- 425-


Mezar, ya bir cennet bahçesi veya bir cehennem çukurudur. Bir kimse öldüğü zaman onun kıyameti kopmuş olur. (İBN KESİR CİLT IX / S.4831)

Allah’ın eli dopdoludur. Hiçbir nafaka onu eksiltmez. Gece ve gündüz ihsan eder. Görmez misiniz, göklerin ve yerin yaratıldığı günden beri, infak etmekte ve elindeki hiçbir şey tükenip gitmemektedir. (İBN KESİR CİLT IX / S.4919) 

Camiye gelen kimse üç faydadan geri kalmaz: Birincisi iyi adamlarla ahbab olur. İkincisi, ilmi artar. Üçüncüsü, rahmeti ilahiyyeye gark olur. Yatsı namazını son sünnetini dört rekat kılan kimse Kadir gecesini ihya etmiş gibi sevap kazanır. (İLAHİ EMİRLER S:406) 

Ezan ile kamet arasında yapılan dua çevrilmez. (TIRMIZİ CİLT I NO; 212)

Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu; Her hangi biriniz büyük abdeste gittiği zaman yönünü kıbleye doğru dönmesin. Yönünü, doğuya ve batıya dönsün. (NESEİ) 

İlim öğrenmek her müslümana farzdır. (HADİS) 

İbnu Zeyd annesinden anlatıyor: Annesi Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)'ye Cenab-ı Hakk'ın şu ayetinden: "...İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesâba çeker ve dilediğini bağışlar" (Bakara, 284) ve keza: "Kim fenalık yaparsa cezasını görür" (Nisa 123) ayetinden sordu. Hz. Aişe şu cevabı verdi: "Benim Resûllullah (aleyhissalâtu vesselâm)'tan bu hususta sorduğum günden bu yana kimse meseleyi bana sormadı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle cevap vermişti: "Bu, Allah'ın hastalık ve kazadan tut, cebine koyduğu basit bir eşyanın kaybıyla duyduğu üzüntüye varıncaya kadar mâruz kaldığı musibetlerle kulunu (dünyada) cezalandırmasıdır. Böylece kul, peyderpey günahlarından arınmış olarak çıkar, tıpkı ham altının körükten saf kızıl çıktığı gibi." (KÜTÜB-İ SİTTE / 580)

İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Sevde validemiz (radıyallahu anhâ) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kendisini boşayacağından korkarak: "Beni boşama, nikâhın altında tut, benim sıramı Aişe alsın" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da öyle yaptı. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: "Eğer kadın, kocasının serkeşliğinden veya aldırışsızlığından endişe ederse, aralarında anlaşmaya çalışmalarında kendilerine bir engel yoktur. Anlaşmak daha hayırlıdır..." (Nisa, 128). "Her ne üzerine anlaşılırsa o câizdir." (KÜTÜB-İ SİTTE / 581) 

Târık İbnu Şihab anlatıyor: "Yahudiler, Hz. Ömer (radıyallahu anh)'e şöyle dediler: "Siz bir âyet okuyorsunuz ki o, şâyet bize inseydi o günü bayram ittihaz eder (her yıl kutlardık)." Hz. Ömer (radıyallahu anh) diyor ki: Ben onun indiği anı ve yeri, indiği sırada Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın bulunduğu noktayı biliyorum: Arefe günü inmişti. O zaman ben de Arafat'ta idim ve bir cuma günüydü. Kasteddikleri ayet de: "Size bugün dininizi tamamladık" (Maide 3) ayeti idi." (KÜTÜB-İ SİTTE / 582)

 

 

 

 

 

   İstanbul -06. 08.2008
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail