Nankörlük !..
4. Bölüm


İbnu Mes'ud'un bir hadisinde şöyle denir:
"Bir kimse bir başkasına:
"Sen bana düşmansın"  dese, bunlardan biri İslam'ı inkar etmiştir."
Burada inkar (küfür) ile, nimetin inkarını kasdetmiştir. Çünkü Allah kalplerini kaynaştırmış, O'nun nimetiyle kardeşler olmuşlardır. İşte bu nimeti itiraf etmeyen onu inkar etmiş olur. (Bu inkar da  Allah'ı ve ahireti inkar değildir, nimete nankörlüktür.)

Amr İbnu Şu'âyb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Bir kimsenin, bilmediği bir nesebi iddia etmesi veya iç yüzü meçhul olsa bile bir nesebi reddetmesi bir nankörlüktür."

Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Sizden önce yaşayanlar arasında  doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisine bir  rahip tarif edildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânının olup olmadığını sordu. Rahip:

"Hayır yoktur!" dedi.

Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı.Adamcağız, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine âlim bir kişi tarif edildi. Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü , kendisi için bir tevbe imkânı olup olmadığını sordu. Âlim:

"Evet, vardır, seninle tevben arasına kim perde olabilir?" dedi. Ve ilâve etti:

"- Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zîra orada Allah'a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah'a ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orası kötü  bir yer."

Adam yola çıktı. Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkında ihtilâfa düştüler. Rahmet melekleri:

"Bu adam tevbekâr olarak geldi. Kalben Allah'a yönelmişti" dediler.

Azab  melekleri de:

"Bu adam hiçbir hayır işlemedi" dediler.

Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara:

"Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin" dedi.

Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldılar.

"Bir rivayette şu ziyade var:

"Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattı. Adamcağız yönünü sâlih köye doğru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayıldı."

İmam GAZALÎ- İlahi Nizam - Dünya alimlerinin cezası-84.Bölüm:

İbrahim İbni Uyeyne'ye:

-En uzun pişmanlık çekenler kimlerdir?.. diye sorarlar.

O da:

-Dünyada nankörlere iyilik edenler, ölürken de sapık âlimler, diye cevap verir.

MEVLÂNA - Mesnevî-i Şerif:

(www.semazen.net)

-Bu nankörlük, âdeta sana ihsan eden adama karşı kötülükte bulunmana, onunla savaşmana benzer.(3/365)

-Meselâ, o iyilik edene, ben bu iyiliği istemiyorum, bundan inciniyorum, neden beni incitiyorsun? (3/366)

-Lûtfet de bu iyiliği yapma. Ben, göz istemiyorum, beni kör et, dersin, işte bunun gibi. (3/367)

-Bir yağ, tamamıyla güle feda olur, gül kesilirse ister onu yağ diye kokla, ister gül diye! (5/3130)

"Kalem olacak şeyleri yazdı, mürekkebi bile kurudu" demek de buna benzer.

Yani "Kalemin mürekkebi kurudu, ibadetle günah bir değildir, emin oluşla hırsızlık ediş bir değildir.

Kalem yazdı,mürekkebi bile kurudu, şükürle nankörlük bir değildir.

Kalem yazdı,mürekkebi bile kurudu, şüphe yok Tanrı, ihsan sahiplerinin ecrini zayetmez", bunları yazdı da kurudu demektir.

MEVLÂNA-Dîvân-ı Kebîr’den Seçmeler :

-Haydi sıçra, kalk; ayağını varlığının başına bas, kendini ayak altına al!

Haydi aşk kanatları ile uç, uç da nankörlükten de, şükürden de, her türlü kayıtlardan da kurtul! (1/153)

-Şükürde kusurumuz olsa bile aşk nankörlüğe bile bakmaz. Onu bile hoş görür. (2/821-318)

Ahmed HULÛSİ- İnsan ve Din- GİZLİ ŞİRK, ŞİRK DEĞİL MİDİR-Sayfa-54:

…“ALLAH nankörleri sevmez” hükmü üstte anlattığımızın derininde şu anlamı da ihtiva etmektedir...

ALLAH kulunun derûnuna bahşetmiş olduğu sıfat ve esmasının kadir kıymetinin bilinmesini ve bunun değerlendirilmesini istemektedir. Kim ki bilinç boyutunun hakikati olan bu sıfat ve esma mertebesinin hakkını vererek yaşamazsa; kendini beden kabul edip bunun sonucu olarak da bedensel dürtüleri, istek ve arzuları doğrultusunda yaşamını sürdürürse; sanki varoluşundan amaç bedenini ve bedensel zevklerini tatmin etmek gibiymişçesine fiillerine yön verirse, o nankörlerden olmuş olur!

Derleyen: Hamdi Cenik
hamdicenik@hotmail.com
İstanbul -27
.06.
2006
http://sufizmveinsan.com

 


Üst Ana sayfa e-mail