11-57 / 3844
-Nesâî'nin bir diğer rivayeti şöyle:
"Şureyh İbnu Hâni,
Hz. Âişe radıyallahu anhâ'ya:
"Bir kadın hayızlı
iken kocası ile birlikte yemek yer mi?" diye sordu. Hz. Âişe
"Evet dedi, benim
kanamam varken Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm beni çağırırdı, ben
de onunla birlikte yerdim. (Bu sırada) etli kemiği alır, (bana uzatır,
önce benim başlamam için) bana yemin verirdi. Ben de onu alır ve bir
miktar dişler (sonra Resûlullah'a uzatırdım). O da ağzını, kemikte tam
benim ağzımı koyduğum yere koyar(ak yemeye başlar)dı. İçecek bir şey
istediği olur, getirince ondan önce benim içmem için bana yemin
verirdi, bunun üzerine ben de kabı alır bir miktar içer, sonra
bırakırdım. Bu sefer onu Aleyhissalâtu vesselâm alır, kabın tam benim
ağzımı koyduğum yerine ağzını koyarak içerdi."
11-58 / 3846 - Hz.
Âişe (radıyallahu anhâ)'nın anlattığına göre, bir kadın kendisine:
"Temizlendiğimiz zaman kıldığımız mutad namaz bize yeter mi (hayızlı
iken kılamadıklarımızın kazası gerekir mi?)" diye sormuş, o da şu
cevabı vermiştir:
"Sen Harûriyye
(Hâricî) misin? Biz Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'la beraberken ay
hali gördüğümüzde, tutamadığımız oruçları kaza etmemizi söylerdi,
fakat namazların kazasını söylemezdi."
11-64 / 3853 -"Ümmü
Habibe müstehâze idi (devamlı kanaması olurdu), hiç temiz olmazdı.
Durumu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a söylenmişti. Şöyle
buyurdular:
"Bu, hayız değildir,
rahimin bir rahatsızlığıdır. Normal zamanda hayız kanının geldiği
kirlilik müddetine baksın. (Her ay) o müddet boyunca namazını terk
etsin. Sonra bu müddet çıkınca her namaz vaktinde yıkansın."
11-67,68 / 3855 -
Hamne Bintu Cahş radıyallahu anhâ anlatıyor:
"Ben, kızkardeşim
Zeyneb Bintu Cahş radıyallahu anhâ'nın yanındaydım, istihâze kanamam
vardı. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a:
"Ey Allah'ın Resûlü!
Ben çok şiddetli şekilde istihâze kanamasına maruzum, bu hususta ne
tavsiye edersiniz? Bu hal benim namaz ve orucuma mani oluyor" dedim.
Bana:
"Sana pamuğu
vasfeyliyeyim: O, kanı gidericidir (fercine pamuk koy)" buyurdular.
Ben:
"Ama akıntı pamuğun
mani olacağı miktardan çok fazla!" dedim. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm):
"Öyleyse bez
kullan!" buyurdular. Ben:
"Akıntı bezin
durduracağı miktardan da fazla! Şarıl şarıl akıyor" dedim. Bunun
üzerine Aleyhissalâtu vesselâm dedi ki:
"Sana iki şey
söyleyeceğim, hangisini yaparsan, diğerinin de yerine geçer. İkisini
de yapabilecek durumdaysan birini seçmek sana ait, dilediğini seç! Bu
kanama, şeytanın tekmelerinden bir tekme(si yani zarar vermesi)dir.
Sen kendini Allah'ın ilminde altı yedi gün hayızlı bil (orucu ve
namazı terket). Sonra yıkan ve kendini hayızdan temizlenmiş bil ve
yirmiüç veya yirmidört gece ve gündüz namaz kıl, (bu esnada farz veya
nafile) oruç tut. Bu, sana yeterlidir. Kadınların her ay hayız
görmeleri, hayızlı ve temizlik günlerinin olması gibi, bu şekilde
senin de hayız ve temizlik günlerin olacak. (Bu, sana söyleyeceğim iki
şeyden birincisidir. İkinci hususa gelince, o da şudur): Eğer öğleyi
te'hir ve ikindiyi de ta'cil edip, ikisi için gusletmeye
gücün
yeterse öğle ile ikindiyi birleştir. Keza akşamı geciktirip yatsıyı
tacil etmek, sonra da gusletmek suretiyle de bu iki namazı birleştir.
Sabah için de ayrıca guslet. Bu şekle gücün yeterse orucunu da böylece
tutarsın.
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm), (birini seçmede beni muhayyer bıraktığı bu
iki tarzı zikrettikten sonra ilaveten dedi ki:
"Bu, (ikincisi,
zikrettiğim) tarz, benim daha çok hoşuma gidenidir.
"Râvilerden biri
dedi ki: "Hamne radıyallahu anhâ dedi ki:
"Bu, iki tarzdan
benim daha çok hoşuma gidenidir. Ravî böylece, bu sözün Resûlullah'a
ait olmayıp Hamne'ye ait olduğunu ifade etmiş oldu."
11-96,97 / 3868 -
Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor:
"Biz Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanında yemeğe oturunca, Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) yemeye başlamadıkça, kesinlikle elimizi
yemeğe vurmazdık. Bir seferinde yine O'nunla yemeğe oturmuştuk. Derken
bir cariye (küçük kız çocuğu) geldi, sanki arkasından bir iteni var
gibi hemen elini yemeğe soktu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
elinden tuttu. Arkadan bir bedevî geldi, sanki onun da arkasından iten
biri vardı, alelacele o da elini yemeğe soktu. Aleyhissalâtu vesselâm
onun da elinden tuttu. Ve şunu söyledi:
"Şeytan, üzerine
Allah'ın ismi zikredilmeyen yemeği kendine helal addeder. Nitekim,
sayesinde yemeğimizi kendine helal kılmak için bu cariyeyi getirdi.
Ben de elinden tuttum. Bunun üzerine şu bedevîyi getirip onunla yemeği
kendine helal kılmak istedi, ben onun da elinden tuttum.
Nefsim elinde olan
Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun şeytanın eli o ikisinin eliyle birlikte
avucumdadır.
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm), bunları söyledikten sonra besmele çekip
yemeye başladı."
11-97 / 3869 - Hz.
Âişe radıyallahu anhâ anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Sizden kim bir şey
yerse "Bismillah (Allah'ın adıyla)" desin. Bidayette söylemeyi
unutmuşsa, sonunda şöyle söylesin: "Bismillahi fî evvelihî ve âhirihî
(başında da sonunda da Bismillah)."
11-97 / 3870 - Yine
Hz. Âişe demiştir ki:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm), ashabından altı kişi içerisinde yemek
yiyordu. Derken bir bedevî geldi. (Besmele çekmeksizin) iki lokmada
yutuverdi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Eğer bu adam
besmele çekseydi yemek hepinize yeterdi!" buyurdu."
11-99 / 3873 - Hz.
Câbir radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kişi evine döndüğü
zaman içeri girerken ve yemek yerken Allah'ın adını zikrederse, şeytan
(avenelerine):
"Size burada
gecelemek de yok akşam yemeği de yok!" der. Ama kişi, eve girerken
Allah'ı zikreder fakat akşam yemeğini yerken zikretmezse, şeytan
(avenelerine):
"Akşam yemeğine
kavuştunuz ama burada gecelemeniz mümkün değil!" der. Adam eve
girerken ve yemeğe başlarken "Bismillah!" diyerek Allah'ı zikretmezse,
şeytan (avanelerine): "Yemeğe de yetiştiniz, yatmaya da!" der."
İstanbul
-26.09.2007
http://sufizmveinsan.com
|