- 479-


Allah Resulu (s.a.v.)’e insanların en hayırlısı sorulmuştu da şöyle buyurdu; Allah’ın dostu İbrahim’in oğlu, Allah’ın Peygamberi İshak’ın oğlu, Allah’ın Peygamberi Yakub’un oğlu, Allah’ın Peygamberi Yusuf’dur. (İBN-KESİR CİLT; X S; 5150)

Allah bir kimseye rahmet eylesin ki, geceleyin kalkar ve namaz kılar, eşini de uyandırır. Eğer o kalkmak istemez ise eşinin yüzüne su serper. Allah bir kadına da rahmet eylesin ki; geceleyin kalkar namaz kılar, eşini de uyandırır. Eşi kalkmak istemezse onun yüzüne su serper. (İBN-KESİR CİLT; X S; 5154)

Her şeyin bir kapısı vardır. İbadetin kapısı da oruçtur. (İHYA-İ ULUMUDDİN CİLT I, S; 645)

Kan damarda dolaştığı gibi, şeytan ademoğlunun vücudunda dolaşır. Onun yollarını oruçla daraltın. (İHYA-İ ULUMUDDİN CİLT I, S; 648)

Allah Resulu şöyle buyurmuştur;

İşte bereket ayı Ramazan geldi. Artık Allah’ın rahmeti sizi kuşatır. O ay, yeryüzüne bol bol rahmet iner. Günahlar affedilir. Dualar kabul olunur.Allah sizin iyilik ve ibadetten yarışmanıza bakar da, bununla meleklerine karşı iftihar eder. Öyle ise kulluğunuzla Allah’ı sevindirin. Asıl bedbaht olan da , bu ayda Allah’ın rahmetinden nasibini alamayandır. (HADİS)

Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam oruç iken gözüne sürme çekti." (İBN-MACE NO; 6483)

 

Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Bilal radıyallahu anh'a: "Yemek ye, ey Bilal!" demişti. "Ben oruçluyum!" diye karşılık verdi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Biz rızıklarımızı yiyoruz. Bilal'in rızkının fazlı cennettedir. Ey Bilal yanında yemek yenen oruçlunun kemiklerinin tesbih ettiğini ve meleklerin de onun için istiğfarda bulunduğunu hissettin mi?" buyurdular." (İBN-MACE NO; 6503)

 

Ebu Hüreyre (Radıyullahü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle demiştir:

“Kim ruhsat olmaksızın Ramazandan bir gün bile bile orucunu bozarsa yıl boyunca oruç tutmak Ona kâfi gelmez.” (İBN-MACE NO; 1672)

 

Hz. Aişe (r.a) den rivayet edilmiştir. Resululah (s.a.v.) şöyle buyurduğunu belirtti: “Her kim Allah’a kavuşmayı arzu ederse Allah da ona kavuşmayı arzu eder ve her kim Allah’a mülaki olmayı sevmezse Allah da ona mülaki olmayı sevmez. Aişe dedi ki; “ Ya Resulullah” dedim; “hepimiz de ölümü sevmeyiz!.” Buyurdu ki: “O manada değil! Fakat mü’min, (can verme durumunda) Allah’ın rahmeti, rızası ve cenneti ile tebşir edildiği zaman Allah’a kavuşmayı arzu eder ve Allah da ona kavuşmayı arzu eder. Kafir ise Allah’ın azabı ve gazabı ile tebşir edildiği vakit Allah’a mülaki olmaktan ve Allah da ona mülaki olmaktan hoşlanmaz.” (SÜNEN-İ TIRMIZİ CİLT; II S; 248)

Mü'minîn Ümmü Seleme şöyle demiştir:

Ümmü Süleym radiya'llâhu anhâ, Nebiyy-i Muhterem salla'llâhu aleyhi ve sellem'in yanına gelip: "Yâ Resûlâllâh, Allâh (u Teâlâ) hak (kı beyân etmek) den hayâ etmez. Bir kadın ihtilâm olursa gusûl etmesi îcâb eder mi? diye sordu. Nebiyy-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem: "Suyu gördüğünde (evet.)" cevâbını verdi. Ümmü Seleme (hicâbından) yüzünü örterek: "Yâ Resûlâllâh, kadın da ihtilâm olur mu?" dedi. (Bunun üzerine Resûlullah salla'llâhu aleyhi ve sellem): "Evet, Allâh cezânı kaldırsın, (bu olmasa) çocuğu kendisine nasıl benzeyebilir?" buyurdu. (SAHİH-İ BUHARİ NO; 106)

   İstanbul -28. 08.2009
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail