Kütüb-ü Sitte'den Alıntılar
70.Bölüm


8-404/2531 - Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kim Fâtihâ-i şerîfe sûresini okumadan namaz kılarsa bilsin ki bu namaz nâkıstır -bu sözü üç kere tekrarladı- eksiktir.”Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh)’ye:”Biz imamın arkasında bulunuyorsak (ne yapalım)?” diye sorulmuştu. Şu cevabı verdi:”Yine de içinden oku. Zîra ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın şöyle söylediğini işittim:”Allah Teâlâ hazretleri (bir hadîs-i kudsîde) buyurdu ki: “Ben kırâati (49) kulumla kendi aramda iki kısma böldüm, yarısı bana ait, yarısı da ona. Kuluma istediği verilmiştir: Kul: “Elhamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn. (Hamd alemlerin Rabbine aittir)” deyince, Azîz ve Celîl olan Allah: “Kulum bana hamdetti!” der. “er-Rahmânirrahîm” deyince, Allah: “Kulum bana senâda bulundu” der. “Mâlikî yevmiddîn (âhiretin sahibi)” deyince, Allah: “Kulum beni tebcîl ve ta’zîz etti (büyükledi)” der. “İyyâkena’budü ve iyyâkenesta’în (yalnız sana ibâdet eder, yalnız senden yardım isteriz)” deyince, Allah: “Bu benimle kulum arasında bir (taahhüddür). Kuluma istediğini verdim” der. “İhdina’ssırâta’lmüstakîm sırâtallezîne en’amte aleyhim gayr’ilmağdûbi aleyhim ve la’ddâllîn. (Bizi doğru yola sevket, o yol ki kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoludur, gadaba uğrayanların ve dalâlete düşenlerin değil)” dediği zaman, Allah: “Bu da kulumundur, kuluma istediği verilmiştir” buyurur.”

8-405/2533 - Rezîn’in zikrettiği bir rivâyette şöyle gelmiştir: “...Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kırâatsiz namaz sahih değildir.” Bilesiniz, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize her ne duyurdu ise biz de size duyurduk. Bize gizli tuttuğunu biz de size gizli tuttuk.”Bu açıklama üzerine bir zât ona:”Ey Ebû Hüreyre, Fatiha’ya herhangi bir ilavede bulunmazsam (yeterli midir) ne dersin?” diye sordu. Ebû Hüreyre dedi ki:”Bu suâl Aleyhissalâtu vesselâm’a da sorulmuştu, şu cevabı verdi:”Bununla iktifâ edersen sana yeter, ilavede bulunursan senin için daha hayırlı ve efdal olur.”

8-411/2539 - Buhârî’de diğer bir rivâyette şöyle gelmiştir: “Kârî (okuyucu) âmîn deyince siz de âmîn deyin. Zîra melekler “âmîn” der. Kimin âmîn’i meleklerin âmîn’ine tevâfuk ederse geçmiş günahları affedilir.”

8-412.Sayfa : Rasûlullah Efendimiz buyurdular ki :”Bir grup bir araya gelir, bir kısmı duâ eder, diğer kısmı da âmîn derse Allah Teâla, mutlaka onlara icâbet eder.

8-416.Sayfa : Rasûlullah Efendimiz buyurdular ki “Ben uzun okumak arzusuyla namaza başlarım. Ancak kulağıma bir çocuk ağlaması gelince annesini huzursuz etmemek için uzun okumaktan vazgeçerim.”

8-431/2568 - Ebû Zerr (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) gece namazına kalktı ve sabah vakti girinceye kadar namaza devam etti. Namazda tek âyet okudu. O da şu (meâldeki) âyettir: “Onlara azab edersen, doğrusu onlar senin kullarındır. Onları bağışlarsan, güçlü olan, Hakîm olan şüphesiz ancak sensin”

8-434/2571- Ebû Katâde (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gece (evinden) çıkmıştı. Hz. Ebû Bekr (radıyallâhu anh)’e uğradı. Alçak sesle namaz kılıyordu. Hz. Ömer (radıyallâhu anh)’e uğradı, o da yüksek sesle namaz kılıyordu.”Râvi der ki: “Resûlullah’ın yanında toplanınca Aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:”Ey Ebû Bekr sana uğradım sen sessizce namaz kılıyordun.” Ebû Bekr:”Ben konuştuğum Zât-ı Zülcelâl’e sesimi işittirdim ey Allah’ın Resûlü!” cevabını verdi.Hz. Ömer’e de:”Sana da uğradım. Sen yüksek sesle namaz kılıyordun!” dedi. O da şu cevabı verdi:”Ey Allah’ın Resûlü! Uyuklayanı uyandırıyor, şeytanı da uzaklaştırıyordum.”

Hasan Basrî rivâyetinde der ki: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hz. Ebû Bekr’e: “Ey Ebû Bekr sen sesini biraz yükselt!” dedi. Hz. Ömer’e de: “Sesini sen de biraz alçalt!” buyurdu.”

8-439.Sayfa :  “Abdullah İbnu’ş-Şıhhîr (radıyallâhu anh) der ki: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ı gördüm, ağlamaktan göğsünde, kaynayan tencerenin çıkardığı uğultu gibi uğultu olduğu halde bize namaz kıldırmıştı.”

8-440.Sayfa : “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) namaz için (iftitah) tekbiri alınca, tekbirle kırâat arasında bir miktar sükût eder. (Bir gün kendisine): “(Ey Allah’ın Resûlü) annem babam sana feda olsun. Tekbirle kırâat arasındaki sükûtta ne söylüyorsun bana haber ver!” dedim. Bunun üzerine şunu okuduğunu bildirdi:

“Allahım, benimle hatalarımın arasını, doğu ile batıyı uzak kıldığın gibi uzak kıl. Allah’ım, hatalarımı beyaz elbisenin kirden temizlenmesi gibi temizle. Allah’ım beni karla, su ile, soğukla temizle.”

İstanbul - 01.02.2005
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail