9-6/2710 - Mu'âviye İbnu'l-Hakem
es-Sülemî (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Ben Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) ile birlikte namaz kılıyordum. Derken cemaatten bir şahıs
hapşırdı. Ben:"Yerhamükallah" dedim. Cemaattakiler bana bed bed
baktılar. Bunun üzerine (kızıp):"Vay başıma gelen, niye bana böyle
bakıyorsunuz?" dedim. Bu sefer ellerini dizlerine vurarak beni
susturmak istediler. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) namazı
bitirince (bana iyi davrandı), annem babam O'na fedâ olsun, ben
O'ndan, ne önce ne de sonra, ondan daha iyi öğreten bir muallim
görmedim. Allah'a yemin olsun O beni ne azarladı, ne dövdü, ne de
betimi yıktı; sadece:"Namazda insan kelamından (dünyevî) bir söz
münasib değildir, ona uygun olan söz, tesbîh, tekbîr ve Kur'an
kırâatıdır!" dedi. ben:"Ey Allah'ın Resûlü, dedim, ben cahiliyeden
daha yeni çıkmış birisiyim. Allah bize İslam'ı lutfetti ama bizde
öyleleri var ki, hâlâ kâhinlere geliyorlar, (bu hususta ne tavsiye
edersiniz?)"dedim."Sen onlara gitme!" buyurdu. Ben tekrar:"Bizde
(kuşun uçuşuna vs'ye bakarak) uğursuzluk çıkaranlar da var?" dedim.
Cevaben:"Bu (uğursuzluk zannı) kalplerinde mevcut olan bir
(kuruntu)dur. Sakın onları (gayelerine gitmekten) alıkoymasın!" dedi.
Ben:"Bizde, kuma hatlar çizerek fala bakanlar da var?" dedim. Şu
açıklamayı yaptı:"Peygamberlerden biri de (kuma) çizgi çizerdi. Kim
çizgisini onun çizgisine uygun düşürürse isabet eder!" buyurdu.
Ben:"Benim bir câriyem vardı. Uhud ve Cevâniyye taraflarında koyun
otlatırdı. Bir gün öğrendim ki(1) bir kurt peyda olmuş ve sürüden bir
koyun götürmüş. Ben bir insanoğluyum, herkes gibi bende öfkelenirim.
(Bu hadise yüzünden kızıp) câriyeye bir tokat aşkettim. (Râvi der ki:
Bu sözümü işitince) Resûlullah tokadımı fazla buldu,
(yakıştıramadı)."O halde onu âzad etmiyeyim mi?" dedim."Bana bir getir
hele!" dedi. Ben de câriyeyi ona getirdim. Ona:"Allah nerde?" diye
sordu. Câriye:
"Semâda!" diye cevap verdi. Bu
sefer:"Ben kimim?"diye sordu. O da:"Sen Resûlullah'sın" diye cevap
verdi. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm:
"Onu âzad et, çünkü
mü'mine'dir"buyurdu."
9-8.Sayfa : Rasûlullah Efendimiz
buyurdular ki : "Üç şey vardır, hiç kimse onlardan
kurtulamaz:"Uğursuzluk, hased, zan. Denildi ki: "Pekiyi ne yapalım?"
Dedi ki: "Uğursuzluk içinden geçince (aldırma, planladığın,
kararlaştırdığın işini) icra et. Hased edince (bu duygunun peşine
düşüp gereğini) yapma. Zanna düşünce de tahkîk etme ve kalkma (peşine
düşme)."
9-13 / 2711 - Ebû'd-Derdâ (radıyallâhu
anh) anlatıyor:
"Bir gün Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) namaza kalktı.Şunu okuduğunu işittik: "Senden Allah'a
sığınırım." Sonra da üç kere: "Seni Allah'ın lânetiyle lânetliyorum"
dedi ve sanki bir şey yakalıyormuşcasına elini uzattı.
Namazı bitirince:
"Ey Allah'ın Resûlü! dedik, senden
bugün daha önce hiç söylemediğin bir şey işittik. Ayrıca ellerini de
açtığını gördük? Şu cevabı verdi:"Allah'ın düşmanı olan iblis, yüzüme
koymak için ateşten bir alev getirdi. Bende ona, üç kere: "Eûzu
billâhi"dedim. Sonra da: "Seni Allah'ın eksiksiz lânetiyle
lânetliyorum" dedim , geri çekilmedi, üç kere tekrarladım. Sonunda onu
yakalamak istedim. Vallâhi kardeşim Süleymân'ın duası olmasa idi,
bağlı olarak sabaha erecek ve Medine'nin çocukları onunla
oynayacaklardı."
9-16 / 2715 - Hz. Ebû Zerr (radıyallâhu
anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Allah, kula namazda sağa sola iltifat etmedikçe rahmetiyle yaklaşmaya
devam eder. İltifat etti mi ondan yüz çevirir."
9-28 / 2730 - Salîheyn'in diğer bir
rivâyetinde şöyle gelmiştir: "Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ)'nin yanında
namazı bozan şeylerden söz açılmıştı. Bu meyanda köpek, eşek ve
kadının da zikri geçti. Âişe (radıyallahu anhâ):"Bizi yine eşeklere ve
köpeklere benzettiniz. Vallahi, ben Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ı kıblesiyle arasında yatakta yatar olduğum halde namaz
kılarken gördüm. Benim için ihtiyaç hâsıl olunca oturup onu rahatsız
etmek istemezdim, (yatağın) ayak tarafından sıyrılıp çıkardım."
9-30 / 2732 - "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Biriniz sütresiz olarak namaz kılarsa
(önünden geçtiği takdirde) şunlar namazını bozar: Eşek, domuz, yahudi,
mecûsi, kadın... Namazın bozulmaması için onun önünden, bunların bir
taş atımlık uzaktan geçmesi kifâyet eder."
Bir diğer rivâyette şöyle denmişti:
"Namazı, (önden geçen) hayızlı kadın ve köpek bozar."
9-31 / 2733 - el-Fadl İbnu Abbâs
(radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
bizi köyümüzde ziyaret etti. O sırada bizim bir küçük köpekle bir dişi
eşeğimiz vardı. Bu ikisi önünde bulundukları halde ikindi namazı
kıldı. Hayvanları ne azarladı ne de geriye kovaladı."
9-32 / 2735 - Ebû Saîd (radıyallâhu anh)
anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Namazı
hiçbir (hâricî) şey bozamaz. İmkanınız nisbetinde defetmeye çalışın.
Çünkü (bozmak isteyen) şeytandır."
9-35 / 2738 - Bişr İbnu Saîd
(radıyallâhu anh)'in anlattığına göre, kendisini Zeyd İbnu Hâlid Ebû
Cüheym'in yanına gönderip: "Musallînin önünden geçen hakkında
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'dan ne işittiğini sordurmuştur.
Ebû Cüheym (radıyallâhu anh) demiştir ki:"Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Eğer musallinin önünden geçen kimse, bu
geçişi sebebiyle kendisine gelen günahı bilseydi orada kırk... kalması
onun için, musallinin önünden geçmesinden daha hayırlı
olurdu."Ebû'n-Nadr der ki:"Bilemiyorum! Efendimiz "kırk gün mü" dedi,
kırk ay mı dedi, kırk sene mi dedi?"
İstanbul - 14.03.2007
http://sufizmveinsan.com
|