[3-254/448] - Ebu
Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Benî İsrail'e: "Kapıdan secde ederek girin
ve (dileğimiz günahlarımızın) dökülmesidir deyin, ta ki hatalarınız
bağışlansın" (Bakara 58) denildi. Ama onlar (emri değiştirdiler de
kapıdan kıçları üzerine sürünerek girdiler ve "kılın içinde bir tâne"
dediler."
[3-346,347/510] -Ebu
Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Cenab-ı Hakk'ın şu mealdeki sözü
nazil olunca: "İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi
onunla hesâba çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder..."
(Bakara, 284) bu ihbar Sahabe (radıyallahu anhümâ)'ye çok ağır geldi.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a geldiler, diz çöküp oturdular ve
dediler ki: "Ey Allah'ın elçisi, bize yapabileceğimiz işler emredildi:
Namaz, oruç, cihâd ve sadaka, bunları yapıyoruz. Ama Cenâb-ı Hakk sana
şu âyeti inzal buyurdu. Onu yerine getirmemiz mümkün değil."
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlara: "Yani sizler de sizden
önceki Yahudi ve Hıristiyanlar gibi "dinledik, ama itaat etmiyoruz" mu
demek istiyorsunuz? Hayır öyle değil şöyle deyin: "İşittik itaat
ettik. Ey Rabbimiz affını dileriz, dönüş Sana'dır." Cemaat bunu
okuyup, dilleri ona alışınca, bir müddet sonra Cenâb-ı Hakk şu vahyi
inzal buyurdu: "Peygamber ve inananlar O'na Rabbi'nden indirilene
inandı. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine
inandı. "Peygamberleri arasında hiçbirini ayırt etmeyiz, işittik,
itaat ettik, Rabbimiz! Affını dileriz, dönüş sanadır" dediler" (Bakara
285).
Ashab bunu yapınca Allah, önceki âyeti neshetti ve şu âyeti inzal
buyurdu: "Allah, kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler; kazandığı
iyilik lehine, ettiği kötülük de aleyhinedir. Rabbimiz! Eğer unutacak
veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. (Resûlullah bu duayı
yapınca Allah Teâla hazretleri: Pekala, yaptım buyurmuştur). Rabbimiz
bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! (Allah
Teâla hazretleri: "Pekiyi" buyurmuştur). Rabbimiz! Bize gücümüzün
yetmiyeceği şeyi taşıtma (Rabb Teâla hazretleri: "Pekiyi" dedi). Bizi
affet, bizi bağışla, bize acı. Sen Mevlâmızsın, kâfirlere karşı bize
yardım et (Rabb Teâla buna da "Pekiyi" demiştir).
[3-367] – İnsan
veya hayvanlardan her nesle de ümmet denmektedir. Bu mânada hadiste
Rasûlullah (a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuştur : Köpekler tesbih eden
bir ümmet olmasalardı, hepsinin öldürülmesini emrederdim!...
[3-503] – Hz. Ömer (radıyallahu
anh) anlatıyor: Bedir savaşında Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)
(esirlerin serbest bırakılmaları mukabilinde) fidye-i necat alınca
Cenâb-ı Hakk şu ayeti indirdi: "Yeryüzünde savaşırken, düşmanı yere
sermeden esir almak hiçbir Peygambere yaraşmaz. Geçici dünya malını
istiyorsunuz. Oysa Allah, âhireti kazanmanızı ister. Allah güçlüdür,
hakimdir. Daha önceden Allah'tan verilmiş bir hüküm olmasaydı,
aldıklarınızdan ötürü size büyük bir azab erişirdi. Elde ettiğiniz
ganimetleri temiz ve helâl olarak yiyin..." (Enfal 67-69). Ganimetler,
sonradan helâl kılındı."
Geçmiş milletler
savaşlarda ganimet alır , fakat istifade edemezlermiş. Hepsi bir araya
yığılır , beklenirmiş.Gazvelerin Allah indinde makbuliyetine alamet
olarak gökten inen bir ateş hepsini yakarmış. Bu durumu anlatan bir
sahiheyn hadisi şöyle tamamlar: Ganimetin bize helal kılınışının
sebebi , Cenab-ı Hakk’ın aczimizi , za’fımızı dikkâte almış olmasıdır
, bunun için bize helal kıldı.
[3-511] – Rasûlullah
(a.s.) Şöyle buyurdular : Müslümanlarla Yahudiler harp etmedikçe
kıyamet kopmayacaktır.O harpte Müslümanlar (galip gelerek) Yahudileri
öldüreceklerdir. Öyle ki , Yahudi taşın ve ağacın arkasına saklanacak
da , taş ve ağaç ; ey Müslüman , ey Allah’ın kulu şu arkamdaki
Yahudidir , hemen gel de öldür onu … diye haber verecektir. Sadece
garkad ağacı müstesna. Çünkü o Yahudilerin ağaçlarındandır.
İstanbul - 25.11.2003
http://gulizk.com
|