[6-27/1459] -
Sahiheyn'in Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'den kaydettiği bir rivayet
şöyledir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
-"Ey Allah’ım, tıraş olanlara mağfiret et!" demişti, yanındakiler:
-"Ey Allah'ın Resûlü! Kısaltanlar için de (dua ediver!)" dediler.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yine:
-"Ey Allahım, traş olanlara mağfiret et!" buyurdu. Yanındakiler:
-"Ey Allah'ın Resûlü! Kısaltanlar için de (dua ediver!)" dediler.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
-"Ey Allah’ım, tıraş olanlara mağfiret et!" dedi.Yanındakiler:
-"Ey Allah'ın Resûlü! Kısaltanlara da (dua ediver)" dediler.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) (bu üçüncü talebte):
-"Kısaltanlara da!" dedi."
[6-31,32/1461] -
Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Veda haccında Mina'da, halkın
meselelerini kendisine sorması için durmuştu. Bir adam gelip:
"(Ben kurbanın traştan önce olacağını) bilemedim ve kurbandan önce
traş oldum?" dedi. Resûlullah (aleyhissalàtu vesselâm):
"(Şimdi de kurbanını) kes, burada bir beis yok" cevabını verdi. Bir
başkası daha gelip:
"(Taşı kurbandan önce atmak gerektiğini) bilemedim ve taşlamayı
yapmadan kurban kestim" dedi. Buna da:
"Şimdi taşını at, bunda bir mahzur yok!" diye cevap verdi. O gün
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselàm)'a "Şunu önce, yaptık"; "Bunu sonra
yaptık" şeklinde takdim te'hirle ilgili her ne soruldu ise hepsine:
"Yap bunda bir mahzur yoktur!" diye cevap verdi."
[6-45/1471] -
Mihnef İbnu Süleym (radıyallahu anh) arlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ı işittim şöyle buyurmuştu: "Ey insanlar, her
aile sâhibine her sene bir kurbanlık, bir de atîre borç olmuştur.
Atîre'nin ne olduğunu biliyor musunuz ? O, recebiye dediğiniz şeydir."
[6-47/1472] -
Abdullah İbnu Amr İbnu'l-Âs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kurban gününü bayram olarak
kutlamakla emrolundum. Onu bu ümmet için Allah bayram kılmıştır"
buyurmuştu. Bir adam kendisine:
"Ey Allah'ın Resûlü! Ben iâreten verilmiş bir hayvandan başka bir şeye
sahip değilsem, onu kesebilir miyim?" diye sordu. Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm): "Hayır, dedi, ancak saçını, tırnaklarını
kısaltır, bıyıklarından alır, etek traşını olursun. Bu da sana Allah
indinde bir kurban yerine geçer."
Hazreti Aişe’den
farklı bir şekilde rivayet edilen bir hâdise şöyledir:
Bir bayram günü kulağımıza gürültü ve çocukların bağrışmaları
gelmişti. Rasûlullah (a.s.) Kalkıp (kapıdan dışarı) baktı. Meğer bu
gelenler çalıp oynayan bir Habeşli guruptu , harbeleri (küçük kılıç )
kalkanlarıyla oynuyorlardı. Çocuklarda etraflarında halka olmuş ,
onları seyrediyorlardı. Rasûlullah (a.s.) bana :
-Ey Aişe sen de gel , seyret , dedi. (başka bir rivayette : Ey Humeyra
, onlara bakmak istemez misin?.. diye sorar.)
Hz. Aişe : Evet , deyince çağırır.
Oyunun Mescidi Nebevî’nin içinde kılıç ve kalkanlarla oynandığını
belirten rivayetler hadisenin devamını şöyle nakleder :
-Rasûlullah (a.s.) kapıda durup beni arkasına aldı , (başımı ensesine
koymuş) ,(…) halde duruyor ve oynayanları seyrediyordum. Bıkıncaya
kadar böyle devam ettim. Bir ara :
-Yeter mi?... dedi.
-Evet!... dedim.
Öyleyse çekil , dedi.
Başka bir rivayette de Rasûlullah (a.s.) ın ; Hz. Aişe’nin kendi
arzusuyla seyre son verinceye kadar bakmasına müsaade ettiğini
belirtir. (6.Cilt – Sayfa 50)
Hz. Aişe anlatıyor
:
-Yanımda iki cariye def çalıp Buas harbi üzerine (düzülmüş hamasi)
türküler söylerken Rasûlullah (a.s.) içeri girdi. Yatağın üzerine sırt
üstü uzanarak yüzünü örttü.Az sonra (babam) Ebu Bekr girdi. Türkü
okuyan cariyeleri görünce :
-Rasûlullah’(a.s.) ın huzurunda şeytan sazı ha!... diye bana kızdı ve
cariyeleri de azarladı. Ancak Rasûlullah (a.s.) karşı koyarak :
-Ey Ebu Bekr , bırak onları söylesinler , her milletin bir bayramı
vardır , bu da bizim bayramımızdır , dedi.
Onlar sohbete dalıp , ilgileri kesilince cariyelere göz ettim , hemen
sıvışıp çıktılar.
(6.Cilt-Sayfa:51)
[6-83/1508] - Âbis
İbnu Rebîa anlatıyor: "Hz.Aişe'ye: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) kurbanların etlerinden üç günden fazla yenilmesini yasakladı
mı?" diye sordum.
"Evet, fakat bunu insanların (kıtlık çekip) acıktığı yılda yaptı.
Böylece zenginlerin fakirleri doyurmasını arzu etmişti. Biz koyunun
paçasını kaldırıp, on beş gece sonra yiyorduk" dedi. Ben:
"Sizi buna mecbur eden şey ne idi!" deyince güldü ve:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Allah'a kavuşuncaya kadar,
Muhammed âilesi üç gün üst üste doyuncaya kadar katıkla ekmek
yememiştir" dedi."
İstanbul - 27.04.2004
http://gulizk.com
|