8-511/2667 -Yine
Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: “Abdesti olmayanın namazı da yoktur. Üzerine
besmele çekmeyenin abdesti yoktur.”
8-512/2668 - Hz. Enes (radıyallâhu anh), Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)’ın her namaz için abdest aldığını söylemişti,
kendisine:”Siz nasıl yapıyordunuz?” diye soruldu. Şu cevabı
verdi:”Aldığımız abdest bozuluncaya kadar bize yetiyordu.”
8-513/2670 - Hz.
Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: Namaz kılarken kimin abdesti bozulacak olursa
hemen namazdan çıksın. Eğer cemaatle kılınan bir namazda ise burnunu
tutarak ayrılsın.”
Açıklama:
Burnunu tutmasını
emretmesi, cemaate burnu kanamış zannını vermek içindir. Bu davranış,
avretin örtülmesi ve kabîhin gizlenmesi hususunda bir nevî edebe
riayettir.
8-514/2672 - İbnu Amr İbnu’l-Âs (radıyallâhu anhümâ)
anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Bir
kimse son rek’atte oturmuşken daha selam vermeden hades vâki olsa
namazı caizdir.”
8-517/2673 -
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın zevce-i pâkleri Ümmü Habîbe’ye
sorulmuş ki “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), içerisinde
kendisiyle temasta bulunduğu elbise sırtında olduğu halde namaz kılar
mıydı?” Ümmü Habîbe (radıyallâhu anhâ) şu cevabı vermiştir:”Evet,
yeter ki elbisede bir ezâ (meni bulaşığı) görmemiş olsun!”
8-517/2674 - Hz.
Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm), bizim (kadınların) çamaşırlarımız içerisinde namaz
kılmazdı.”
8-518,519/2676 -
Ebû Saîd (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) ashâbiyle namaz kılarken âniden nalınlarını çıkarıp sol
tarafına koydu. Bunu gören cemaat de derhal nalınlarını attılar.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) namazı tamamlayınca:”Nalınlarınızı
niye attınız?” diye sordu.”Seni nalınlarını atarken gördük, biz de
kendi nalınlarımızı attık!” cevabını verdiler.”Cebrâil (aleyhisselâm)
bana gelip pislik olduğunu haber verdi (onun için attım). Öyleyse
sizler mescide gelirken dikkat edin, nalınlarınızda bir pislik
(kazurat) -veya ezâ demişti- görürseniz onu silin; o, ayağınızda
olduğu halde namazınızı kılın.”
8-526/2687 - Hz.
Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: “Allah hayız görenin (kadının) namazını
başörtüsüz kabul etmez.”
8-531/2691 - Ukbe
İbnu Âmir (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)’a ipekten mamul bir kaftan hediye edildi. Kaftanı giyip
içinde namaz kıldı. Sonra namazdan ayrılıp hemen kaftanı şiddetle
çıkarıp attı, sanki kaftandan gayr-ı memnundu:”Bu, muttakîlere muvafık
düşmüyor!” dedi.”
8-536/2696 - Berâ (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Koyun ağıllarında namaz
kılın. Zîra koyunlar mübârek (hayvanlar)dır. Deve damlarında namaz
kılmayın, zîra onlar şeytanlardandır.”
8-539/2699 - Atâ
İbnu Yesâr (rahimehullah) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) şöyle duâ buyurdular: “Allahım, kabrimi ibâdet edilen bir
put kılma” (ve devamla dedi ki): “Nebilerinin kabirlerini mescidler
haline getiren bir kavme Allah’ın öfkesi artmıştır.”
8-540/2700 - Hz. Ali (radıyallâhu anh) anlatıyor:
“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), beni mezarlıkta namaz kılmaktan
menetti. Beni Bâbil toprağında da namaz kılmaktan menetti (ve şöyle
dedi:) “Zîra orası mel’ undur.”
Hattâbî der ki: “Bu
hadisin senedinde zayıflık olduğu söylenmiştir. Ben âlimlerden kimseyi
bilmem ki Bâbil toprağında namaz kılmayı yasaklamış olsun. Hadis(in
Resûlullah’a nisbeti) sahih ise, bu yasak sadece Hz. Ali’nin şahsıyla
ilgilidir; böylece, onu Kûfe’de maruz kaldığı mihnete (sıkıntılı
hadiselere) karşı uyarmak istemiştir. (Malum olduğu üzere) Kûfe, Bâbil
diyarındadır.”
8-542/2701 - İbnu
Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resûllullah (aeyhissalâtu
vesselâm) bineğinin üzerinde iken yönü hangi istikâmette olursa olsun
tesbih ediyor, (nafile namaz kılıyor, rükû ve secde içinde) başıyla
imada bulunuyordu. İbnu Ömer de böyle yapıyordu.”
Müslim’de gelen
diğer bir rivayette İbnu Ömer şu ziyadeyi yapar: “Aleyhissalâtu
vesselâm, bineğin sırtında tesbihte (nafile namazda) bulunur ve vitir
kılardı, fakat farz namaz kılmazdı.”
8-544/2703 - Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor:
“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular: “Küre-i arz
bana bir mescid ve temiz kılındı. Ümmetimden her kim bir namaz vaktine
ulaştımı nerede olursa namazını kılsın.”
8-547/2705 - İbnu
Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) şöyle buyurdular:”Namazlarınızdan bir kısmını evlerinizde
kılın, sakın onları kabirlere çevirmeyin!”
8-549,550/2708 -
Zeyd İbnu Erkam (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz, namaz kılarken
konuşurduk. Öyle ki herkes kendi yanındakine birşeyler söyleyebilirdi.
Derken şu âyet nâzil oldu:
“Allah’ın
divanına tam huşû ve tâatle durun” (Bakara 238). Böylece sükût etmekle
emrolunduk ve konuşmaktan men edildik.
8-552/2709 - İbnu
Mes’ud (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)’a selam verirdik, O da bize mukâbele ederdi. Necâşî’ nin
yanından döndüğümüz zaman O’na yine (namazda) selam vermiştik, bize
mukabeleten selam vermedi.”Ey Allah’ın Resûlü, dedik, biz sana
vaktiyle namazda selam verirdik, sen de selamımızı alırdın (şimdi niye
almıyorsun)?” dedik. Bizi şöyle cevapladı:”Namazda meşguliyet var!”
İstanbul - 07.03.2007
http://sufizmveinsan.com
|