-386-


İbni Mace’nin Ali İbn Muhammed kanalıyla…. Hz Ali’den rivayetine göre; Allah Resulu (sa) güneşin doğmasından önce develerin otlatılmasını yasaklamıştır. (İBN KESİR CİLT IX /S.4435)

Müslüman olarak kırk sene yaşamış hiç bir kul yoktur ki; delilik, cüzzam ve abraşlık gibi hastalıkları Allah ondan savmış olmasın. Elli seneye ulaştığı zaman Allah Taala onun hesabını yumuşatır. Altmış seneye ulaştığında, Allah Taala kendisinin sevdiği şeyle kendine dönüşü ona bahşeder. Yetmişine ulaştığı zaman, Allah Taala onun geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar. Ona; Allah’ın esiri, adı verilir ve gök ehli onu sever. Seksene ulaştığında,  Alla Taala onun, iyiliklerini kabul buyurur ve kötülüklerinden vazgeçer.Doksana ulaştığında ise Allah Taala onun geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar. Allah’ın yeryüzünde esiri diye isimlendirilir ve ailesi hakkında şefaatçi kılınır. (İBN-İ KESİR CİLT X S:5410)

Kendisini haramdan muhafaza etmeyen kimse, yaptığı ibadetten bir lezzet alamaz. (İLAHİ EMİRLER S;108)

Abdullah bin Mes’ud (ra) den rivayet edilmiştir;dedi ki: Resulullah (SAV) şöyle buyurdu;

“İnsan oğluna Şeytan’ın dokunma (vesvese) si var ve meleğin de dokunması (ilhamı) vardır. Şeytan’ın dokunması kötülükle korkutma ve hakkı (gerçeği) yalanlamaktır. Meleğin dokunması ise hayr va’detmek ve hakkı doğrulamaktır. Bunu her kim (vicdanında) bulursa Allah’dan olduğunu bilsin ve Cenab-ı Allah’a hamdetsin. Öbürünü bulan da Şeytan’dan Allah’a sığınsın.” Sonra Resul-i Ekrem, “Şeytan size yoksulluk va’dediyor (sizi fakirlikle korkutuyor) ve size kötülüğü emrediyor.  (gösteriyor) ” Ayetini okudu. (TIRMIZİ CİLT: V  No 3172)

Abdullah (r.anhuma)’dan:

 Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur: Kur’an’ı üç defadan daha az okuyan kimse (onu) iyi kavrayamaz. (EBU DAVUD, TIRMIZİ)

 Kim, cihad yapmadan ve buna üzülmeden ölürse, bir çeşit nifak üzerine ölmüştür. (EBU DAVUD, NESEİ)

Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kadınlarınız (çocuk yetiştirdiğiniz) tarlalarınızdır, tarlanıza dilediğiniz gibi gelin" ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurdu: "Tek yoldan (ki o da çocuk yoludur) olmak kaydıyla dilediğiniz şekilde temas kurun"-)"(KÜTÜB-İ SİTTE / 484)

Mervân el-Esfar'ın anlattığına göre, Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ): "..İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine azâb eder, Allah her şeye kâdirdir." (Bakara 284) ayetinin müteakip ayet tarafından neshedildiğini söylemiştir." (KÜTÜB-İ SİTTE / 508)

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Cenab-ı Hakk'ın şu mealdeki sözü nazil olunca: "İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesâba çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder..." (Bakar, 284) bu ihbar Sahabe (radıyallahu anhümâ)'ye çok ağır geldi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a geldiler, diz çöküp oturdular ve dediler ki: "Ey Allah'ın elçisi, bize yapabileceğimiz işler emredildi: Namaz, oruç, cihâd ve sadaka, bunları yapıyoruz. Ama Cenâb-ı Hakk sana şu âyeti inzal buyurdu. Onu yerine getirmemiz mümkün değil." Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlara: "Yani sizler de sizden önceki Yahudi ve Hıristiyanlar gibi "dinledik ama itaat etmiyoruz" mu demek istiyorsunuz? Hayır öyle değil şöyle deyin: "İşittik itaat ettik. Ey Rabbimiz affını dileriz, dönüş Sana'dır." Cemaat bunu okuyup, dilleri ona alışınca, bir müddet sonra Cenâb-ı Hakk şu vahyi inzal buyurdu: "Peygamber ve inananlar O'na Rabbi'nden indirilene inandı. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı. "Peygamberleri arasında hiçbirini ayırdetmeyiz, işittik, itaat ettik, Rabbimiz! Affını dileriz, dönüş sanadır" dediler" (Bakara 285).

Ashab bunu yapınca Allah, önceki âyeti neshetti ve şu âyeti inzal buyurdu: "Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler; kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülük de aleyhinedir. Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. (Resûlullah bu duayı yapınca Allah Teâla hazretleri: Pekala, yaptım buyurmuştur). Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! (Allah Teâla hazretleri: Pekiyi buyurmuştur). Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmiyeceği şeyi taşıtma (Rabb Teâla hazretleri: Pekiyi dedi). Bizi affet, bizi bağışla, bize acı. Sen Mevlâmızsın, kâfirlere karşı bize yardım et (Rabb Teâla buna da Pekiyi demiştir). (KÜTÜB-İ SİTTE / 509)

   İstanbul -07. 11.2007
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail