Sayarak verme ki Allah
da sana sayarak vermesin. (İBN
KESİR CİLT IX / S.4727)
Sadaka malı eksiltmez. Kul ne kadar affederse mutlaka Allah, onun
izzetini o derece arttırır. Kim de Allah rızası için tevazu gösterirse
Allah onu yüceltir.
(İBN
KESİR CİLT IX / S.4727)
Cenabı Peygamber
buyurdu:
“Kendin için
istemediğin bir şeyi Müslüman kardeşlerin için de isteme. Darda
kaldığın vakit elini kalbinin üzerine koyup “Ya Rabb, Ya Rabb, bu iş
hakkımda hayırlı mı, değil mi, bana ilham eyle” dersen, Cenabı Ecelli
Ala kalbine ilham eder. (İLAHİ EMİRLER S:378)
Abdest, ancak
(yellenmeden mütevellit) sesten veya kokudan lazım gelir. (TIRMIZİ
CİLT I NO; 74)
Bera bin Azib 'den
(ra) rivayetle Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Yatağına
girdiğin zaman, namaz için olduğu gibi abdest al, sonra sağ tarafına
uzan ve şöyle de: ‘Allah'ım, kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana
döndürdüm. İşimi sana teslim ettim. Sırtımı sana dayadım, seni
saydığım için. Senden başka sığınacak yer yoktur. İndirdiğin kitabına
ve gönderdiğin peygamberlerine iman ettim.' Bunu der de o gece
ölürsen, müslüman olarak ölürsün. Son sözün bunlar olsun."
(EBU DAVUD, MÜSLİM)
Kul ailesinin
ihtiyaçları (nı kazanmak) için çıktığında Allah Taala her adımı için
bir derece yazar. Onların ihtiyaçlarını tamamladığı zaman ise mağfiret
olunur. (DEYLEMİ)
Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Bir adamın yanında yetime bir
kız vardı. Onu kendisine nikâhladı. Kızın meyve veren bir hurma ağacı
vardı. Kız, o hurma ağacında olsun, adamın başka malında olsun ona
ortaktı. Adam kızı kendisi için tutuyor, kıza kendisinden (mehir
olarak) bir şey vermiyordu. Bunun üzerine şu âyet indi: "Eğer velisi
olduğunuz mal sâhibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık
yapmaktan korkarsanız, onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla
iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz..." (Nisa, 3), (KÜTÜB-İ SİTTE
/ 534)
Yine Hz. Aişe
(radıyallahu anhâ) "Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin,
onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin,
büyüyecekler de geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden
yemeyin. Zengin olan iffetli olmağa çalışsın, yoksul olan uygun bir
şekilde yesin..." (Nisa, 6), ayeti hakkında şu açıklamayı yaptı: "Bu
âyet, yetime bakan velinin fakir olması halinde, bakım hizmetine
mukabil, yetimin malından uygun şekilde yiyebileceğini beyân için
nâzil olmuştur."
Bir başka
rivayette şöyle denir: "Velî, muhtaçsa, çocuğun malından, malın
miktarına göre uygun şekilde alır." (KÜTÜB-İ SİTTE / 538)
İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ), "Taksimde yakınlar yetimler ve
düşkünler bulunursa, ondan onlara da verin, güzel sözler söyleyin"
(Nisa, 8) ayeti hakkında şu açıklamayı yaptı: "Bu ayet muhkemdir ve
mensuh da değildir. Bazıları bunun mensuh olduğunu zanneder. Hayır,
Allah'a kasem olsun mensuh değildir. Ancak, bu ayet halkın hükmüyle
amel etmemek suretiyle kadrini idrak edemediği ayetlerdendir. Terekede
tavarrufta bulunan ve tereke ile ilgili işleri üzerine alan veli iki
kısımdır:
1.
Mala varis olan mutasarrıf veli, (mesela asabe gibi). İşte bu veli
(taksim sırasında hazır bulunan yakınlara, yetimlere ve düşkünlere
onların gönüllerini hoş edecek birşeyler) verir.
2.
Mala varis olmayan veli (yetimin velisi gibi ki taksimde hazır
bulunanlara maldan bağışta bulunmak gibi tasarrufta bulunamaz. Onlara
bazı) tatlı sözü bu veli söyler. Mesela şöyle de: Benim, sizlere bir şeyler verme yetkim yok." (KÜTÜB-İ SİTTE / 539)
İstanbul
-21. 11.2007
http://sufizmveinsan.com
|