8-345/2458 -
İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Ezan Resûlullah devrinde
ikişer ikişer idi. İkâmet de birer birer. Ancak (müezzin), ayrıca
ikişer sefer olmak üzere kad kâmeti’-salât, kad kâmeti’ssalât da
derdi.”İbnu Ömer devam eder: “Biz, ikâmeti işittik mi abdest alır,
namaza giderdik.”
8-360/2471 - Hz.
Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) Bilâl (radıyallâhu anh)’e:”Ezan okuduğun zaman ağır ağır
oku. İkâmet getirdiğin zaman da peş peşe serî oku. Ezanla ikâmetin
arasına, yemek yiyenin yemeğinden, içenini içmesinden, üzerine
sıkışarak helaya girmiş olanın heladan fâriğ olacağı bir zaman
fasılası koy “ diye talimat verdi. Şunu da ilave etti: “Beni
görünceye kadar da (ikâmet için) kalkmayın.”
8-361/2473 -
Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Namaz için ezanı ancak
abdestli olan okusun.”
8-362/2475 -
Osman İbnu Ebî’l-Âs (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)’ın bana en son vasiyetlerinden biri de, ezanına mukabil
ücret almayan bir müezzin tutmamdı.”
8-364 ,
365/2478 - Nâfi (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallâhu
anh) sefer sırasında ikâmete sadece sabah namazından hem ezan, hem
de ikâmet
her ikisini
okurdu. Derdi ki: “(Seferde ezana hacet yok, çünkü) ezan, kendisine
cemaat gelecek olan imama mahsustur.”
8-370/2483 -
İbnu Ömer (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) namaza kalktığı zaman, ellerini iki omuzunun hizasına
kadar kaldırır sonra tekbir getirirdi. Rükû yapmak isteyince de
(ellerini iki omuzu hizasına kaldırmak suretiyle) aynı şeyi yapardı.
Rükûdan başını kaldırınca da aynı şeyi yapardı. Ancak bunu, secdeden
başını kaldırırken yapmazdı.”Bir başka rivayette: “Bunu, secde
ederken yapmazdı” denmiştir.
8-376 ,
377/2495 - Nesâî’de gelen bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Ebû
Hüreyre (radıyallâhu anh) Beni Züreyk Mescidi’ne geldi ve dedi ki:
“Üç şey var ki, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onları
yapıyordu, halk ise terketmiş durumda... Namazda ellerini uzatarak
kaldırırdı, (Fatihayı okuyunca kırâate geçmezden önce) bir miktar
sükût buyurdu, secdeye varınca (ve secdeden kalkınca) tekbir
getirirdi.”
8-386/2507 -
İmrân İbnu’l-Husayn (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Bende basur
vardı. Namazı nasıl kılacağım diye Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)’a sordum.”Ayakta kıl, muktedir olmazsan oturarak kıl, buna
da muktedir olmazsan yan üzeri (yatarak) kıl” buyurdu.”
8-387/2510 -
Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) oturarak namaz kılar, oturduğu halde kırâat buyurur,
kırâatinden takriben otuzkırk âyet kalınca kalkar, kırâatına ayakta
devam eder, sonra rükûya ve secdeye giderdi. İkinci rek’atte aynen
bunun gibi yapardı. Namazı bitince, ben uyanıksam benimle konuşurdu,
uyuyor isem yatardı.”
8-391/2514 -
İbnu Amr İbni’l-Âs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Bana Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)’ın: “Kişinin oturarak kıldığı (nafile)
namaz, normal şekilde kıldığı namazın (sevapca) yarısına denktir”
buyurduğu söylenmişti. (Kendisinden sormak üzere) derhal yanına
gittim. Varınca, Efendimizi oturarak namaz kılıyor buldum. Elimi
başının üzerine koydum. Bana:”Ey Abdullah İbnu Amr! Meselen nedir?”
dedi. Ben:”Ey Allah’ın Resûlü, bana “Kişinin oturarak kıldığı namaz,
normal namazın yarısına denktir” buyurduğunuz söylendi. Halbuki siz
de oturarak kılıyorsunuz?” dedim. Aleyhissalâtu vesselâm:”Evet
öyledir. Ancak ben sizlerden biri gibi değilim” cevabını verdi.”
8-394/2517 -
İbnu Mes’ud (radıyallâhu anh)’un anlattığına göre, namaz kılarken
sol elini sağ eline koymuştur. Bunu gören Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) (bizzat elleriyle tutarak) sağ elini sol elinin üzerine
koymuştur.”
8-400/2527 -
İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) kırâatını bismillâhirrahmânirrahîm ile başlatıyordu.”
8-400/2529 -
İbnu Abdillah İbnu Muğaffel (rahimehullah) anlatıyor: “Ben (namazda)
bismillâhirrahmânirrahîm’i okumuştum. Babam işitti. Bana:”Oğulcuğum,
(bu yaptığın) bir bid’attir. bid’atten sakın!” dedi. Ben Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)’ın ashâbından her kimle karşılaştı isem,
hepsinin de bid’atten nefret ettiği kadar bir başka şeyden nefret
etmediğini gördüm. Babam sözlerine şöyle devam etmişti:”Ben
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’la, Hz. Ebû Bekr’le, Hz.
Ömer’le, Hz. Osman’la (radıyallâhu anhüm) namaz kıldım. Onlardan hiç
birinin bunu (besmelenin okunacağını) okuduklarını işitmedim. Onu
sen de okuma. Sadece “Elhamdülillahi rabbi’l-âlemîn” de.”
İstanbul - 25.01.2005
http://sufizmveinsan.com
|