Huzeyfe İbn
Esid Ebu Seriha el- Gıfari’den
rivayetine göre; Biz kıyameti
tartışırken; Allah Resulu
(s.a.v.) odadan bizim yanımıza
çıktı ve şöyle buyurdu; Siz on
alamet görmedikçe kıyamet
kopmaz; Güneşin batıdan doğması,
duman,Dabbetü’l-Arz, Yecüc ve
Mecüc’ün çıkması, Meyem oğlu İsa
ve Deccal’in çıkması, biri
batıda ,biri doğuda ve biri Arap
Yarımadasında olmak üzere üç yer
batması, insanların
geceledikleri yerde geceleyecek,
istirahata çekildikleri ve öğlen
uykusuna
çekildikleri yerde öğle uykusuna
çekilecek ve insanları
sürükleyecek bir ateşin Aden
çukurundan çıkması. (İBN KESİR
CİLT VI / S.2875)
Muhakak ki Rabbimiz Rahim’dir.
Kim bir iyilik yapmaya niyet
eder onu yapmaz ise; ona bir
iyilik yazılır. Eğer yaparsa;
ondan yedi yüze daha çok
katlarına kadar iyilik yazılır.
Kim bir kötülüğe niyet eder ve
onu yapmaz ise; ona, bir iyilik
yazılır. Eğer işlerse bir tek
olarak yazılır veya Allah Taala
onu siler. Sadece helakı
kesinleşen, hidayet kapıları
kendine kapanan kimseyi Allah
Taala helak eder. (İBN KESİR
CİLT VI / S.2880)
Gizli borcunu ödeyen kimse
cennetin bütün kapılarından
iltifatla girecektir. (İLAHİ
EMİRLER S:478)
Cenazeyi yıkamaktan yıkanmak ve
taşımaktan abdest lazım gelir. (TIRMIZİ
CİLT II NO; 998)
Yapacağın her işi, önce düşün!
Allah Taala’nın razı olduğu,
izin verdiği bir iş ise, onu
yap! Böyle değilse, o işten kaç.
(HADİS)
Akıllı kimse nefsine uymaz,
ibadet eder. Ahmak ise, nefsine
uyar, sonra da Allah Taala’dan
rahmet bekler. (HADİS)
İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ)
anlatıyor: "Altın ve gümüşü
biriktirip Allah yolunda
sarfetmeyenlere can yakıcı bir
azabı müjdele" ayeti nazil
olduğu zaman, Müslümanlar bundan
fazlaca kaygulandılar. Hz. Ömer
(radıyallahu anh): "Ben sizin
üzüntünüzü gidereceğim, haydi
gelin" dedi ve gidip Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm)'e müracaat ederek: "Ey
Allah'ın Resûlü, dedi bu ayet
ashabını çok kaygılandırdı." Hz.
Peygamber: "Allah zekâtı,
malınızda bâki kalan kirliliği
temizlemek için farz kıldı.
Nitekim, sizden sonrakilere
kalması için de mirası farz
kıldı" buyurdu.
İbnu Abbas devam etti: (Resûlullah'ın
bu açıklaması üzerine) Hz. Ömer
(radıyallahu anh) sevincinden (Allahu
ekber) dedi. Peygamberimiz (aleyhissalâtu
vesselâm) açıklamasına devamla,
Hz. Ömer (radıyallahu anh)'e:
"Kişinin kendi lehine
biriktirdiği şeyin ne olduğunu
sana haber vereyim mi? Bu,
saliha bir kadındır. Yani nazar
ettiği zaman kendini hoşnud
kılacak, emrettiği zaman itaat
edecek, evinden uzaklaştığı
zaman (malını ve namusunu)
koruyacak olan kadın." (KÜTÜB-I
SİTTE /646)
İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)
anlatıyor: "Allah'a ve ahiret
gününe inananlar mallarıyla,
canlarıyla savaşmak
istediklerinden ötürü geri
kalmak için senden izin
istemezler.." (Tevbe, 44) ayeti,
Nur suresindeki şu ayetle
neshedilmiştir: "Doğrusu Allah'a
ve Peygamberine inanan mü'minler,
Peygamberle beraber bir işe
karar vermek için
toplandıklarında ondan izin
almaksızın gitmezler. Ey
Muhammed! Senden izin
isteyenler, işte onlar, Allah'a
ve Peygamberine inananlardır.
Bazı işleri için senden izin
isterlerse, içlerinden
dilediğine izin ver, Allah'tan,
onların bağışlanmalarını dile.
Allah şüphesiz bağışlar,
merhamet eder" (Nur, 62). (KÜTÜB-I
SİTTE /647)
Ebu Mes'ud el-Bedrî (radıyallahu
anh) anlatıyor: "Sadaka vermeyi
emreden ayet (Tevbe, 103) nazil
olduğu zaman biz (ücret
mukabilinde) sırtlarımızda yük
taşıyor (bu yolla bir şeyler
kazanıp ondan sadaka veriyor)duk.
Bir adam (Abdurrahman İbnu Avf)
gelerek çok miktarda bağışta
bulundu. (Münafıklar dedikodu
yaparak onun hakkında, gösteriş
yapıyor), mürâdi dediler. Hemen
şu ayet nazil oldu:
"Sadaka vermekle gönülden
davranan mü'minlere dil uzatan
ve ancak ellerinden geldiği
kadar verebilenlerle alay eden
kimselere bu davranışlarının
cezasını Allah verir. Onlara can
yakıcı azab vardır" (Tevbe 79).
(KÜTÜB-I SİTTE /648)