Rü’ya tabir edilmediği sürece
kişinin üzerinde bir kuştur. Ta’bir edildiği zaman vak’i olur. (İBN
KESİR CİLT VIII /S.4072)
Kim, bir bidatçi ile kucaklaşırsa; Allah’ın, meleklerin ve bütün
insanların la’neti onun üzerindedir. (İBN KESİR CİLT VIII
/S.4137)
Kendinizin nasıl adam olduğunuzu Kur’an’dan sorun, başkasından
sormayın. Eğer Kur’an’ı seviyor, onunla meşgul oluyorsanız,
anlayın ki Allah da sizi seviyor. Eğer Kur’an’a bakmaz, okumaz
ve onu çocuklarınıza öğretmezseniz, biliniz ki Allah da sizi
sevmiyor. (İLAHİ EMİRLER S;171)
Abdullah bin Mes’ud (RA) den rivayet edilmiştir; dedi ki;
Resullah (SAV) e cenazenin ardınca yürümeyi sorduk ve bunun
üzerine şöyle buyurdu; “Kısa ve seri adımlarla (yürüyünüz).
Hayır ise onu çabucak iletmiş olursunuz. Eğer şer ise, ancak,
cehennem ehli baştan savulur. Cenazenin ardından yürünür ve o,
(teşyi edenlerinin) ardınca yürümez. Cenazenin önüne geçen,
cenaze (alayın) dan değildir (sevap alamaz).” (TİRMIZİ CİLT II
No:1016)
İbn-i Ömer'den rivayetle şöyle buyurmuştur: "Bir kimse abdestli
olarak yatarsa, geceyi bir rahmet meleği ile geçirir. O kişi
uyanır uyanmaz melek; ‘Allah 'ım! Falan kulunu bağışla, çünkü o
geceyi abdestli geçirdi’ diye dua eder." (İBN HİBBAN)
Müslümanlar üç şeyde müşterektirler: Suda, otta ve ateş (temin
eden odun ve emsali şeylerde) de.”(EBU DAVUD)
Ebu Saîd İbnu'l-Muallâ (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Mescid-i
Nebevî'de namaz kılıyordum. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
beni çağırdı. Fakat (namazda olduğum için) icabet edemedim.
Sonra yanına gelerek: Ey Allah'ın Resûlü namaz kılıyordum (bu
sebeple cevap veremedim diye özür beyan ettim). Bana: "Allahu
Teâla Kitab'ında "Ey iman edenler, Allah ve Resûlü sizi
çağırdıkları zaman hemen icâbet edin" buyurmuyor mu?" (Enfal,
24) dedi ve arkasından ilave etti: "Sen mescidden çıkmazdan önce
, sana Kur'ân-ı Kerîm'in (sevapca) en büyük sûresini öğreteyim
mi?" dedi ve elimden tuttu. Mescidden çıkacağı sırada ben: "Sana
en büyük sureyi öğreteceğim" dememiş miydiniz? dedim. Bana: "O
sure Elhamdü lillâhi Rabbi'l âlemin dir ki (namazlarda tekrar
tekrar okunan) yedi âyet (es-Seb'u'l-Mesânî) ve bana verilen
yüce Kur'ân'dır" buyurdu. (KÜTÜB-İ SİTTE / 436)
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm), Ubey İbnu Ka'b (radıyallahu anh)'a uğradı. O namaz
kılıyordu... devamını yukarıdaki gibi aynen kaydetti. Ancak şu
ziyade var: "Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zü'l-Celâl'e
yemin ederim ki, Allah, Fâtiha'ının bir mislini ne Tevrat'ta, ne
İncil'de ne Zebur'da, ne de Furkân'da indirmemiştir. O
(namazlarda) tekrarla okunan yedi âyet ve bana ihsân edilen yüce
Kur'ân'dır."Tirmizi hadisin sahih olduğunu söylemiştir.
Nesâî'nin yine Ebu Hüreyre'den yaptığı bir rivayette: "O (Fatiha
süresi) benimle kulum arasında taksim edilmiştir. Kuluma
istediği verilmiştir" ziyadesi vardır. (KÜTÜB-İ SİTTE / 437)