Abdullah İbn Mes’ud’dan rivayetinde
Allah Resulu (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
-“İki şifaya yapışın; Bal ve Kur’an.” (İBN
KESİR CİLT IX / S.4520)
Muhammed İbn Harb kanalıyla… Abdullah
İbn Ebu Kays’tan nakleder ki: o, şöyle
demiş: Hz Aişe’den duyduğuma göre o; ben
Allah’ın Resulu’ne mü’minlerin
çocuklarını sordum da; babalarıyla
beraberdirler, buyurdu. Ya müşriklerin
çocukları? Dedim; onlar da babalarıyla
beraberdirler, buyurdu. Ben amelsiz mi?
Dedim; Allah onların ne yapacak
olduklarını en iyi bilendir, buyurdu. (İBN
KESİR CİLT IX / S.4712
Cenabı Ecelli Ala bazı insanları
zincirle çeker gibi cennete çeker.
(İLAHİ EMİRLER S:373)
Ebu hureyre (r.n) den rivayet
edilmiştir; Resulallah (s.a.v.) buyurdu
ki; “Allah’ın kusurları ne ile sildiğini
size haber vereyim mi? “Evet Ya
Resulullah!” dediler. Buyurdu ki;
Güçlüklere rağmen abdesti tam yapmak;
mescidlere adımları çoğaltmak; namazdan
sonra namaz beklemek; işte ribat (Hakk
yolunda daimi cihad) budur.”(TIRMIZİ
CİLT I NO; 51)
Enes bin Malik'den (ra) rivayetle Hz.
Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"İkindi namazından güneş batıncaya
kadar, Allah'ı zikreden bir cemaatle
oturmayı, İsmailoğullarından her birinin
bedeli oniki bin dirhem olan, dört köle
azat etmeye tercih ederim." (EBU DAVUD)
Dünyada zühd ve az konuşma (nimeti)
verilene yaklaşınız. Zira o kimseye
hikmet verilmiştir. (İBN-İ MACE)
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Uhud
günü şöyle demiştir: "Ey Allahım, Ebu
Süfyan'a lânet et! Ey Allah'ım, el-Hâris
İbnu Hişâm'a ln İbnu Umeyye'ye lânet
et!" Bunun üzerine: "Allah'ın onların
tövbelerini kabul veya onlara azab
etmesi işiyle senin bir ilişiğin yoktur.
Çünkü onlar zâlimlerdir" (Âl-i İmrân,
128) mealindeki ayet indi. (KÜTÜB-İ
SİTTE / 525)
Nesâî'de geldiğine göre, İbnu Ömer, Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in
sabah namazında başını sonuncu rekatta
kaldırdığı sırada "Ey Rabbim... lanet"
diye aynen yukarıdaki hadiste muhtevayı
işittiğini söylemiştir. (KÜTÜB-İ SİTTE /
526)
İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ): "Hiçbir
peygamber ganimete ve millet malına
hıyânet yaraşmaz" (Âl-i İmran, 161)
ayeti, Bedir savaşı sırasında kaybolan
kırmızı renkli bir kadife parçası
hakkında nazil olmuştu. Cemaatten bazısı
"Belki de Hz. Peygamber almıştır"
demişti ki bunun üzerine yukarıdaki âyet
nazil oldu." (KÜTÜB-İ SİTTE / 527)