Ebu
Ya’la-el-Mavsili der ki; Bize Şeyban İbn Ferruh…Enes’ten rivayet etti
ki; Allah Resulu
(sav) şöyle
buyurmuştur: Sineğin ömrü kırk gündür. Bal arısı dışında bütün
sinekler ateştedir.
(İBN KESİR CİLT
IX /S.4518)
İbn Abbas’tan rivayet
edildiğine göre; Allah Resulu
(sav) şöyle
buyurmuştur: Şifa; üç şeydedir: Hacamat yapılan neşter veya bal içme
veya ateşle dağlama: Ümmetimi ateşle dağlanmaktan men ederim.
(İBN KESİR
CİLT IX /S.4519)
Cenabı Hakk’ın azametine yemin ederim ki,
daima abdestli bulunanlar mümini kamillerdir.
(İLAHİ EMİRLER S;125)
Hayra vesile olan,
hayrı yapan gibidir. (TİRMIZİ CİLT IV No: 2808)
Kafir ile onu
öldürmüş olan katil, asla cehennemde birleşmezler.(EBU DAVUD, MÜSLİM)
Ebu Hureyre
(ra)’den :
Peygamberimiz
(sav) şöyle buyurmuştur: “ Adamın biri yolda yürürken bir diken dalı
buldu. Onu yoldan attı. Allah da onun günahlarına mağfiret etti. Beş
kısım şehit vardır: Biri taun hastalığından ölen, ikincisi karın
hastalığından ölen, üçüncüsü boğulan, dördüncüsü bir duvar altında
kalıp ölen, beşincisi de Yüce Allah yolunda şehit olan kişidir. ”
buyurdu. (BUHARİ, MÜSLİM, TIRMIZİ)
Hz. Aişe
(radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Kur'ân'daki: "Allah sizi (dil
alışkanlığı olarak maksadsız yapılan) lağv yeminleriniz için müâheze
etmez" ayeti kişinin sözünde sıkça kullandığı, "vallahi evet",
"billahi hayır" gibi yeminleri için nâzil oldu." -)".
İmam Malik
Muvatta'da bu hadisle ilgili olarak şunu söyler: "Bu mevzuda
işittiğimin en güzeli şudur: "Ayette geçen "Lağv", bir kimsenin öyle
bildiği için bir şey hakkında yaptığı yemindir, ancak sonradan, o
şeyin, bildiği gibi olmadığını anlar. Bu durumda yaptığı yemin için
kefâret gerekmez. Ancak bir kimse de çıkıp, günahkar ve yalancı
olduğunu bile bile, birilerini memnun etmek veya bir malı elde etmek
için yemin ederse bu öylesine büyük bir günahtır ki, bunun kefareti
yoktur."
(KÜTÜB-İ SİTTE / 485)
İbnu Abbâs
(radıyallahu anhüma), "Kur'ân-ı Kerim'deki: "Kocaları, bekleme müddeti
içinde barışmak isterlerse onları geri almaya (herkesten) çok
lâyıktırlar..." (Bakara 228) ayeti hakkında şunu söyledi: "Erkek
hanımını üç talakla da boşasa hanımını geri almaya herkesten daha çok
hak sahibi idi. Ancak bu hüküm, Cenâb-ı Hakk'ın şu sözü ile
neshedildi: "Boşanma iki defadır. Ya iyilikle tutma ya da iyilik
yaparak bırakmadır..." (Bakara 229).
(KÜTÜB-İ SİTTE / 486)
İstanbul
-14. 11.2007
http://sufizmveinsan.com
|