[6-192,193/1587] -
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ukl ve Ureyne kabilelerinden
bir grup insan Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanına gelip:
Ey Allah'ın Resûlü! Biz hayvancılıkla uğraşıp sütle beslenen (çöl)
insanlarıyız, (çift-çubukla uğraşan) köylüler değiliz" dediler. Bu
sözleriyle, Medine'nin havasının kendilerine iyi gelmediğini ifàde
ettiler. Resûlullah, onlara (hazineye ait) develerin ve çobanın
(bulunduğu yeri) tavsiye etti. Kendilerine oraya gitmelerini,
develerin sütlerinden ve bevillerinden içmelerini söyledi. Gittiler,
Harra bölgesine varınca, İslâm'dan irtidâd ettiler. Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın çobanını da öldürüp develeri sürdüler.
Haber, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e ulaştı.
Resûlullah, derhal arkadaşlarından takipçi çıkardı (yakalanıp
getirildiler). (Çobanlara yaptıkları gibi) Gözlerinin oyulmasını,
ellerinin kesilmesini ve Harra'nın bir kenarına atılmalarını ve o
şekilde ölüme terk edilmelerini emretti. "
[6-211/1589] -
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu
anh)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti:
"Allah Teâla hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i hak (din
ile) gönderdi ve O'na Kitab'ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm
âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan
sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun
zaman geçince, bazıları çıkıp: "Biz Kitabullah'da recm cezasını
görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği
bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın
ve erkekten muhsan olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya
itiraf yoluyla- süb–t bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken
Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum, eğer
insanlar: "Ömer Allah Teâla' nın kitabına ilâvede bulundu" demeyecek
olsalar, recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım."
[6-214,215/1590] -
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Allahu Teâlâ Kur'ân-ı
Kerim'inde: "Kadınlarınızdan fuhşu irtikâb edenlere karşı içinizden
dört şahid getirin. Eğer şehâdet ederlerse onları ölüm alıp
götürünceye, yahud Allah onlara bir yol açıncaya kadar. kendilerini
evlerde alıkoyun (insanlarla ihtilattan menedin)" buyurdu. (Nisa 15).
Cenab-ı Hakk, bu âyette (zinâ meselesinde) önce kadını zikrettikten
sonra, erkeği kadınla birlikte ele alarak şöyle demiştir: "Sizler-den
fuhşu irtikab edenlerin her ikisini de (kınayarak) eziyete koşun. Eğer
tevbe edip (nefislerini) ıslah ederlerse artık onlara (eziyetten)
vazgeçin. çünkü Allah tevbeleri çok kabul eden, en çok esirgeyendir"
(Nisa 16). Cenab-ı Hakk bu âyeti, celde âyetiyle neshederek şöyle
buyurdu: "Zinâ eden kadınla zinâ eden erkekten her birine yüzer deynek
vurun. Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız bunlara, Allah'ın
dinini tatbik hususunda, acıyacağınız tutmasın. Mü'minlerden bir zümre
de bunların azabına (bu cezalarına) şahid olsun" (Nur 2). Sonra Nur
sûresinde recm âyeti nâzil oldu. Önceki (celdeyi emreden) vahiy bekâr
(zâni) içindi. Sonra recm âyeti tilâvetten kaldırıldı, ancak hükmü
bâki kaldı."
Bu rivayetin "...yüzer deynek vurun" ibaresine kadar olan kısım Ebu
Dâvud'a aittir, mütebakisini Rezîn ilâve etmiştir.
[6-221/1596] -
Vâil İbnu Hucr İbni Rebîa (radıyallahu anh) anlatıyor; "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın sağlığında, namaz kılmak maksadıyla bir
kadın evinden çıkmıştı. Yolda ona bir erkek rastladı. Kadına çullanıp
ihtiyacını giderdi. Kadın bağırdı, adam ise sıvıştı gitti.
(Çığlığı üzerine) kadına bir erkek uğramıştı. Ona başından geçeni
anlatıp, bir adam bana böyle böyle yaptı dedi. Sonra, bir grup
muhacire rastladı, başından geçeni onlara da anlatıp: "Bir adam bana
böyle yaptı!" dedi. Hep beraber yürüyüp, kadının kendisine tecavüz
ettiği kimseyi yakalayıp kadına getirdiler. Kadın:
"- Evet bu odur?" dedi. Sonra adamı Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm)'in yanına götürdüler. Resûlullah adamın recmedilmesini
emrettiği sırada, kadına tecavüz etmiş olan kimse kalkıp:
"- Ey Allah'ın Resûlü, suçlu benim!" diye itirafta bulundu. Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) kadına:
" Git. Allah günahlarını affetti" dedi. Zan altında kalmış olan
kimseye de güzel sözler söyleyip (gönlünü aldı). Mütecavizin
recmedilmesini emretti ve recmedildi.
Sonra Resûlullah şunu söyledi:
" Bu adam öyle bir tevbe ile tevbe etti ki, böyle bir tevbeyi Medine
ahalisi yapsaydı kabul edilirdi."
Tirmizî, şu ziyadede bulunmuştur: "Vâil (radıyallahu anh) Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in kadına mehir takdir edip
etmediğini zikretmedi."
İstanbul - 11.05.2004
http://sufizmveinsan.com
|