-391-


Hz Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur; İki şey vardır ki Ademoğlu onlardan hoşlanmaz; (Birincisi) ölümdür. Halbuki ölüm,  mü’min için fitneden daha hayırlıdır. O, mal azlığından da hoşlanmaz. Halbuki mal azlığı, hesabın azlığıdır. (İBN KESİR CİLT VIII /S.4142)

Muhakkak ki bir kişi, Deccal’ın zamanında bir kabre uğrar da gördüğü fitneler sarsıntılar, her fitneye düşen için bir fitneden ibaret olan korkunç işler sebebiyle; Keşke ben senin yerinde olsaydım,  der. (İBN KESİR CİLT VIII /S.4142)

Hayvanlar bile Cum’anın büyüklüğünü anlarlar ve kuşlar havada birbirlerini tebrik ederler. (İLAHİ EMİRLER /S.178)

Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu ki; “Müslüman, Müslüman kardeşine iyadetde (hastalık ziyaretinde) bulunduğu vakit (dönünceye dek) cennet merg-zari (bahçesi) ndedir.” (TİRMIZİ CİLT II No: 974)

Cabir (ra)’den:“Resulullah (sav)’ın müsaade buyurduğu Umra, bir adamın şöyle demesidir: “Bu mal  sana ve senin ardından gelen mirasçılarına aittir.” Yok, “Bu mal hayatta bulunduğun müddetçe senindir” dedi mi, (kendisine verilen adam ölünce) mal ilk sahibine rucu eder.    (MÜSLİM-EBU DAVUD)

Hz. Enes (ra)’den:İnsanlar, “Ya Resulullah, fiyatlar yükseldi. , Şu halde Sen fiyatları taktir et, yani dondur!”  dediler. Bunun üzerine Resulullah (sav), “Fiyatları taktir eden, yükselten, indiren ve rızık veren ancak Allah’tır. Ve Ben, kimsenin Ben’ den kan ve malı hakkındaki bir zülüm sebebiyle  bir şey aramaya hakkı olmadan Allah’a ulaşmayı arzu ediyorum.” buyurdu. (DAVUD-TIRMIZİ)

İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Cibril (aleyhisselam), Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in yanında otururken yukarıda kapı sesine benzer bir ses işitti. Başını göğe doğru kaldırdı. Cibril (aleyhisselâm) dedi ki: "İşte gökten bir kapı açıldı, bugüne kadar böyle bir kapı asla açılmamıştı." Derken oradan bir melek indi. Cibril (aleyhissalâm) tekrar konuştu: "İşte arza bir melek indi, şimdiye kadar bu melek hiç inmemişti." Melek selam verdi ve Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e : "Sana verilen iki nuru müjdeliyorum. Bunlar, senden önce başka hiçbir peygambere verilmemişlerdi: Onların biri Fatihâ Sûresi, diğeri de Bakara Sûresi'nin son kısmı. Onlardan okuduğun her harfe mukabil sana mutlaka büyük sevap verilecektir. dedi. (KÜTÜB-İ SİTTE / 438)

Adiyy İbnu Hâtim (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "(Fatiha'da geçen) el-mağdûb aleyhim (Allah'ın gazabına uğrayanlar) Yahudilerdir, ed-dâllîn (sapıtanlar) da Hıristiyanlar'dır".(KÜTÜB-İ SİTTE / 439)

Ebu Ümâme (radıyallahu anh) buyurdu ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'i işittim, diyordu ki: "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun. Zira Kur'ân, kendini okuyanlara kıyamet günü şefaatçi olarak gelecektir. Zehrâveyn'i yani Bakara ve Âl-i İmrân surelerini okuyun! Çünkü onlar kıyamet günü, iki bulut veya iki gölge veya saf tutmuş iki grup kuş gibi gelecek, okuyucularını müdâfaa edeceklerdir. Bakara suresini okuyun! Zira onu okumak berekettir. Terki ise pişmanlıktır. Onu tahsil etmeye sihirbazlar muktedir olamazlar."

Bir rivayette şu ziyade mevcuttur: Bir rekatta, secdeden önce, bir kul onu okur, sonra da Allah'tan birşey isterse Allah istediğini mutlaka verir." (KÜTÜB-İ SİTTE / 440)

   İstanbul -12. 12.2007
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail