Ukbe b. Âmir'in (r.a.) haber verdiğine göre: Hz. Peygamber (a.s.), ona sahabelere vekaleten taksim etmek üzere bir koyun sürüsü vermişti. (Ukbe de bunları taksim ettikten sonra) geriye bir oğlak kalmıştı. Ukbe bunu Hz. Peygamber'e söylediğinde: "Onu da sen (Ravi Kuteybe arkadaşlarına dağıtmak üzere) kurban et" buyurmuştur. (SAHİH-İ MÜSLİM NO: 3633)
Rafi' b. Hadîc (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: Ben: Ey Allah'ın Resulü! Yarın düşmanla karşılaşacağız. Halbuki yanımızda bıçak yok! diye sordum. "Hayvanın kendi kendine ölmemesi için acele davran. Kesim bol kan akıtan bir şeyle yapılır ve üzerine Allah'ın adı anılırsa onu ye. Yalnız dişle tırnak müstesna. Bunun sebebini anlatayım: Diş bir kemiktir (kesmez), tırnak ise Habeş halkının bıçağıdır" buyurdu. Rafi' dedi ki: Biz bol deve ve koyun ganimetine nail olduk. Bu sırada develerden birisi kaçmıştı. Derken mücahitlerden bir kimse onu ok atıp vurdu da bu suretle hayvanı durdurdu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.): "Bu hayvanlar vahşi hayvanlar gibi kaçıyorlar. Bunlardan herhangi biri kaçarsa işte böyle muamele ediniz" buyurdu. (SAHİH-İ MÜSLİM NO: 3638)
Cabir (r.a.) şöyle anlatmaktadır: Hz. Peygamber (a.s.), kurbanların etlerini (bekleterek) üç gün geçtikten sonra yemeyi yasakladı. Bir zaman sonra ise: "Kurban etlerinizi yiyiniz, (kavurup) azık yapınız ve biriktiriniz" buyurdu. (HADİS)
Cabir b. Abdullah (r.a.) şöyle haber vermiştir:
"Biz Hudeybiye senesinde Resulüllah (a.s.) ile beraber deve ve sığırı yedi kişi adına kurban edip boğazladık." (SAHİH-İ MÜSLİM NO: 2322)
İbn Ömer'in (r.a.) rivayetinde Ziyad b. Cübeyr şöyle anlatır:
İbn Ömer kurbanlık devesini yatırarak boğazlayan bir kimsenin yanına geldiğinde ona: "Deveyi kaldır, onu ayağı bağlı ve ayakta olarak kes. Devenin bu şekilde boğazlanması Peygamber'in (a.s.) sünnetidir" demiştir. (SAHİH-İ MÜSLİM NO: 2330)
Allah’ın cariyelerini (kadınlarını) Allah’ın mescidlerinden alıkoymayınız. (İBN-İ KESİR C; XI S; 5931)
Kim, bir sultana çağırılır da bu çağrıya icabet etmezse; O, hiçbir hakkı olmayan zalimdir. (İBN-İ KESİR C; XI S; 5952)
Evin içinde koyunda bereket, fırında bereket, kuyuda bereket, çakmakta bereket vardır. (İLAHİ EMİRLER S; 639)
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle anlatmaktadır: Hz. Peygamber (a.s.): "İslâm'da fera ve atira yoktur" buyurdu. Ravi İbn Rafi' kendi rivayetinde: Fera, hayvanın ilk doğurduğu yavrularıdır. (Cahiliyede müşrikler bu ilk yavruları putlarına) kurban ederlerdi, izahını ilâve etmiştir. (HADİS)