“Hz. Peygamber (sav) buyurmuş; İbrahim’in sahifeleri Ramazanın ilk gecesinde indirildi. Tevrat Ramazanın altıncı gecesinde indirildi. İncil Ramazanın on üçüncü gecesinde, Allah Taala Kur’anı ise Ramazanın yirmi dördüncü gecesinde indirmiştir. (İBN KESİR CİLT III/S.711)
Allah Resulu; seyahat edenler; işte onlar oruçlu olanlardır. (İBN KESİR CİLT VII S/3670)
Peygamber(sav) şöyle buyurdu; Bilal’in ezanı sizi sahura devam etmekten men etmesin ve şöyle ufuktaki dikine uzanmış olan beyazlık da şöyle genişliğine yayılıncaya kadar sizi sahurdan alıkoymasın. (MÜSLİM, EBU DAVUD, TIRMİZİ NESEİ)
Enes (ra) anlatıyor:Peygamberimiz (sav) ile birlikte Ramazan’da misafir olduk da, oruç tutan tutmayanı ayıplamadığı gibi, tutmayanda tutanı ayıplamazdı. (BUHARİ, MÜSLİM,TIRMIZİ, EBU DAVUD)
Temizlik imanın yarısı, oruç da sabrın yarısıdır. [MÜSLİM]
Oruçlu iken ölene, kıyamete kadar oruç tutmuş gibi sevap yazılır. (DEYLEMİ)
Abdullah İbni Zübeyr (r.anhuma) anlatıyor:
Peygamberimiz (sav), Said İbn Muaz’ın nezdinde iftar etmişti de şöyle buyurmuştu:“Oruçlular sizin yanınızda iftar etsin. İyi insanlar yemeğinizi yesin, melekler de size istiğfar etsin (daima böyle bir nimete mazhar olasınız.)” (İBNİ MACE)
Amir b. Rebia (ra) anlatıyor:Peygamberimiz (sav)’i çok defa oruçlu olduğu halde misvak kullanırken gördüm. (EBU DAVUD, BUHARİ, TIRMIZİ)
Ebu Dâvud merhumun bir rivayetinde şu ziyade var: "İbnu Abbas dedi ki: "Oruca dayanamayanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir" (Bakara 184) ayeti şu demektir: "Onlardan kim orucuna mukabil bir fakiri doyuracak kadar fidye vermek isterse fidye verir ve böylece orucunu tutmuş sayılır." Cenab-ı Hakk buyurmuştur: "Kim (vacib miktardan) daha fazla fidye verirse bu kendisi için daha hayırlı olur. Orucu (yiyip de fidye vermek yerine) bizzat tutmanız daha hayırlıdır" (Bakara 184). Sonra Cenab-ı Hakk şöyle buyurdu: "Sizden kim Ramazan ayına ulaşırsa orucu tutsun. Kim de hasta olur veya yolcu bulunursa yediği miktarda başka günlerde oruç tutar." (KÜTÜB-İ SİTTE / 459)
Yine Ebu Dâvud'un bir başka rivayetinde şöyle denmektedir: "(Ramazan'da orucu yiyip, fidye ödemeye ruhsat veren âyet) hâmile ve emzikli kadınlar için sabittir, mensuh değildir."
Nesâî'de rivayet şöyledir: "Orucu tutmaya dayanamayanlar orucu kendilerine (tahammül edilmez) bir meşakkat addedenler için bir yoksula yetecek kadar fidye gerekir. Ayetin "Kim de hayır düşünerek (bir fakire yetecek miktardan fazlasını) verirse" hükmü mensuh değildir, bu onun için daha hayırlıdır. (Fidye vermektense) oruç tutmanız daha hayırlıdır. Ayetteki ruhsat, oruca takat getiremeyen veya şifâsız hastalığa yakalananlar içindir." (KÜTÜB-İ SİTTE / 460)