Ebu'd-Derdâ (radıyallahu
anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Kim
Kehf sûresinin başından -bir rivayette; sonundan- on âyet ezberlerse
Mesih Deccâl'in şerrinden emin olur." (KÜTÜB-I SİTTE /691)
İbnu'l-Müseyyeb
diyorki: "Mal ve oğullar dünya hayatının süsüdür. Ama bâki kalacak
faydalı işler, sevap olarak da, emel olarak da Rabbinin katında daha
hayırlıdır" (Kehf, 46) ayetinde geçen "baki kalacak faydalı işler",
kulun sarf edeceği "Allahu ekber", "Sübhanallah", "Elhamdulillah", "Lailahe
illallah", "Lâ-havle ve-lâ kuvvete illa billâh" sözlerdir." (KÜTÜB-I
SİTTE /692)
Said İbnu
Cübeyr anlatıyor:
"İbnu Abbas (radıyallahu
anhüma)'a dedim ki: "Nevf el-Bekkâli, İsrailoğullarının Peygamberi
olan Hz. Musa (aleyhisselam), Hızır'ın arkadaşı olan Musa olmadığını
zannediyor."
Bana şu cevabı
verdi: "Allah'ın düşmanı yalan söylüyor. Ben Übeyy İbnu Ka'b (radıyallahu
anh)'ı dinledim. Demişti ki: "Ben Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'tan işittim, şunu anlattı:
"Musa (aleyhisselam)
Beni İsrail'e hutbe irad etmek üzere ayağa kalktı. Kendisine,
"insanların en bilgini kimdir?" diye soruldu: "Benim" diye cevap
verdi. Cenab-ı Hak, "Allahu a'lem ( yani en iyi bilen Allah'tır)"
demediği için Musa'yı azarladı. Ve: "İki denizin birleştiği yerde
bulunan bir kulum senden daha alimdir" diye ona vahyetti.
Hz. Musa (aleyhisselam):
"Ey Rabbim ben
onu nasıl bulabilirim?" diye sordu. Kendisine:
"Bir zenbile
bir balık koy, onu sırtına al. Balığı nerede yitirirsen o zat
oradadır" dendi.
Dendiği gibi
yaparak yola çıktı. Kendisiyle beraber, hizmetçisi olan Yuşa İbnu Nûn
da yola çıktı. Beraberce yürüyerek bir kayanın yanına geldiler. Hz.
Musa ve hizmetçisi dinlenmek üzere orada yattılar. Balık kımıldayarak
zenbilden çıkıp denize kaydı. Allah ondan suyun akıntısını tuttu. Öyle
ki su kemer gibi oldu. Balık için bir kanal meydana gelmişti. Hz. Musa
(aleyhisselam) ve hizmetçisi (balık için olduğunu bilmeksizin) bu
manzaraya şaşırdılar. Günlerinin geri kalan kısmı ile o gece boyu da
yürüdüler. Musa'nın arkadaşı ona, balığın gitmesini haber vermeyi
unutmuştu. Sabah olunca Hz. Musa (aleyhisselam) hizmetçisine: "Hele
sabah kahvaltımızı getir. Biz bu yolculukta yorulduk" dedi. Ama
emrolunduğu yere gelinceye kadar yorulmamıştı. Hizmetçi:
-"Hani bir
kayanın yanına gelmiş yatmıştık ya! Ben balığı orada unuttum. Onu
hatırlatmayı, bana mutlaka şeytan unutturdu. Balık denize şaşılacak
şekilde sıvışıp gitmişti" dedi.
Musa (aleyhisselam):
"Bizim aradığımız orasıydı" dedi ve hemen izlerinin üzerine geri
döndüler.
İzlerini
takiben yürüyerek kayaya kadar geldiler. Musa (aleyhisselam) orada
örtüsüne bürünmüş bir adam gördü ve ona selam verdi. Hızır
aleyhisselam ona:
-"Senin bu
yerinde selâm ne gezer!"
-"Ben
Musa'yım."
-"Benû
İsrail'in Musa'sı mı?"
-"Evet."
-"Sen, Allah'ın
sana öğrettiği bir ilmi bilmektesin ki, ben onu bilmem. Ben de
Allah'ın bana öğrettiği bir ilmi bilmekteyim ki, onu da sen
bilemezsin."
-"Allah'ın sana
öğrettiği hakkı bana öğretmen şartıyla sana uymamı kabul eder misin?"
-"Sen benimle
beraber olmak sabrını gösteremezsin. Mahiyet ve hikmetini bilmediğin
şeye nasıl sabredeceksin ki?"
-"İnşallah sen
beni çok sabırlı bulacaksın. Hem ben senin hiçbir emrine karşı
gelmeyeceğim."
-"Öyleyse gel.
Ancak, madem bana tabi olacaksın, ben sana haber vermedikçe bana
hiçbir şey sormayacaksın!" dedi. Hz. Musa (aleyhisselam):
-"Tamam!" dedi.
Hz. Musa ve Hz.
Hızır (aleyhisselam) beraberce gittiler. Deniz kıyısında yürüyorlardı.
Bir gemiye rastladılar. Kendilerini gemiye almalarını söylediler. Gemi
sahipleri Hızır (aleyhisselam)'ı tanıdılar. Ve ücret istemeksizin
onları gemiye aldılar.
Hızır (aleyhisselam),
gidip, geminin tahtalarından birini deldi. Hz. Musa (aleyhisselam)
ona:
-"Bak, bunlar
bizi bedava gemilerine aldılar, sen gidip gemilerini deldin, adamları
boğacaksın. Hiç de yakışık almayan bir iş yaptın!" dedi.
Hızır:
-"Ben sana,
"benimle bulunmaya sabredemezsin" demedim mi?" dedi.
Hz. Musa:
-"Unuttuğum şey
sebebiyle beni sigaya çekme. Bu iş sebebiyle bana zorluk çıkarma!"
ricasında bulundu.
İstanbul
-06.05.2004
http://sufizmveinsan.com
|