8-256/2360-
Hz. Ebû Mûsa (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)’a bir zat gelerek namaz vakitlerini sordu. Efendimiz ona
hiçbir cevap vermedi.”(Sabah vaktinde) şafak sökünce, henüz kimse
kimseyi tanıyamayacak kadar ortalık karanlık iken Bilâl’e emretti,
sabah ezanını okudu.Sonra, güneş tam tepe noktasından batıya dönme
(zeval) anında yine Bilâl’e emretti, öğle ezanını okudu. Bu vakit
için, -öbürlerinden daha iyi bilen- birisi: “Bu, gün ortası (nısfu’n-Nehar)”
demişti. Sonra, güneş henüz yüksekte olduğu zaman emretti, Bilâl
akşam namazı için ezan okudu. Sonra ufuktaki aydınlık (şafak)
kaybolunca yatsı için emretti, Bilâl yatsı ezanını okudu. Sonra
ertesi gün, sabah namazını tehir etti. O kadar geciktirdi ki,
kişinin, “sabah vakti çıktı veya çıkmak üzere” demesi ânında namazı
tamamladı. Sonra öğleyi tehir etti, öyle ki, öğle namazını dün
ikindiyi kıldığımız âna yakın bir vakitte kıldı. Sonra ikindiyi
tehir etti. Bir kimsenin, “Güneş (ikindi) kızıllığına büründü”
diyebileceği bir vakitte namazdan çıktı. Sonra akşamı, nerdeyse
ufuktan aydınlığın (şafak) kaybolduğu âna kadar tehir etti.”
8-260/2364 -
İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: “Cibril (aleyhisselâm) bana, Beytullah’ın
yanında, iki kere imamlık yaptı. Bunlardan birincide öğleyi, gölge
ayakkabı bağı kadarken kıldı. Sonra, ikindiyi her şey gölgesi
kadarken kıldı. Sonra akşamı güneş battığı ve oruçlunun orucunu
açtığı zaman kıldı. Sonra yatsıyı, ufuktaki aydınlık (şafak)
kaybolunca kıldı. Sonra sabahı şafak sökünce ve oruçluya yemek haram
olunca kıldı. İkinci sefer öğleyi, dünkü ikindinin vaktinde herşeyin
gölgesi kendisi kadar olunca kıldı. Sonra ikindiyi, herşeyin gölgesi
kendisinin iki misli olunca kıldı. Sonra akşamı, önceki vaktinde
kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin üçte biri gidince kıldı. Sonra sabahı,
yeryüzü ağarınca kıldı.Sonra Cibrîl (aleyhisselâm) bana yönelip:”Ey
Muhammed! Bunlar senden önceki peygamberlerin (aleyhimü’ssalâtu
vesselâm) vaktidir. Namaz vakti de bu iki vakit arasında kalan
zamandır!” dedi.”
8-278/2390 -
Hz. Ali İbnu Ebî Tâlib (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) bana şu tembihte bulundu:”Ey Ali, üç şey vardır, sakın
onları geciktirme:
Vakti girince
namaz, (hemen kıl!)
Hazır olunca
cenaze, (hemen defnet!)
Kendisine
denk birini bulduğun bekar kadın, (hemen evlendir!)”
8-286/2399 - Hz.
Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: “Akşam yemeği hazırlanmış ise, yemeğe
namazdan önce başlayın. Yemeğinizi aceleye de getirmeyin.”
8-289/2403 -
Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: “Yemek veya bir başka şey için namazınızı
tehir etmeyin.”
8-292/2405 - Hz.
Enes (radıyallâhu anh)’den rivayet edilir ki, kendisine: “Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) yüzük kullandı mı?” diye sorulmuştur da şu
cevabı vermiştir:”Bir gece, yatsıyı gece yarısına kadar
(şatru’lleyl) tehir etti. Sonra yüzü bize dönmüş olarak yanımıza
geldi -sanki şu anda yüzüğünün parıltısını görüyor gibiyim- ve şöyle
dedi: “İnsanlar namazlarını kıldılar ve yattılar. Siz ise, namazı
beklediğiniz müddetçe namaz kılma (sevabını alma)ktasınız.”
8-293 , 294 /
2407 - Hz. Muaz İbnu Cebel (radıyallâhu anh) anlatıyor: “(Bir gece)
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ı yatsı namazı için uzun müddet
bekledik, ama gecikti. O kadar ki, bazıları (hane-i saadetinden)
çıkmayacağı zannına düştü. İçimizden: “Namazını (evinde) kılmıştır”
diyen bile oldu.İşte biz bu hâl üzere iken Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) çıktı ve kendisine önceden tahminen söylediklerini tekrar
ettiler. Bunun üzerine:”Geceye bu namazla girin. (Bilin ki) siz bu
namaz sayesinde diğer ümmetlere üstün kılındınız. Bunu sizden önceki
ümmetlerden hiçbiri kılmadı” buyurdu.”
8-296/2411 - Hz.
Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) ölünceye kadar, hiçbir namazı son vaktinde iki kere kılmış
değildir.”
8-297/2412 -
İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: “Namazın ilk vaktinde Allah’ın rızası
vardır. Son vaktinde de affı vardır.”
8-302/2416 -
Ukbe İbnu Âmir (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Üç vakit vardır ki,
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bizi o vakitlerde namaz
kılmaktan veya ölülerimizi mezara gömmekten nehyetti:
·
Güneş doğmaya başladığı andan yükselinceye kadar.
·
Öğleyin güneş tepe noktasına gelince, meyledinceye kadar.
Güneş batmaya meyledip batıncaya kadar.”
İstanbul - 11.01.2005
http://sufizmveinsan.com
|