| 
           
          11-241.Sayfa: 
          Rasûlullah Efendimiz buyurdular ki : 
          
          "Ey Allah'ın kulları 
          tedavi arayın. Zira Allah Teâlâ hazretleri bir tanesi hariç tedavisiz 
          hastalık yaratmamıştır: İhtiyarlık -bir rivayette ölüm.- 
          
          " Ebu Hüzâme'nin 
          babasından yaptığı bir rivayette denir ki:  
          
          "Ey Allah'ın Resûlü! 
          dedim, tedavi için  rukye yaptırıp ilaç almamıza ne dersiniz, bununla 
          Allah' ın kaderinden bir şey geri çevrilir mi?" Bana: 
           
          
          "Bunlar da Allah'ın 
          kaderindendir" buyurdular." 
          
          11-258.Sayfa : 
          Rasûlullah Efendimiz buyurdular kim : 
          
           "Ey Allah'ın kulları 
          tedavi arayın. Zira Allah Teâlâ hazretleri bir tanesi haric tedavisiz 
          hastalık yaratmamıştır: İhtiyarlık -bir rivayette ölüm.- 
          
          " Ebu Hüzâme'nin 
          babasından yaptığı bir rivayette denir ki:  
          
          "Ey Allah'ın Resûlü! 
          dedim, tedavi için  rukye yaptırıp ilaç almamıza ne dersiniz, bununla 
          Allah' ın kaderinden bir şey geri çevrilir mi?" Bana: 
           
          
          "Bunlar da Allah'ın 
          kaderindendir" buyurdular." 
          
          11-268 / 3986 - Ebu 
          Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:  
          
          "Resulullah 
          (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:  
          
          "Ölüm dışında hiçbir 
          hastalık yoktur ki çörek otunda onun için bir deva bulunmasın." 
           
          
          11-270 / 3987- Sad 
          İbnu Ebî Vakkas (radıyallahu anh) anlatıyor:  
          
          "Resulullah 
          (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:  
          
          "Kim her sabah acve  
          hurmasından yedi tane yerse o gün geceye kadar ona ne zehir ne de 
          sihir zarar verir."  
          
          11-271,272 / 3990 - 
          Tirmizî'de Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'tan gelen bir rivayete göre, 
          Halk: "Mantar toprağın çiçek hastalığıdır" demiştir. Resulullah 
          (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle söylediler:  
          
          "Mantar (Allah'ın  
          Benî İsrail'e in'am ettiği kudret helvası denen) menn'dendir. Suyu göz 
          için şifadır. Acve (denen hurma cinsi) cennettendir ve zehire karşı 
          şifadır."  
          
          Ebu Hüreyre ilave 
          eder:  
          
          "Ben üç veya beş veya 
          yedi mantar aldım, onları sıkıp suyunu bir şişeye koydum. Gözü hasta 
          olan bir cariyeme tatbik ettim. İyileşti."  
          
          11-276 / 3991 - 
          Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın zevcelerinden birine hizmet 
          eden Selma adında bir kadın anlatıyor:  
          
          "Resulullah 
          (aleyhissalâtu vesselâm)'a bir yara veya bir bere gelecek olsa, bana 
          emrederdi, onun üzerine kına koyardım."  
          
          11-290 / 3998- İbnu 
          Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:  
          
          "Resulullah 
          (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:  
          
          "Cibril aleyhisselam 
          bana, bir ilaç öğretti. Bu bütün hastalıklara devadır. Ayrıca dedi ki:
           
          
          "Ben bu ilacı Levh-i 
          Mahfuz'dan istinsah edip yazdım." (İlacı şöyle tarif etti): 
           
          
          "Dam üzerinden akmayan 
          yağmur suyundan temiz bir kaba alırsın. Üzerine Fatiha suresini yetmiş 
          kere okursun. Bir o kadar da Ayetü'l-Kürsî'yi, bir o kadar da İhlas 
          suresini, bir  o kadar Kul eûzu bi-Rabbi'l-Felâk'ı, bir o kadar Kul 
          eûzu bi Rabbi'n-Nâs'ı, Lâ-ilâhe illallahû vahdehu lâ şerîke leh. Lehül 
          mülkü ve Lehül hamdü yuhyî ve yümît ve hüve  hayyun lâ yemûtu 
          biyedikel hayr ve hüve alâ külli şey'in kadîr'i okur. Sonra yedi gün 
          oruç tutar ve her gün bu su ile orucunu açar." 
          
          11-292 / 4000 - Yine 
          Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor:  
          
          "Resulullah 
          (aleyhissalâtu vesselâm), aile halkından birine humma (rahatsızlığı) 
          gelince hamurdan çorba yapılmasını emrederdi ve çorba yapılırdı. Sonra 
          hastalara emrederdi ve onlar da ondan ağır ağır içerlerdi. Resulullah 
          (aleyhissalâtu vesselâm) derdi ki: 
          
          "Çorba hüzünlü 
          kimsenin kalbini takviye eder, hastanın kalbinden elemi çıkarır, tıpkı 
          birinizin, su ile yüzünden kiri çıkarması gibi."  
          
          11-292 / 4001 - Hz. 
          Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:  
          
          "Ureyne kabilesinden 
          bir grup insan Medineye gelmişti. Burası sıhhatlerine iyi gelmedi, 
          hastalandılar. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) da onları sadaka 
          develerinin  bulunduğu yere gönderdi ve: 
          
          "Sütlerinden ve 
          bevillerinden için!" emir buyurdu. Onlarda içtiler ve iyileştiler. 
          
          11-296 / 4002 - İbnu 
          Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:  
          
          "Resulullah 
          (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:  
          
          "Şifa üç şeydedir: 
          
          1- Bal şerbeti. 
          
          2- Kan aldırma. 
          
          3- Ateşle dağlama. 
          
          Ancak ümmetimi 
          dağlamaktan men ediyorum. 
          
          Bir  rivayette: 
           
          
          "Balda, hacamat olmada 
          şifa vardır" demiştir.  
          
          11-337 / 4027 - Hz. 
          Ali (radıyallahu anh) anlatıyor:  
          
          "Resulullah 
          (aleyhissalâtu vesselâm) bir hastaya geldiği veya kendisine bir hasta 
          getirildiği zaman şu duayı okurdu:  
          
          "Ey insanların Rabbi, 
          acıyı gider, şifa ver, sen Şâfisin. Senin şifandan başka şifa yoktur. 
          Senden hiçbir hastalığı hariç tutmayan şifa istiyoruz." 
           
          
          11-342 / 4029 - Ebu 
          Saîdi'l-Hudrî (radıyallahu anh) anlatıyor:  
          
          "Resulullah 
          (aleyhissalâtu vesselâm) cinlerden ve insanın göz (değmesi)'nden 
          (çeşitli dualar okuyarak) Allah'a sığınırdı. Muavvizateyn (Nas ve 
          Felak sureleri) nâzil olunca bu iki sureyi esas aldı, diğerlerini 
          terketti."  
          
          11-344 / 4032- Osman 
          İbnu Ebi'l-Âs (radıyallahu anh) anlatıyor:  
          
          "Resulullah 
          (aleyhissalâtu vesselâm)'a müslüman olduğum  günden beri bedenimde 
          çekmekte olduğum bir ağrımı söyledim. Bana:  
          
          "Elini, vücudunda 
          ağrıyan yerin üzerine koy ve şu duayı oku!" buyurdu. Dua şu idi: 
           
          
          Üç kere: 
          "Bismillah"tan sonra yedi kere, "Eûzu bi-izzetillâhi ve kudretihî min 
          şerri mâ ecidu ve uhâziru." "Bedenimde çekmekte ve çekinmekte olduğum 
          şu hastalığın şerrinden Allah'ın izzet ve kudretine sığınıyorum"  
          diyecektim.Bunu birçok kereler yaptım. Allah Teâlâ hazretleri benden 
          hastalığı giderdi. Bunu ehlime ve başkalarına söylemekten hiç geri 
          kalmadım."  
          
          İstanbul 
          -07.11.2007
          
            
          
          http://sufizmveinsan.com 
         
        
          
          
        
         
        
          |