Hz. Enes İbnu Malik radıyallahu
anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm pazartesi günü
gönderildi. Hz. Ali radıyallahu anh da salı günü namaz kıldı." (
KÜTÜB-İ SİTTE /4372)
İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm Ashabının arasını kardeşlemişti. Hz. Ali radıyallahu anh
yanına geldi ve: "Ashabınızın arasını birbirleriyle kardeşlediniz, ama
beni kimseyle kardeşlemediniz!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu
vesselam: "Sen dünyada da ahirette de benim kardeşimsin!" buyurdular."
(KÜTÜB-İ SİTTE /4373)
Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh
anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurdular: "Ben
kimin dostu (mevlası) isem, Ali de onun dostudur." ( KÜTÜB-İ SİTTE
/4374)
Sa'd İbnu Ebi Vakkas radıyallahu
anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Tebük seferine
çıkınca Hz. Ali'yi geride (Medine'de) bırakmıştı. "Ey Allah'ın Resûlü,
siz beni çocukların ve kadınların arasında mı bırakıyorsunuz?" dedi
(kalmak istemedi). Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Sen, Hz.
Harun'un, Hz. Musa yanında aldığı yeri, benim yanımda almaktan razı
değil misin? Şu farkla ki, benden sonra peygamber yok!" buyurdular." (
KÜTÜB-İ SİTTE /4375)
Müslim ve Tirmizi'nin bir
rivayetinde şöyle gelmiştir: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Hayber
günü buyurdular ki: "Yarın sancağı öyle bir kimseye vereceğim ki, O,
Allah'ı ve Resûlünü sever, Allah ve Resûlü de onu sever."
Ravi devamla der ki: "Bu söz üzerine (beni mi seçer ümidiyle,
Aleyhissalatu vesselam'a görünmek için) boyunlarını uzattılar. Ama o:
"Bana Ali radıyallahu anh'ı çağırın!" buyurdular. Ali getirildi ama
gözlerinden rahatsız idi. Hemen gözlerine tükürdü ve sancağı ona
verdi. Allah Teâla Hazretleri onun eliyle fethi müyesser kıldı."
Ravi devamla der ki: "Şu ayet indiği zaman "Gelin, oğullarımızı ve
oğullarınızı çağıralım..." (Al-i İmran 61) Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm hemen Ali'yi, Fatıma'yı, Hasan ve Hüseyin'i (radıyallahu
anhüm ecmain) çağırdı ve: "Allahım, bunlar benim ailemdir!" buyurdu."
(KÜTÜB-İ SİTTE /4376)
Zirr İbnu Hubeyş rahimehullah
anlatıyor: "Hz. Ali radıyallahu anh'ın şöyle söylediğini işittim:
"Daneyi açan, canlıları yaratan Zât-ı Zülcelal'e yeminle söylüyorum:
Ümmi peygamberim aleyhissalatu vesselam, bana şu hususu garantiledi:
Beni mü'min olan sevecek, münafık olan da bana buğzedecektir."
(KÜTÜB-İ SİTTE /4377)
Hz. Cabir radıyallahu anh
anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Tâif günü Hz. Ali
radıyallahu anh'ı çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme
o kadar uzadı ki) halk: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm amcasının
oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Resûlullah bunu işitince): "Onunla
hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah'ın arzusu ve emri
ile Resûlü) yaptı" açıklamasında bulundu." (KÜTÜB-İ SİTTE /4378)
Hz. Enes radıyallahu anh
anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Berâet (Tevbe) sûresini,
(Arafat'ta hacılara tebliğ edilmek üzere) Hz. Ebu Bekir radıyallahu
anh'la göndermişti. Sonra onu çağırarak: "Bunun, ehlimden olmayan bir
kimse ile tebliğ edilmesi muvafık değil!" buyurdu. Hz. Ali radıyallahu
anh'ı çağırarak sureyi, (Arafat'ta okuması için) ona verdi." (KÜTÜB-İ
SİTTE/4379)
İstanbul
-28.09.2004
http://sufizmveinsan.com
|