9-44 / 2749 - Hz. Âişe
(radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki: "Sizden biri namaz kılarken uyuklayacak olursa, uykusu
gidinceye kadar hemen yatsın. Zira, uyuklayarak namaz kılanınız,
istiğfar ederken kendi nefsine sebbetmeye kalkar da farkında olmaz."
9-46,47 / 2751 - Ebû Saîd
el-Makberî (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın âzadlısı Ebû Râfi, Hasan İbnu Ali (radıyallâhu anhümâ)'ye
uğradı. Hasan, örgülerini ensesinde topuz yapmış olduğu halde kalkmış
namaz kılıyordu. Ebû Râfi topuzunu çözdü. Hasan (radıyallâhu anh)
öfkeyle ona baktı. Ebû Râfi (radıyallâhu anh):
"Öfkelenme, namazına devam
et, çünkü ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın:
"Bu, şeytan'ın minderi,(3)
yani oturma yeridir" dediğini işitmiştim (de onun için çözdüm)" dedi."
9-49 / 2754 - Abdullah
İbnu Mâlik İbnu Büheyne (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)öğle namazının ilk iki rekatini tamamlamıştı
(oturması gerektiği halde oturmadan) kalktı. Namazı bitirince iki
(ziyade) secde daha yaptı, ondan sonra selam verdi."
9-53 / 2757 - Abdurrahman
İbnu Avf (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki:
"Biriniz namazında yanılır
da bir mi iki mi kıldığını bilemezse, namazını bir üzerine bina etsin;
iki mi üç mü kıldığını bilemezse iki üzerine bina etsin; üç mü dört mü
kıldığını bilemezse üç üzerine bina etsin, sonra da selam vermezden
önce iki (ziyade) secde yapsın..."
9-53 / 2758 - Ebû
Hureyre (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) namazın ikinci rek'atında selam verip
bitirdi. Zülyedeyn (radıyallâhu anh) kendisine:
"Ey Allah'ın Resûlü,
namaz kısaldı mı yoksa unuttunuz mu?" diye sordu. Aleyhissalâtu
vesselam:
"Zülyedeyn doğru mu
söylüyor?" diye sordu. Herkes:
"Evet!" diye cevap
verdi. Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm) de iki rek'at daha
kıldı, sonra selam verdi, sonra tekbir getirip iki secde daha yaptı.
Bu iki secde diğer secdelerinin uzunluğunda idi veya biraz daha
uzundu. Sonra namazdan kalktı."
9-58,59 / 2761 - Muğîre
İbnu Şu'be (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki:
"İmam, (yanılarak ikinci
rek'atte oturacağı yerde müteakip) rek'ate kalkmaya teşebbüs eder ve
tam doğrulmadan hatırlarsa, hemen otursun. Tam kalkıp doğrulmuşsa
artık (geri dönüp) oturmasın, namazın sonunda sehiv secdesi yapsın."
9-60 / 2762 - İmam Mâlik
(rahimehullah)'a ulaştığına göre, Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm):"Ben de unuturum veya sünnet koymak için unutturulurum"
buyurmuştur."
9-68 / 2765 - Ebû Hüreyre
(radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Âdemoğlu secde âyeti okur ve secde ederse şeytan ağlayarak ayrılır
ve:"Yazık bana, insanoğlu secdeyle emredildi ve secde etti,
mukabilinde ona cennet var. Ben de secdeyle emr olundum ama ben itiraz
ettim, benim için de ateş var" der."
9-72 / 2769 - İbnu
Mes'ud (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) Ve'nnecmi sûresini okudu ve secde-i tilâvette
bulundu, beraberindekiler de secde ettiler. Ancak, aralarında bulunan
Kureyşli bir ihtiyar yerden bir avuç toprak alarak alnına götürdü ve:
"Bu bana yeter" dedi.İbnu Mes'ud der ki: "Ben sonra bu herifin kâfir
olarak öldürüldüğünü gördüm. Bu Ümeyye İbnu Halef'di.
9-92 / 2775 - Tirmizî'nin
İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)'dan yaptığı bir rivâyette şu ziyade
gelmiştir. İbnu Abbâs der ki:
"Bir adam gelerek dedi ki,
"Ey Allah'ın Resûlü! gece uyurken rüyamda kendimi gördüm. Sanki ben
bir ağacın arkasında secde yapıyorum. Ben secde yaptım, secdem üzerine
ağaç da secde yaptı. Onun şöyle söylediğini işittim: "Allah'ım, secdem
sebebiyle bana sevab yaz, onun hürmetine günahımı dök, onu senin
nezdinde bana azık yap. Kulun Dâvud'dan kabul ettiğin gibi, onu
benden kabul et."İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) der ki: "Bundan
sonra, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın secde âyeti okuduğunu,
(tilâvet secdesi sırasında) o adamın kendisine, ağacın sözü olarak
haber verdiği duânın aynısıyla duâ ettiğini işittim."
9-94,95 / 2777 - Sa'd
İbnu Ebî Vakkas (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte Mekke'den çıktık. Medîne'ye
gitmeyi arzu ediyorduk. Yolun bir yerine (Azvera'ya)(16) ulaşınca,
Aleyhissalâtu vesselâm ellerini kaldırıp Allah'a duâ etti ve secdeye
kapandı. Uzun müddet öyle kaldı. Sonra kalkıp yeniden ellerini
kaldırdı, bir müddet (öyle kaldı). Sonra tekrar secdeye kapandı. Bu
şekilde üç kere secde yaptı. Sonra dedi ki: "Ben Rabbimden talepte
bulundum ve ümmetime şefaat ettim. Rabbim, ümmetimin üçte birini
banaverdi. Ben de Rabbim için şükür secdesine kapandım. Sonra başımı
yerden kaldırıp, ümmetim lehinde tekrar (mağfiret için) talepte
bulundum, bana ümmetimin üçte birini daha verdi, ben de Rabbime şükür
secdesinde bulundum. Sonra başımı kaldırdım ümmetim için tekrar
talepte bulundum, bana ümmetimin son üçte birini de verdi, ben de
Rabbime şükür secdesine kapandım."
9-101 / 2778 - Hz. Ebû
Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Kişinin cemaatle kıldığı namazın sevabı
evinde ve çarşıda (iş yerinde) kıldığı namazından yirmibeş kat
fazladır. Şöyle ki, abdest alınca güzel bir abdest alır, sonra mescide
gider, evinden çıkarken sadece mescid gâyesiyle çıkmıştır. Bu sırada
attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir, bir günahı
affedilir. Namazı kıldı mı, namazgâhında olduğu müddetçe melekler ona
rahmet okumaya devam ederler ve şöyle derler:"Ey Rabbimiz buna rahmet
et, merhamet buyur."Sizden herkes, namaz beklediği müddetçe namaz
kılıyor gibidir."
İstanbul -21.03.2007
http://sufizmveinsan.com
|