[3-548/651] İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)
anlatıyor: Abdullah İbnu Übey İbni Selül öldüğü zaman oğlu (radıyallahu
nah) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın huzur-i âlîlerine çıkıp,
mübarek gömleklerini babasına kefen olarak vermesini talep etti.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) talebi kabul edip verdi. Bunun
üzerine, babasının cenâze namazını kıldırıvermesini talep etti.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu talebi de kabul etti ve namaz
kıldırmak üzere kalktı. Ancak, Hz. Ömer (radıyallahu anh) kalkarak
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın elbisesinden tuttu ve: "Ey
Allah'ın Resulü, Rabbin seni, ona namaz kılmaktan men etmişken, sen
nasıl ona namaz kılarsın?" diye müdahale etti. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm): "Allah beni muhayyer bırakmıştır, zira: "Onların ister
bağışlanmasını dile, ister dileme, birdir. Onlara yetmiş defa
bağışlanma dilesen de Allah onları bağışlamayacaktır" (Tevbe, 80)
buyurmaktadır. Ben yetmişten de fazla bağışlama talebinde bulunacağım"
dedi. Hz. Ömer (radıyallahu anh): "Ama, o münafıktır!" dedi.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buna rağmen
onun ardından namaz kıldı. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu ayeti inzal
buyurdu: "Onlardan ölen hiç kimse için ebediyyen namaz kılmayacaksın,
mezarı başında da durmayacaksın. Çünkü onlar Allah ve Resûlü'ne
inanmadılar, fâsık olarak öldüler" (Tevbe, 84)
Hz. Ömer (radıyallahu anh) der ki: "Sonra o gün
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a karşı izhar ettiğim cür'ete
hayret ettim. Allah ve Resûlü daha iyi bilirler." (Bu son cümlenin
İbnu Abbas'ın sözü olma ihtimali de mevcuttur).
Tirmizi'nin rivayetinde şu ziyade var: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) bu ayetten sonra münafıkların cenaze namazını
kılmadı."
[3-549/652] Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)
anlatıyor: "Şu ayet Kuba halkı hakkında nâzil olmuştur: (Meâlen):
"Orada, arınmak isteyen insanlar vardır. Allah arınmak isteyenleri
sever" (Tevbe 108).
[3-550/653] Ali İbnu Ebi Talib (radıyallahu anh)
anlatıyor: "Ben, müşrik olan anne babası için, Allah'tan af ve
mağfiret dileyen birini gördüm. Kendisine: "Sen müşrik olan anne baban
için istiğfarda mı bulunuyorsun, (olur mu bu?)" dedim. Adam bana:
"(Niye olmasın, Kur'ân-ı Kerim'de) Hz. İbrahim (aleyhisselam) müşrik
olan babası için istiğfar etmektedir" diye cevap verdi.
Ben durumu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a
anlattım. Bunun üzerine şu mealdeki ayet indi: "Cehennemlik oldukları
anlaşıldıktan sonra, akraba bile olsalar, puta tapanlar için mağfiret
dilemek Peygambere ve müminlere yaraşmaz. İbrahim'in, babası için
mağfiret dilemesi, sadece ona verdiği bir sözden ötürü idi. Allah'ın
düşmanı olduğunu anlayınca ondan uzaklaştı..." (Tevbe, 113-114).