12-121,122 / 4247 - Bera İbnu Âzib (radıyallahu anh) anlatıyor:
"O gün
müşriklerle karşılaştık. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ok
atıcılarından müteşekkil [elli kişilik] bir grup askeri ayırıp,
başlarına Abdullah İbnu Cübeyr (radıyallahu anh)'ı tayin etti. Ve şu
tenbihte bulundu."
"Hiç
bir surette yerinizden ayrılmayın! Hatta bizim onlara galip
geldiğimizi görseniz bile yerinizden ayrılmayın. Onların bize galebe
çaldıklarını [ve kuşların cesetlerimize üşüştüklerini] görseniz dahi
[ben size adam göndermedikçe] bize yardıma gelmeyin.
"Müşriklerle karşılaştığımız zaman [Allah onları hezimete uğrattı
ve] kaçtılar. Hatta dağa hızla kaçan kadınların eteklerini
topladıklarını gördüm. (Ayak bileklerindeki) halkaları bile
gözüküyordu. (Bizimkiler) şöyle demeye başlamışlardı:
"Ganimet, ganimet!"
Abdullah İbnu Cübeyr (radıyallahu anh):
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm)[ın size ne söylediğini unuttunuz mu?]
"yerlerinizi terketmeyin" diye tenbihledi!" dedi ise de (okçular)
dinlemediler.
["Vallahi, biz de arkadaşlarımızın yanına gidip, ganimet alacağız"
dediler.]
Onlar
bu emre itiraz edince, yüzleri ters çevrildi, (ne yapacağını
bilemeyen şaşkınlara döndüler ve mağlup oldular). Yetmiş ölü
verildi.
Ebu
Süfyan ortaya çıkıp:
"Aranızda Muhammed varmı?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm :
"Ona
cevap vermeyin!" dedi. Ebu Süfyan tekrar sordu:
"Aranızda İbnu Ebî Kuhâfe var mı?"Resulullah yine:
"Cevap
vermeyin" buyurdu. Ebu Süfyan:
"Aranızda İbnu'l-Hattâb varmı?" diye sordu.Hiç kimse ona cevap
vermedi. O zaman Ebu Süfyan:
"Bunların hepsi öldürüldüler. Eğer sağ olsalardı cevap verirlerdi!"
dedi. Bu söz karşısında Hz. Ömer (radıyallahu anh) kendini tutamadı:
"Ey
Allah düşmanı yalan söyledin. Sana üzüntü verecek şeyleri Allah ibkâ
etsin!" dedi.
Ebu
Süfyan:
"(Şanın) yüce olsun Ey Hübel!" dedi. Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm):
"Buna
cevap verin!" emretti. Ashab:
"Ne
diyelim?" diye sordu.
"Allah
mevlamızdır, sizin mevlanız yoktur!" deyin" dedi. Ebu Süfyan:
"Güne
gün! [Uhud Bedir'e karşılıktır.] Harb (elden ele geçen) kova
gibidir! Müsleye uğramış (uzuvları koparılmış) kimseler
bulacaksınız. Bunu ben emretmedim, [Buna memnun olmadım, kızmadım
da, yasaklamadığım gibi emir de etmedim] beni kötülemeyin!" dedi.
Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm):
"Buna
cevap verin!" emrettiler. Ashab:
"Ne
söyleyelim?" diye sordu:
"Hayır
eşitlik yok! Bizim ölülerimiz cennette, sizinkiler cehennemde!
deyin!" buyurdular.
12-124
/ 4249 - Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Uhud
günü bir adam Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a sordu:
"Öldürülecek olsam, nereye gideceğim Ey Allah'ın Resulü?"
"Cennete! cevabını alınca elindeki hurmaları fırlatıp attı.
(Kafirlerin içine dalıp) öldürülünceye kadar savaştı."
12-125
/ 4251- Sa'd İbnu Ebî Vakkâs (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Uhud
günü, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın sağ ve sol iki
tarafında beyaz elbiseli iki adam görüyordum. Bunlar,şiddetli bir
şekilde savaşıyorlardı. Onları ne daha önce görmüştüm ne de daha
sonra gördüm.
-Yani
bunlar Cibril ve Mikâil aleyhimâsselam idiler-"
12-127
/ 4255 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın Uhud günü dişi kırıldı, başından
yaralandı. [Yüzüne akan] kanı, yüzünden siliyor ve:
"Allah,
kendilerini Allah'a davet eden peygamberlerinin (başını) yarıp,
dişini kıran [ve yüzünü kana bulayan] bir kavmi nasıl iflâh eder?"
diyordu. Bunun üzerine Allah şu âyeti indirdi:
"Allah'ın onların tevbelerini kabul veya onlara azab etmesi işiyle
senin bir ilgin yoktur. Çünkü onlar zâlimlerdir. Göklerde olanlarda
yerde olanlar da Allah'ındır. Dilediğini bağışlar, dilediğine azab
eder. Allah bağışlayandır, merhamet edendir" (Âl-i İmran 128-129).
12-162
/ 4265- Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ı Enmâr Gazvesi'nde bineğinin üzerinde
doğuya müteveccih olarak nafile namaz kılarken gördüm."
İstanbul
-09.01.2008
http://sufizmveinsan.com
|