bize
acı. Sen Mevlâmızsın, kâfirlere karşı bize yardım et (Rabb Teâla buna
da Pekiyi demiştir).
(KÜTÜB-İ SİTTE / 509)
İstanbul
-07. 11.2007
http://sufizmveinsan.com
|