[6-457,458/1737] - Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) vefat ettiği zaman, bâbam Ebû Bekir (radıyallâhu
anh), Mescid-i Nebî'den bir mil kadar uzaklıkta olan) Sunh nâm mevkide
idi-ki Âliye (denen Medine'nin yüksek kısmını ki burası Hazrec'e
mensüp Beni'l-Hârise'nin menzillerinin bulunduğu mevki)yi
kasdetmektedir-Hz. Ömer (radıyallâhu anh) kalkıp :
"Vallahi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) vefat etmedi. Allah
mutlaka onu geri gönderecektir, o da (münafık) kimselerin ellerini ve
ayaklarını kesecek. . ." diyordu. Derken Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu
anh) geldi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yüzünü açtı ve
öptü.
"Annem bâbam sana feda olsun. Sağlığında hoştun, ölümünde de hoşsun!
Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelâl'e yemin olsun, Allah sana
ebediyyen iki ölüm tattırmayacak!" dedi. Sonra dışarı çıkıp:
"(Hz. Ömer'i kasdeterek): "Ey (Peygamber ölmedi diye) yemin eden kişi,
ağır ol!" dedi. Hz. Ebû Bekir konuşmaya başlayınca Hz. Ömer (radıyallahu
anhümâ) oturdu. Hz. Ebû Bekir Allah'a hamd ü sena ettikten sonra:
"Haberiniz olsun! Kim Muhammed'e tapıyor idiyse bilsin ki artık
Muhammed ölmüştür. Kim de Allah'a tapıyor idiyse o da bilsin ki Allah
Hayydır, ölümsüzdür!" dedi ve şu âyeti okudu: "Ey Muhammed, şüphesiz
sen de öleceksin, onlar da ölecekler" (Zümer 30). Şu âyeti de okudu:
"Muhammed ancak bir Rasuldür. Ondan önce de Rasuller geçmişti. Ölür
veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Geriye dönen, Allah'a hiçbir
zarar vermez. Allah, Şükredenlerin mükâfâtını verecektir" (Âl-i İmrân
144).
Bu açıklama üzerine halk boğuk boğuk ağlamaya" başladı. Ensar (radıyallâhu
anhüm), Benî Saîde yurdunda, Sa'd İbnu Übâde'nin etrafında toplandı.
(Muhâcir de oraya geldi. Ensarîler):
"Bizden bir emîr, sizden de bir emîr!" dediler. Hz. Ebû Bekir, Hz.
Ömer, Hz. Ebû Ubeyde (radıyallâhu anhüm) de oraya geldiler. Hz. Ömer
konuşmaya başladı ise de Hz. Ebû Bekir onu susturdu.Hz. Ömer (bilahere)
şöyle diyordu:
"Vallahi, ben konuşmayı şu sebeple arzu etmiştim: (Zihnimde) hoşuma
giden sözler hazırlamış, Ebû Bekir bunlara ulaşamaz (onun hatırından
bunlar geçmeyebilir) diye endişe etmiştim. Ama, yemin olsun, Ebû Bekir
öyle bir konuştu ki, vallahi içimde hazırlamış olduğum güzel sözlerin
hepsine isâbet etti, (benim aklıma gelmeyen daha da güzelini) beliğ
şekilde ifade etti. Onun sözleri arasında şu da vardı:
"(Ey Ensâr) biz (Kureyşli)ler emîrleriz, sizler de vezîrlersiniz!"
Bu söz üzerine Hubâb İbnu'1-Münzir ayağa kalktı ve :
"Hayır vallahi bunu yapmayız. Bizden bir emîr, sizden de bir emir
olacak!" dedi. Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh): '
"Hayır! Olmaz bu. Bizler emîrleriz, sizler de vezîrlersiniz" dedi.
Rezîn şunu ilâve etti: "Hz. Ebû Bekir devamla şunu söyledi: "Bu "iş"
(hilâfet), şu Kureyş cemaati için meşrû tanınacaktır. Onlar, yer
îtibârıyla Arapların ortasındadır, şerefçe de (eskiden beri) en
gözdeleridir. Öyleyse, Ömer'e veya Ebû Ubeyde'ye biat edin!"
Hz. Ömer atılarak:
"Bilakis, biz sana biat ediyoruz. Sen bizim efendimizsin, en
hayırlımızsın, üstelik Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a da en
sevgili olanımızsın!" dedi ve Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)'in
elinden tutup ona biat etti. Hz. Ömer (radıyallâhu anh)'i müteakip
halk da ona biat etti.
Bunun üzerine biri:
"Sa'd İbnu Ubâde'yi katlettiniz!" diye bağırdı. Hz. Ömer (radıyallâhu
anh) öfkeyle:
"Allah onu katletsin!" dedi. Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) devamla der
ki: "Bu her iki konuşmada geçen sözleri de Allah fâideli kıldı.
Nitekim Hz. Ömer'in konuşması halkı korkuttu. Aralarında nifak vardı,
onun konuşmasıyla Cenab-ı Hakk nifakı bertaraf etti. Hz. Ebû Bekir (radıyallahu
anh) de halkın nazarını Allah'a çevirip, üzerinde oldukları hakkı
(İslâm'ı) öğretti. Oradan şu âyeti okuyarak ayrıldılar. (Meâlen):
"Muhammed ancak bir Rasuldür. Ondan önce de Rasuller geçmişti. Ölür
veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Geriye dönen, Allah'a hiçbir
zarar vermez.. Allah şükredenlerin mükâfaatını Verecektir" (A1-i Imrân
144).
(İbnu Deybe diyor ki:) "Derim ki: "Rezîn şunu ilâve etti" sözü, et-Tecrid'de
ve Tecrid'in aslında mevcuttur. Bu ziyâde aynısıyla Sahîh-i Buhârî'de
mevcuttur. Allahu a'lem."
Es-Sünuh (veya es-Sünh) avâli'l-Medîne'de bir yer adıdır. Orada Benî'l-Hâris
İbnu'l-Hazrec'in evleri vardır.
"Allah sana iki ölümü tattırmasın" sözü, yâni dünyada.. tattırmasın
demektir. Hz. Ebû Bekir, bu sözü Hz. Ömer (radıyallâhu anhümâ)'in şu
sözünü red maksadıyla söylemiştir: "Allah, peygamberini geri
gönderecek, O da (münafık) kimselerin ellerini ve ayaklarını kesecek."
Sakîfe: Evin sofa (üstü kapalı önü açık) kısmı. Toroslarda evin bu
kısmına yazlık tâbir edilir.
Nesîc: Ağlayan kişinin hıçkırığını içine tıkarak sessiz ağlaması.
İstanbul - 13.07.2004
http://sufizmveinsan.com
|