12-95,96 / 4234 - Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Bedir
savaşı başlayınca bir miktar savaştım. Sonra Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın yanına geldim. Ne yaptığına bakmak istiyordum. Secde
etmiş, şöyle diyor buldum:
"Ey
hayy (diri) olan, ey kayyûm olan (kainatı ayakta tutan) Allahım,
rahmetinle sana sığınıyor yardımını taleb ediyorum!"
Oradan
ayrılıp tekrar bir miktar daha savaştım, tekrar geldim, o hâlâ secde
halinde idi ve:
"Ey
hayy olan, kayyûm olan Allahım, rahmetinle sana sığınıyor, yardımını
taleb ediyorum!" diyordu. Ben tekrar döndüm savaşmaya gittim. Bir
müddet sonra yine geldim. Hâlâ aynı halde devam ediyordu. Allah
zafer verinceye kadar bu halde devam etti."
12-100
/ 4237 - Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) Bedir cihetine yola çıktı. Harratu'l-Vebere'ye
varınca arkasından cüret ve Şecaatiyle tanınan bir adam ona
yetişti. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın Ashabı onu görünce
sevindiler. Adam kavuşunca Resulullah'a:
"Ben
sana uymak ve seninle birlikte yaralanmak için geldim!" dedi.
Aleyhissalâtu vesselâm:
"Allah
ve Resûlüne inanıyor musunuz?" diye sordu. Adam:
"Hayır!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Öyleyse dön. Ben müşrikten yardım taleb etmem" buyurdu.
Hz.
Âişe devamla der ki:
"Adam
gitti sonra bir ağacın yanında Aleyhissalâtu vesselâm'a yine
yetişti ve önceki söylediğini yine söyledi. Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) da önceki sözünü aynen tekrar etti:
"Geri
dön, ben müşrikten yardım taleb etmem" dedi. Adam döndü. Ancak
Beyda'da tekrar yetişti. Önceki söylediğini aynen yine söyledi.
Resulullah da:
"Allah'a ve Resûlüne inanıyor musun?" dedi. Adam bu sefer:
"Evet!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm da:
"Öyleyse yürü!" buyurdu. Adam orduya katıldı."
12-103,104. Sayfalar :
Benî
Nadîr Medine'de yaşayan üç büyük yahudi kabilesinden biri idi.
Bunlar daha ziyade ziraat ve bilhassa hurmalıkları ile
tanınmışlardı. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), aralarındaki
antlaşma gereğine, Bi'r-i Mâûna katliamından paçayı kurtaran Amr
İbnu Ümeyye ed-Damrî'nin yanlışlıkla öldürdüğü Beni Kilab'tan iki
kişinin diyetine ortak olmalarını teklif için onların yurduna
uğramıştı. Bunlar Resulullah'ın birkaç sahâbesiyle yurtlarına gelmiş
olmasını, bir suikast tertibi için iyi bir fırsat bildiler.
"İstediğini verir, meseleyi hallederiz" dedikten sonra, sohbete
tutup konuşurken, damdan üzerine bir değirmen taşı atmak üzere
harekete geçtiler. Cenâb-ı Hakk vahyen, hazırlıklarını bildirince,
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bir işi varmış gibi sür'atle
kalkıp Medine'ye gider. Beraberindekiler de bir müddet sonra
Resulullah'a yetişirler. Onlara yahudilerin hazırlıklarını haber
veren Aleyhissalâtu vesselâm, ani kalkışının sebebini açıklamış
olur.
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm),
Muhammed İbnu Mesleme'yi göndererek
"Beldemi terkedin. Burda artık benimle beraber yaşayamazsınız. Siz
bana malumunuz olan suikast teşebbüsünde bulundunuz. Size on günlük
mühlet tanıyorum. Bundan sonra kim görülürse boynu vurulacaktır"
der.
Yahudiler göçmek için gerekli hazırlığa başlarlar. Bu esnada
münafıkların lideri Abdullah İbnu Übey İbni Selül adam göndererek:
"Memleketinizi terketmeyin, kalelerinizde kalın. Benim ikibin
adamım var, kalelerinize girip sizi müdafaa ederler, gerekirse
sizinle beraber ölürler. Ayrıca size Benî Kureyza (diğer bir yahudi
kabilesi) ve Gatafanlı müttefikleriniz de yardımcı olur" der.Benî
Nadîr şefi bu vaade aldanıp Resulullah'a adam göndererek:
"Biz
yurdumuzu terketmiyoruz, elinden geleni arkaya koyma" der.
Resulullah:
"Allahuekber!"
der. Müslümanlar da tekbir getirirler. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Yahudiler harab oldu!" der.
Resulullah ve Ashab, hemen gidip Benî
Nadîr'i kuşatırlar. Onlara ne diğer yahudilerden, ne Gatafan ve ne
de Abdullah İbnu Übey'den hiç bir yardım ve destek gelmez.Resulullah
kuşatmayı daraltır ve hurmalarını yakar. Neticeden me'yus olan Benî
Nadîr sulh teklif eder. Resulullah, silahları hariç, bineklerinin
taşıyabileceği kadar eşya götürmelerine müsaade eder. Onlar bunu
kabul ederler. Altıyüz deveye yükledikleri eşyalarıyla Hayber'e
giderler. Böylece onbeş günlük muhasara sonunda Medine Benî Nadîr
yahudilerinden temizlenmiş olur. Müslümanlara bol mal ve silah
kalır: Elli zırh, elli kalkan, üçyüzkırk kılıç, silah yönüyle
müslümanları fevkalâde güçlendirmiş olmalıdır.
12-105,106 / 4240 - Bintu Muhayyisa, babasından naklediyor:
"Allah
Teâlâ Hazretleri, Peygamberine, yahudilerin tasarladıkları suikasdı
bildirince, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Yahudi
erkeklerden kimi yakalarsanız onu hemen öldürün!" ferman buyurdu.
Bunun üzerine babam Muhayyısa (radıyallahu anh), yahudi
tüccarlarından biri olan Şebîbe'nin üzerine atılıp öldürdü. Amcam
Huvayyısa o sırada henüz müslüman değildi ve babamdan daha yaşlıydı.
Babama hem vuruyor ve hem de:
"Ey
Allah'ın düşmanı! (onu nasıl öldürürsün?) Karnındaki yağ belki de
onun malından!" diyordu. Babam şu cevabı verdi:
"Bana
onu yapmamı öyle bir zat emretti ki, eğer seni öldürmemi emretse
seni de sağ bırakmazdım."
Amcam o
esnada müslüman oldu."
İstanbul
-02.01.2008
http://sufizmveinsan.com
|