Kütüb-i Sitte'den Alıntılar
116.Bölüm


12-136,137,138 / 4256 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gözcü seriyye gönderdi. Başına Âsım İbnu Sâbit'i komutan tayin etti. Bu zât Amr İbnu Âsım İbni'l-Hattâb'ın ceddi idi. Usfân ile Mekke arasında bulunan bir yere kadar gittiler. Huzeyl Kabilesi'nin Beni Lihyan denen bir koluna haber verdiler. Bunları yüz okçu yakından takibe aldı. İzlerini takiben onların inmiş bulunduğu yere kadar geldiler. Onların azık olarak Medine'den beraberlerine almış oldukları hurmanın çekirdeğini buldular.

"Bu Yesrib (Medine) hurmasıdır!" dediler ve izlerini takibe devam ederek, Ashab'a kavuştular. Âsım ve ashâbı onları hissedince sarp bir yere sığındılar. Takipçiler gelip onları kuşattılar.

"Eğer bize teslim olursanız size ahd ve misakımız var, sizden kimseyi öldürmeyeceğiz!"dediler. Âsım:

"Ben bir kâfirin zimmetine teslim olmam. Allahım, Resûlüne bizden  haber ver!" dedi. Aralarında mukatele (vuruşma) çıktı. Takipçiler ok attılar. Âsım (radıyallahu anh) yedi kişiyle birlikte şehid oldu. Geriye Hubeyb, Zeyd ve bir kişi daha kaldı.Takipçiler, bunlara da ahd ve misak teklif ettiler. Bunlar, onlara teslim oldular. Ele geçirir geçirmez, derhal yaylarının kirişlerini çözerek, bunları onlarla bağladılar.Hubeyb ve Zeyd'in yanındaki üçüncü şahıs:

"Bu verdikleri söze birinci ihânetleri" deyip, onlarla beraberliği reddetti. Onu sürüyüp beraberliğe zorladılar. O yine de direndi. Onu da şehid  ettiler, Hubeyb ve Zeyd'i Mekke'ye götürüp orada sattılar. Hubeyb'i Beni'l-Hâris İbni Âmir İbni Nevfel satın aldı. Hubeyb, Bedir günü el-Hâris'i öldürmüştü. Yanlarında esir olarak kaldı. Sonunda öldürmeye karar verdiler. (Bir ara) el-Hâris'in kızlarından birinden etek traşı olmak için ustura istedi, kız getirdi. Kadın der ki:  "Bir çocuğum vardı, gafil davrandım. Hubeyb'in  yanına kadar çıktı. Hubeyb onu dizine oturttu. O vaziyette görünce çok korktum. Benim korktuğumu Hubeyb farketti, ustura de elindeydi."

"Çocuğu öldüreceğimden mi korkuyorsun? İnşaallah böyle bir şey yapmam" dedi. Yine o kadın şunu anlatmıştı:

"Ben Hubeyb'ten daha hayırlı bir esir görmedim. Bir gün onun, salkımdan üzüm yediğini gördüm. Halbuki o sırada Mekke'de  hiç bir meyve yoktu. Üstelik demir zincirlerle  bağlı idi. Demek ki o, Allah'ın Hubeyb'e lutfettiği bir rızıktı.Öldürmek üzere onu, Harem bölgesinden çıkardılar. Orada:

"Beni bırakın iki rek'at namaz kılayım!" dedi. (Bıraktılar namazını kılınca) geri geldi.

"Eğer ölümden korktu demiyecek olsaydınız daha fazla kılacaktım!"  dedi.

İdâm sırasında namaz kılmayı ilk sünnet kılan kimse Hubeyb idi.

"Allahım, onların hepsini say, [dağınık dağınık öldür]" dedi. Sonra şu beyitleri terennüm etti:

"Müslüman olarak öldürüldükten sonra gam yemem,

nerede olursa olsun Allah için ölüyorum.

Bu ölüm O'nun zâtı(nın rızası) yolundadır.

Dilerse O, darmadağınık uzuvların eklemleri üzerine bereket verir.

Sonra Hubeyb:

"Alahım, Resulüne selamımı götürecek kimse bulamıyorum, sen duyur" der.

Sonra Ukbe İbnu'l-Hâris kalkıp Hubeyb'i öldürdü.Kureyş, Bedir'de pek çok büyüklerini öldürmüş bulunan Âsım'ın cesedinden bir parça getirtmek için, onun ölümünden sonra, ölüsüne adamlar gönderdi. Allah Teâlâ Hazretleri de onun üzerine arı oğulu nevinden bir gölgelik gönderdi. Bu, Kureyş'in  gönderdiklerine karşı onun cesedini korudu, hiç bir şey alamadılar."

AÇIKLAMA:

Mekke'ye getirilen ikinci şahıs Zeyd İbnu'd- Desinne'yi Safvân İbnu Ümeyye satın alır. Bedir'de öldürülen iki oğluna bedel, öldürülmek üzere Harem'den Hıll bölgesine çıkarılır. Ten'ime gelirler. Orada Safvân'ın cellâd oğlu sorar:

"Allah adına söyle, şu anda Muhammed'in senin yerinde olmasını, sana bedel onu öldürmemi, senin de ailene dönmeni istemez misin?"

Zeyd şu tarihi cevabı verir:

"Vallahi, Muhammed'in değil burada olmasını, şu anda bulunduğu yerde onu rahatsız edecek bir dikenin ayağına batmasını, evimde olmama tercih edemem."

Bu manzara karşısında Ebu Süfyan:

"Ben, Muhammed'in ashabının onu sevdiği kadar,  bir kimsenin bir başkasını öylesine sevdiğini ömrümde görmedim!" der.

Enes İbnu'n-Nadr, Uhud'da herkesin şaşkın hale düştüğü bir anda tek başına ilerler, bu şaşkınlığın şoku içinde  olan muhacirlerden bir gruba rastlar.

"Sizi böyle hareketsiz kılan nedir?" der.

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) öldürülmüş!" cevabını verirler. Enes İbnu'n-Nadr:

"Ondan sonra yaşamayı ne yapacaksınız? Onun öldüğü dava uğruna siz de ölün!... Ey kavm! Muhammed öldü ise, Muhammed'in Rabbi (davası) ölmedi. Muhammed'in kavga verdiği şey adına siz de kavga verin!"

Safiyye Bintu Abdülmuttalib, Hz. Hamza'nın  müsle'ye maruz kaldığını, karnının  deşilip ciğerlerinin bile çıkarıldığını işitince, görmek üzere savaş yerine gelir. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Safiyye'nin oğlu Zübeyr (radıyallahu anh)'a:

"Anneni geri çevir, kardeşi Hamza'yı o halde görmesin!" emreder. Zübeyr, Safiyye (radıyallahu anhâ)'yı karşılar ve Resulullah'ın "geri dönmesi" emrini tebliğ eder. İşte Safiyye validenin de o anda  sarfettiği söz, İslam davasına inanmış bir ağızdan çıkan tarihi bir sözdür:

"Bana, kardeşime müsle yapıldığı haberi geldi. Allah yolunda bu azdır! Biz daha fazlasına da razıyız! Allah'tan ücret bekleyeceğim ve sabredeceğim!

"Hz. Zübeyr (radıyallahu anh)  bu sözleri Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a  getirir. Aleyhissalâtu vesselâm:

"Öyleyse bırak gitsin" buyurur.

Kadın, Hz. Hamza'nın yanına gelir, sükûnet içinde ruhuna dua okur ve innâ  lillâhi ve innâ ileyhi râciun deyip ayrılır.

Savaş sonrası, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ashabıyla birlikte Medine'de Benî Dinâr'dan bir kadına uğrar. Savaşta kocası, oğlan kardeşi ve babası şehid düşmüştür. Ashab birer birer bu kayıplarını haber verir. Kadın:

"Resulullah'a ne oldu onu söyleyin!" der. Ashab:

"Elhamdülillah! O sağdır, selâmettedir, arzu  edeceğin gibidir!" derler.

"Bana gösterin, gözlerimle göreyim!" der. Resulullah burada denir. İşaret edilerek kadına gösterilir.  Kadın Resulullah'ı görünce:

"Sen sağ olduktan sonra her musibet küçüktür, hiçtir!" der.

 

İstanbul -15.01.2008  
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail