Ahmed HULÛSİ
- “GAVSİYE” AÇIKLAMASI-
Sayfa:200
- Kibir ikidir. Birisi, mâlûm olan kibirdir ki yerilmiştir. İkinci
kibir ise, Hak teâlâdan gayrıya teveccüh etmemektir. Ki bu kibir
asıldır ve fenâya ulaştırıcıdır.
Ahmed HULÛSİ
– RUH İNSAN CİN-
Sayfa:122
CİN`lerin kendilerine bağımlı kılıp, bu tip özelliklerle donattığı
kişilerin en üstün vasıfları, Muhyiddin A`rabi Hazretlerinin
"Fütuhatı Mekkiye" kitabında da bahsettiği üzere, "kibir ve
gurur"dur...
Ahmed HULÛSİ-
TECELLİYAT-
Sayfa:23-24
Bil ki, vâde tamam oldu ve
vakit geldi!..
Artık, herkesin, MUTLAK
BİRLİK yolu üzerinde buluşması vaktidir.
Bu yol öyle bir yoldur ki, bu yolda, ne mezheb ve ne de tarikat
ayrılıkları bulunacaktır!.
Sarısı da, kırmızısı da, siyahı da, beyaz da birleşecektir. Kim,
hangi renge, hangi ırka, hangi mezheb ve tarikata mensup olursa
olsun; gayesi «ALLAH», yönelişi insanlık olduğu müddetçe bu
yoldadır.
Bu yolda mevcûdat ve mahlûkat arasında tefrik yapmak yoktur.
Mahlûkata zerre miktarınca da olsa zararın erişmesine vasıta olmak
yoktur!.. Yolun yapılması icap eden tek şartı vardır:
-Yaradanın huzurunda, hep,
daima, her şart ve durum ve halde, yaratılmış olanlara gerçeğe
yönelişlerinde hizmet ve iyiliklerin onlara ulaşmasına vesile olmak.
Gurur, kibir, kendini üstün görme yanına yaklaşamaz bu yola ve
yolcularına. Tembellik
ulaşamaz. Çünkü onlar yaratılmışlara hizmeti vazife addetmiş, daima
bunun için çalışmaktadırlar.
Ahmet Fevzi
YÜKSEL-“DİN” başlıklı yazıdan:
Mistisizm, dünyayı yaratanın tanrı olmadığını, yaratılma kavramının
yaratanla özdeşleştiğini, “halife” unvanını alan insanın, insanca
düşüncelerden arınmış olması gerektiğini vurgular, Kibir ve kendini
beğenmenin bir gerçekliği yansıtamayacağını, alçak gönüllülüğün de
gurur gibi değerler arasında sayılabileceğini bildirir.
Ahmet Fevzi
YÜKSEL – “EDEP YÂ HÛ”
başlıklı yazıdan:
Şöyle ki; “Bu dünyada insana hangi sıfat galip ise, Alem-i Berzah’ta
o sıfata münasip bir suret peyda olur. Örneğin; İnsana kibir galip
gelirse kaplan, gazap ve hased meydana gelirse kurt, kadınların
na-mahremlerine karışma ve seks yapma galip gelirse eşek suretleri
peyda olur.” (Fususül Hikem cilt 2 s.221-222)
Veheb İbni
Münebbih anlatır:
Musa as. Firavuna :
-İmana gel, malın mülkün ve saltanatın senindir, dediği zaman:
-Gideyim Hâman ile müşavere edeyim, dedi ve gitti, anlattı durumu.
Hâman dedi ki:
-Şimdi sen kendisine tapınılan bir Rab iken, iman ettiğin takdirde
başkasına ibadet eden bir kul olacaksın!..
Bunun üzerine Firavun Allah’a ibadet etmekten ve Mûsa’ya tâbi
olmaktan kaçındı. Allah da onu denizde boğdu.(İmam Gazalî-İlahi
Nizam-Cilt:2-Sayfa:446)
Ebûzer rivayet
eder:
-Rasûlullah’ın yanında bir adamla münakaşa etmiş, ona:
-Ey siyah kadının oğlu!.. demiştim.
Allah Rasûlü buyurdular ki:
-Ey Ebûzer, zulmettin, zulmettin!.. Başkasının hakkını yedin.
Beyaz kadının çocuğunun siyah kadının çocuğuna bir üstünlüğü yoktur.
Rasûlullah’ın bu sözü ile hatamı anladım, yere yattım, ve o
adama:
-Kalk, yüzümü çiğne!.. dedim. (a.g.e. 2-449,450)
Hz.Âli k.v. der
ki:
-Kim cehennem ehlinden bir kişi görmek isterse; kendisi
otururken, etrafında bir çok insanın kendisine divan durduğu kişiye
baksın.
(a.g.e. 2-450)
Hz.Ömer ra. Der
ki:
-Ey Âlimler, kibirli olmayınız,. Çünkü hiçbir zaman ilminiz
cehlinize kâfi gelmez.(a.g.e. 2-448)
Anlatılır ki:
Eski kavimlerden birinde bir adam vardı. Kavminin en kötüsüydü.
Diğer bir adam daha vardı, o da kavminin en çok ibadet edeni ve en
iyisiydi. Bir gün kavminin en kötüsü olan adam , kavminin en iyisi
olan adama rastladı. İçinden dedi ki:
-“Bu, kavmin en iyisi, ben ise en kötüsüyüm. Eğer gider yanına
oturursam Allah bana merhamet eder ve ben de kötü adam olmaktan
kurtulurum!...”
Ve geldi, onun yanına oturdu.
Öteki ise şöyle düşündü:
-“Ben kavmin en çok ibadet edeni ve en iyisiyim. Bu ise kavmin en
kötüsü. Benim yanıma nasıl oturabilir?...”
Ve onun yanında oturmaktan kaçındı.
-Kalk benim yanımdan, dedi.
Allah zamanın Nebîsine vahiy ile bildirdi ve dedi ki:
-O iki kişiye git, söyle: Kötü adamı affettim, iyi adamın geçmişte
yaptığı bütün ibadet ve iyi amellerini ise iptal ettim. (a.g.e.
2-448,449)
Hasan Basri ra.:
-Gariptir şu insanoğlu!... Günde birkaç defa kendi eliyle necis
yıkar, sonra da göklerin sahibi yüce Allah’a karşı çıkar. (a.g.e.
1-335)
Muhammed İbni
Hüseyin:
-Az veya çok, insanın kalbine giren KİBİR ne miktar ise o
miktarda aklından noksanlaştırılır. (a.g.e. 1-335)
Süleyman
Havvas’a sorulur:
-O bulunduğu müddetçe iyiliğin fayda vermediği kötülük hangisidir?
Cevap verir:
-KİBİR!... (a.g.e. 1-335)
Derleyen: Hamdi Cenik
İstanbul -29.09.2005
http://sufizmveinsan.com
|