- 421-


İnsanlar kıyamet gününde diz çökmüş olarak geçerler. Her millet peygamberini takip eder. Onlar; Ey falan şefaat et, ey falan bana şefaat et, derler. Nihayet şefaat sırası Hz Peygamber (s.a.v.) gelir. İşte Allah’ın Makam-ı Mahmud’a göndereceğini bildirdiği gün o gündür. (İBN KESİR CİLT IX / S.4807) 

Ezan sesini duyduğunuz zaman; Allah’ım, bu tamamlanmış davetin Rabbı, kılınan namazın sahibi, Muhammed’e vesile ve fazileti ver. Ve onu kendisine vaaddettiğin Makam-ı Mahmud’a gönder. derse; kıyamet gününde benim şefaatim onun üzerine helal olur. (İBN KESİR CİLT IX / S.4807) 

Dünyada günah yaparak ölülerinizi mahcup edip utandırmayınız. Yaptığınız bir fenalık, doğru ölülerinizin yanına gider ve onlar oradaki arkadaşlarının yanında mahcup olurlar. (İLAHİ EMİRLER S.399)

Enes bin Malik (r.a.) den rivayet edilmiştir; dedi ki: Bilal’e ezanı çift ve kameti tek yapması (ezanın kelimelerini ikişer kere kametin ise birer kere okuması) emredildi. (TIRMIZİ CİLT I NO; 193) 

Ebu Hureyre (ra)’den;Peygamberimiz (sav) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; “Ne hastalık bulaşması, ne baykuş uğursuzluğu, ne yağmur getiren yıldız, ne de Safer ayı vardır.” (BUHARİ, MÜSLİM.EBU DAVUD) 

İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hz. Mikdâd (radıyallahu anh)'a: "Bir kimse içinde yaşadığı kafirlere karşı imanını gizler, (sen karşılaştığın zaman) imânını açığa vurursa (sakın öldürme. Bu hayatını kurtarmak için mü'minim dedi, diyerek onu) öldürecek olursan (cinayet işlemiş olursun). Nitekim, Mekke'de iken, bir zamanlar sen de imanını gizlemiştin"(KÜTÜB-İ SİTTE / 570) 

İbnu Abbâs (radıyallahu anhüma): "Mü'minlerden özür sahibi olmaksızın (evlerinde) oturanlarla Allah yolunda mallarıyla canlarıyla savaşanlar bir olmaz" (Nisa, 95) ayetini Bedir savaşına katılanlara uygulayarak şöyle demiştir: "Bedir savaşına gitmeyip (evlerinde) oturanlarla ona katılanlar bir olmaz" (Bu rivayet Buhâri'ye aittir). Tirmizi'nin rivayetinde şu ziyade var: Bedir Gazvesi olduğu zaman Abdullah İbnu Cahş ve İbnu Ümmi Mektum: "Ey Allah'ın Resûlü, biz âmâyız, bize bir ruhsat var mı?" dediler. Bunun üzerine şu ayet indi: "İnsanlardan özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler birbirine eşit değildir. Allah, mal ve canlarıyla cihad edenleri, mertebece, oturanlardan üstün kılmıştır. Allah hepsine de cenneti vaadetmiştir, ama Allah, cihad edenleri oturanlara, büyük ecirler, dereceler, mağfiret ve rahmetle üstün kılmıştır. Allah bağışlar ve merhamet eder." (Nisa, 95-96). (KÜTÜB-İ SİTTE / 571)

el-Berâ (radıyallahu anh) anlatıyor: "Mü'minlerden oturanlarla Allah yolunda mallarıyla canlarıyla savaşanlar bir olmaz" (Nisa, 95) ayeti nazil olduğu zaman Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) Zeyd (radıyallahu anh)'i çağırdı. Zeyd bir kürek kemiği ile, ayeti yazmaya geldi. Bu sırada İbnu Mektum gözlerinin âmâ oluşundan yakınıyordu. Bunun üzerine âyetin devamında özür sahipleri istisna edildi: "Mü'minlerden, özür sahibi olmaksızın (evlerinde) oturanlarla Allah yolunda mallarıyla canlarıyla savaşanlar bir olmaz.." (KÜTÜB-İ SİTTE / 572)

 

 

 

 

   İstanbul -09. 07.2008
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail