11-522 / 4138- İbnu Amr İbni'l-Âs (radıyallahu
anhümâ) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki:
"Allah ilmi [verdikten sonra],
insanların [kalbinden] zorla söküp almaz. Fakat ilmi, ülemâyı
kabzetmek suretiyle alır. Ülemâ kabzedilir, öyle ki, tek bir âlim
kalmaz. Halk da cahilleri kendine reis yapar. Bunlara meseleler
sorulur, onlar da ilme dayanmaksızın [kendi reyleriyle] fetva
verirler, böylece hem kendilerini hem de başkalarını dalâlete
atarlar."
11-524 / 4139- Ebu'd-Derdâ (radıyallahu
anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
ile beraberdik. Gözünü semaya dikti. Sonra:
"Şu anlar, ilmin insanlardan kapıp
kaçırıldığı anlardır. Öyle ki, bu hususta insanlar hiçbir şeye
muktedir olamazlar!" buyurdular.Ziyad İbnu Lebîd el-Ensârî araya
girip:
"Bizler Kur'an'ı okuyup dururken ilim
bizlerden nasıl kapıp kaçırılır? Vallahi biz onun hem okuyacağız,
hem de çocuklarımıza, kadınlarımıza okutacağız!" dedi. Resulullah
da:
"Anasız kalasın, ey Ziyad, ben seni
Medine fakihlerinden sayıyordum. (Bak) işte Tevrat ve İncil,
yahudilerin ve nasranilerin elinde, onların ne işine yarıyor (sanki
onunla amel mi ediyorlar)?" buyurdu. Cübeyr der ki:
"Ubâde İbnu's-Sâmit
(radıyallahu anh)'a rastladım.
Kardeşin Ebu'd-Derda ne söyledi, işittin mi? dedim. Ve ona Ebu'd-Derda'nın
söylediğini haber verdim. Bana:
"Ebu'd-Derda doğru söylemiş, dilersen
kaldırılacak olan ilk ilmin ne olduğunu sana haber vereyim:
İnsanlardan kaldırılacak olan ilk ilim
huşudur. Büyük bir camiye girip huşu üzere olan tek şahsı
göremeyeceğin vakit yakındır!" dedi."
11-526 / 4140 - Ömer İbnu Abdilaziz
rahimehullah'dan nakledildiğine göre, (Medine valisi) Ebu Bekr İbnu
Hazm'a şöyle yazmıştır:
"Bak, Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın hadisinden ne varsa yaz. Zira ben, ilmin
kaybolmasından ve ülemânın gitmesinden korkuyorum. Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın hadisinden başka bir şey kabul etme. Âlimler ilmi
yaysınlar, ilim için (herkese açık yerlerde) halkalar teşkil
etsinler, tâ ki bilmeyenler de böylece öğrensin. Zira ilim, gizli
kalmazsa helak olmaz."
11-533 / 4142 - Müslim'de Ebu
Hüreyre'nin bir rivayeti şöyledir:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki:
"Nefsim kudret elinde olan Zat'a yemin
ederim ki, eğer siz hiç günah işlemeseniz, Allah sizi toptan helak
eder; günah işleyen, arkadan da istiğfar eden bir kavim yaratır ve
onları mağfiret ederdi."
Rezîn
şu ziyadede bulundu:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdu ki:
"Nefsim elinde bulunan Zat-ı
Zülcelâl'e yemin olsun ki, günah işlemediğiniz takdirde ondan daha
büyük olan ucb'e düşeceğinizden korkarım."
11-536.Sayfa : Rasûlullah Efendimiz
buyurdular ki :
"Günahtan tevbe eden, günah işlememiş
kimse gibidir, günahtan istiğfar edip işlemeye devam eden, Rabbi ile
istihza (alay) eden gibidir."
11-537 / 4144 - Hz. Enes (radıyallahu
anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki:
"Allah Teâlâ Hazretleri diyor ki:
"Ey âdemoğlu! Sen bana dua edip,
(affımı) ümid ettikçe ben senden her ne sâdır olsa, aldırmam, ben
seni affederim. Ey âdemoğlu! Senin günahın semanın bulutları kadar
bile olsa, sonra bana dönüp istiğfar etsen, çok oluşuna bakmam, seni
affederim. Ey âdemoğlu! Bana arz dolusu hata ile gelsen, sonunda hiç
bir şirk koşmaksızın bana kavuşursan, seni arz dolusu mağfiretimle
karşılarım."
11-540.Sayfa : "Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki:
"Kendisinden başka ilah olmayan zata
yemin olsun, biriniz cennet ehlinin amelini işler işler, cennetle
arasında bir zira'lık bir mesafe kala, kader galebe çalar, ateş
ehlinin amelini işleyiverir ve ateşe gider. Biriniz cehennem
ehlininin amelini işler işler, cehennemle arasında bir zirâ mesafe
kala kader galebe çalar ve cennet ehlinin amelini işler ve cennete
girer."
11-541 / 4147- Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu
anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki:
"Bir adam vardı, (günah işleyerek
nefsine zulmetmekte) çok ileri idi. Ölüm gelip çatınca oğullarına
dedi ki:
"Ben ölünce, cesedimi yakın, külümü
iyice ezin ve rüzgarın önünde saçın, Allah'a yemin olsun, eğer
Rabbim beni bir yakalarsa hiç kimseye vermediği azabı verir!"
Ölünce, bu söylediği ona yapıldı.
Allah da arz'a emrederek:
"Sende ondan ne varsa bana
toplayıver!" dedi. Arz da topladı. Adam ayakta duruyordu.
"Sen böyle bir vasiyeti niye yaptın?"
diye Rabb Teâlâ sordu.
"Senden korktuğum için ey Rabbim!"
cevabını verdi.
Allah Teâlâ hazretleri bu cevap
üzerine onu affetti."
11-542 / 4148 - Ümmü'd-Derdâ (radıyallahu
anhâ) anlatıyor:
"Ebu'd-Derdâ (radıyallahu anh)'ı
işittim. Demişti ki:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı
işittim, şöyle buyurdu:
"Müşrik olarak ölenle, bir müslümanı
haksız yere öldüren hariç, Allah bütün günahları affedebilir."
11-553 / 4154 - Ma'rur İbnu Süveyd
rahimehullah anlatıyor:
"Ebu Zerr'i gördüm, üzerinde bir takım
(hulle) vardı, kölesi de aynı şekilde bir takım giyiyordu. Bunun
sebebini sordum. Bana şu cevabı verdi:
"Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'dan şöyle söylediğini işitmiştim:
"Onlar sizin kardeşleriniz ve yakın
adamlarınızdır. Allah Teâlâ Hazretleri onları ellerinizin altına
(emaneten) koymuştur. Kimin kardeşi eli altında ise, yediğinden
yedirsin, giydiğinden giydirsin, yapamayacağı iş buyurmayınız, eğer
buyurursanız onlara yardım edin."
İstanbul
-12.12.2007
http://sufizmveinsan.com
|