-388-


Sayarak verme ki Allah da sana sayarak vermesin. (İBN KESİR CİLT IX / S.4727)

Sadaka malı eksiltmez. Kul ne kadar affederse mutlaka Allah, onun izzetini o derece arttırır. Kim de Allah rızası için tevazu gösterirse Allah onu yüceltir. (İBN KESİR CİLT IX / S.4727)

Cenabı Peygamber buyurdu:

  “Kendin için istemediğin bir şeyi Müslüman kardeşlerin için de isteme. Darda kaldığın vakit elini kalbinin üzerine koyup “Ya Rabb, Ya Rabb, bu iş hakkımda hayırlı mı, değil mi, bana ilham  eyle” dersen, Cenabı Ecelli Ala kalbine ilham eder. (İLAHİ EMİRLER S:378)

Abdest, ancak (yellenmeden mütevellit) sesten veya kokudan lazım gelir. (TIRMIZİ CİLT I  NO; 74)

Bera bin Azib 'den (ra) rivayetle Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"
Yatağına girdiğin zaman, namaz için olduğu gibi abdest al, sonra sağ tarafına uzan ve şöyle de: ‘Allah'ım, kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana döndürdüm. İşimi sana teslim ettim. Sırtımı sana dayadım, seni saydığım için. Senden başka sığınacak yer yoktur. İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin peygamberlerine iman ettim.' Bunu der de o gece ölürsen, müslüman olarak ölürsün. Son sözün bunlar olsun." (EBU DAVUD, MÜSLİM)

Kul ailesinin ihtiyaçları (nı kazanmak) için çıktığında Allah Taala her adımı için bir derece yazar. Onların ihtiyaçlarını tamamladığı zaman ise mağfiret olunur. (DEYLEMİ)

Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Bir adamın yanında yetime bir kız vardı. Onu kendisine nikâhladı. Kızın meyve veren bir hurma ağacı vardı. Kız, o hurma ağacında olsun, adamın başka malında olsun ona ortaktı. Adam kızı kendisi için tutuyor, kıza kendisinden (mehir olarak) bir şey vermiyordu. Bunun üzerine şu âyet indi: "Eğer velisi olduğunuz mal sâhibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız, onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz..." (Nisa, 3), (KÜTÜB-İ SİTTE / 534)

Yine Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) "Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin, onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin, büyüyecekler de geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan iffetli olmağa çalışsın, yoksul olan uygun bir şekilde yesin..." (Nisa, 6), ayeti hakkında şu açıklamayı yaptı: "Bu âyet, yetime bakan velinin fakir olması halinde, bakım hizmetine mukabil, yetimin malından uygun şekilde yiyebileceğini beyân için nâzil olmuştur."

Bir başka rivayette şöyle denir: "Velî, muhtaçsa, çocuğun malından, malın miktarına göre uygun şekilde alır." (KÜTÜB-İ SİTTE / 538)

İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ), "Taksimde yakınlar yetimler ve düşkünler bulunursa, ondan onlara da verin, güzel sözler söyleyin" (Nisa, 8) ayeti hakkında şu açıklamayı yaptı: "Bu ayet muhkemdir ve mensuh da değildir. Bazıları bunun mensuh olduğunu zanneder. Hayır, Allah'a kasem olsun mensuh değildir. Ancak, bu ayet halkın hükmüyle amel etmemek suretiyle kadrini idrak edemediği ayetlerdendir. Terekede tavarrufta bulunan ve tereke ile ilgili işleri üzerine alan veli iki kısımdır:

1. Mala varis olan mutasarrıf veli, (mesela asabe gibi). İşte bu veli (taksim sırasında hazır bulunan yakınlara, yetimlere ve düşkünlere onların gönüllerini hoş edecek birşeyler) verir.

2. Mala varis olmayan veli (yetimin velisi gibi ki taksimde hazır bulunanlara maldan bağışta bulunmak gibi tasarrufta bulunamaz. Onlara bazı) tatlı sözü bu veli söyler. Mesela şöyle de: Benim, sizlere bir şeyler verme yetkim yok." (KÜTÜB-İ SİTTE / 539)

   İstanbul -21. 11.2007
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail