7-128,129/1892 - Hz. Ömer (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim çarşıya girince Lâ ilâhe
illallâhu vahdehu lâ şerîke leh, lehü'lmülkü ve lehü'lhamdü yuhyî ve
yümîtü ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihi'lhayr ve hüve alâ külli
şey'in kadîr. (Allah'tan başka ilah yoktur, tekdir, ortağı yoktur,
mülk ve hamd ona aittir. Hayatı o verir, ölümü de o verir. Kendisi
hayattârdır, ölümsüzdür. Hayırlar O'nun elindedir. O her şeye
kâdirdir) duasını okursa Allah ona bir milyon sevab yazar, bir milyon
da günah affeder ve mertebesini bir milyon derece yüceltir."Bir
rivâyette, üçüncü mükâfaata bedel, "Onun için cennette bir köşk yapar"
denmiştir."
7-137/1899 - Hz. İbnu Mes'ud (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissâlatu vessalâm) buyurdular ki: "Yeryüzünde Allah'ın seyyâh
melekleri vardır. Onlar ümmetimin selâmını (ânında) bana teblîğ
ederler."
7-170/1922 - Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Diyet aldıktan sonra (kâtili)
öldüren kimseyi asla affetmem."
7-181/1930 - Ebû Mûsa (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allahu Teâla nazarında, bir
kulun Allah tarafından yasaklanan kebîrelerden sonra, beraberinde
getirebileceği en büyük günahlardan biri, kişinin ödenecek karşılık
bırakmadan üzerinde borç olduğu halde ölmesidir."
7-182/1931 - Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim, ödemek arzusu ile
insanların malını alır ise, Allah (onun borcunu) ona bedel edâ eder.
Kim de telef etmek niyetiyle halkın malını alırsa Allah onu telef
eder."
7-185/1934 - Eş-Şerrîd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Zenginin borcunu
savsaklaması, haysiyetinin ihlal edilmesini ve cezalandırılmasını
helâl kılar."İbnu'l-Mübârek der ki: "Irzını helâl kılar", kendisine
kaba davranılır demektir. "Cezalandırılması" da, hapsedilmesidir."
7-188/1936 - Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlardan bir
tüccar vardı. Halka borç verirdi. Borçluları arasında fakir görürse
hizmetçilerine: "Onun borcundan vazgeçiverin, böylece Allah'ın da
bizim günahlarımızdan vazgeçeceğini umarız" derdi. Allah da onun
günahlarından vazgeçti."
7-190,191/1939 - Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'da bir adamın (parası ödenmemiş)
bir devesi vardı. Borcunu istemeye geldi. Bu sırada kaba sözler
sarfetti, hatta Ashab'tan bâzıları haddini bildirmek istedi. Ancak
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buna meydan vermeyip:
"Bırakın onu! Hak sâhibinin konuşma hakkı vardır" buyurdu, sonra
da:"Devesini verin!" diye emretti, (ilgililer) devesini aradılarsa da
bulamadılar. Fakat onunkinden daha değerli bir deve buldular.
Aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz:"Bunu verin" dedi. Adam: "Bana
borcunu tam ödedin, Allah da sana ödesin" dedi. Aleyhissalâtu
vesselâm:"En hayırlınız, borcunu en iyi ödeyendir!" buyurdu."
7-195/196/1941 - Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah'ın,
yollarda dolaşıp zikredenleri araştıran melekleri vardır. Allahu
Teâlâ'yı zikreden bir cemaate rastlarlarsa, birbirlerini "Aradığınıza
gelin!" diye çağırırlar. (Hepsi gelip) onları kanatlarıyla kuşatarak
dünya semasına kadar arayı doldururlar. Allah, -onları en iyi bilen
olduğu halde- meleklere sorar:"Kullarım ne diyorlar?""Seni tesbih
ediyorlar, sana tekbir okuyorlar, sana tahmid okuyorlar. Sana ta'zim
(temcîd) ediyorlar" derler. Rabb Teâlâ sormaya devam eder:"Onlar beni
gördüler mi?""Hayır!" derler."Ya görselerdi ne yaparlardı?""Eğer seni
görselerdi ibâdette çok daha ileri giderler; çok daha fazla ta'zim,
çok daha fazla tesbihde bulunurlardı" derler. Allah tekrar
sorar:"Onlar ne istiyorlar?""Senden, derler, cennet
istiyorlar.""Cenneti gördüler mi?" der."Hayır ey Rabbimiz!" derler."Ya
görselerdi ne yaparlardı?" der."Eğer görselerdi, derler, cennet için
daha çok hırs gösterirler, onu daha ısrarla isterler, ona daha çok
rağbet gösterirlerdi." Allah Teâla sormaya devam eder:"Neden istiâze
ediyorlar?""Cehennemden istiâze ediyorlar" derler."Onu gördüler mi?"
der."Hayır Rabbimiz, görmediler!" derler."Ya görselerdi ne
yaparlardı?" der."Eğer cehennemi görselerdi ondan daha şiddetli
kaçarlar, daha şiddetli korkarlardı" derler. Bunun üzerini Rabb Teâla
şunu söyler:"Sizi şâhid kılıyorum, onları affettim!"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) sözüne devamla şunu anlattı: "Onlardan bir
melek der ki: "Bunların arasında falanca günahkâr kul dahi var. Bu
onlardan değil. O başka bir maksadla uğramıştı, oturuverdi." Allah
Teâla: "Onu da affettim, onlar öyle bir cemaat ki onlarla oturanlar da
onlar sayesinde bedbaht olmazlar" buyurur."
7-198/1942 - Yine Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim bir yere oturur ve orada
Allah'ı zikretmez (ve hiç zikretmeden kalkar) ise Allah'tan ona bir
noksanlık vardır. Kim bir yere yatar, orada Allah'ı zikretmezse, ona
Allah'tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnâda
Allah'ı zikretmezse, Allah'tan ona bir noksanlık vardır."
7-200/1944 - Hz. Ebû Musâ (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İçerisinde Allah zikredilen
evlerin misali ile içerisinde Allah zikredilmeyen evlerin misâli, diri
ile ölünün misali gibidir."
7-201/1945 - Hz. Ebû Hüreyre'nin rivâyetinde şöyle gelmiştir:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teâla
hazretleri diyor ki: "Kulum, hakkımda nasıl bir zan yürütürse ben
öyleyimdir. O, beni zikredince ben onunla beraberim. O beni içinden
geçirirse, ben de onu içimden geçiririm. O, beni bir cemaat içerisinde
anarsa, ben de onu, onunkinden daha hayırlı bir cemaatte anarım. O,
bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir
arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek
gelirse ben ona koşarak giderim."
İstanbul - 14.09.2004
http://sufizmveinsan.com
|