12-230
/ 4281 - Sa'd İbnu Ebi Vakkas (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm), fetih günü dört erkek iki kadın dışında,
herkese (hayatını bağışladı ve) emân tanıdı. Bu dörtler arasında
İbnu Ebi Sarh da vardı. Hz. Osman'ın yanında saklandı. Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) halkı, kendisine biat etmeye çağırınca, Hz. Osman (radıyallahu
anh) onu da getirip Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanında
durdurdu ve:
"Ey
Allah'ın Resulü! Abdullah'tan biat al!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm
(hiç ses çıkarmadan) üç sefer başını kaldırıp ona baktı. Her
seferinde bey'at'tan imtina ediyordu.Üç seferden sonra, onunla da
biat etti. Sonra ashabına yönelip:
"İçimizde, elimi bey'at için vermekten imtina ettiğimi görünce
kalkıp öldürecek aklı başında bir adam yok muydu?" buyurdular. Ashab:
"İçinizden geçeni nasıl bilelim. Keşke bize gözünüzle bir imâda
bulunsaydınız!" dediler. Bunun üzerine:
"Bir
peygambere hain gözlü olmak yaraşmaz!" buyurdular."
[Ebû
Dâvud der ki: "Abdullah, Hz.Osmân'ın süt kardeşiydi."
12-230
/ 4282 - İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) fetih günü, (Mescid-i Haram'a) girdiği
zaman Beytullah'ın etrafında üç yüz altmış tane dikili (put) vardı.
Elindeki çubukla onlara dürtüyor ve:
"Hak
geldi, bâtıl zeval buldu. Bâtıl zaten zeval bulucudur" (İsra 81);
"Hak geldi, bâtıl hiçbir şeyi yoktan varedemez, gideni de getiremez"
(Sebe-49) diyordu.
12-231
/ 4283 - Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm), Fetih sırasında Ömer İbnu'l-Hattâb'a,
Bathâ'da iken Kâ'be'ye gelip oradaki bütün suretleri ortadan
kaldırmasını emretti. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) oradaki
bütün suretler ortadan kaldırılmadıkça Ka'be'ye girmedi."
12-232
/ 4284 - İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm), Fetih günü Mekke'nin yukarı kısmından,
devesinin üzerinde olarak ilerledi. Terkisinde de Üsâme İbnu Zeyd (radıyallahu
anhümâ) vardı. Beraberinde Hz. Bilâl ve (Ka'be'nin) hâciblerinden
olan Osman İbnu Talha da vardı. Mescid-i Haram'da devesini ıhtırdı.
Osman'a Kâbe'nin anahtarını getirmesini emretti. Osman annesine
gitti. Ancak kadın anahtarı vermekten imtina etti. Osman:
"Vallahi, ya anahtarı verirsin ya da şu kılıç belimden çıkacaktır!"
dedi. Kadın anahtarı verdi. Osman Resulullah'a getirdi.
Aleyhissalâtu vesselâm kapıyı açıp, Betyullah'a girdi. Onunla
birlikte Hz. Üsâme, Bilal ve Osman da girdiler. Gündüzleyin içnde
uzun müddet kaldı,sonra çıktı. Halk (içeri girmede) yarış etti.
Abdullah İbnu Ömer ilk giren kimseydi. Girince, Bilâl (radıyallahu
anh)'ı kapının arkasında ayakta duruyor buldu.
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) nerede namaz kıldı?" diye sordu. Bilal,
Aleyhissalâtu vesselâm'ın namaz kıldığı yeri işaret ederek gösterdi.
Abdullah der ki:
"Kaç
rek'at kıldığını sormayı unuttum.”
12-233
/ 4285 - Hz. Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Allah
Teâla Hazretleri, Resul-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm) Mekke'nin
fethini nasib edince, halkın içinde kalkıp, Allah'a hamd ve sena
ettikten sonra dedi ki:
"Allahu
Zülcelal Hazretleri, Mekke'yi filin girmesinden korumuştur.
Mekke'lilere Resûlünü ve mü'minleri musallat etti. Mekke(de
savaşmak) benden önce hiç kimseye helal edilmedi. Bana da bir günün
muayyen bir zamanında helal edildi. Benden sonra da kimseye helal
edilmeyecek. Onun avı ürkütülmemeli, otu yolunmamalı, ağacı
kesilmemeli. Buluntular da ancak sahibi aranmak kasdıyla
alınabilir.Kimin bir yakını öldürülmüşse, o kimse iki husustan
birinde muhayyerdir: Ya diyet alır, ya da ölünün ailesi kısas ister
(katil öldürülür)."Abbâs (radıyallahu anh):
"Ey
Allah'ın Resûlü! İzhir otu bu yasaktan hariç olsun! Zira biz onu
kabirlerimizde ve evlerimizde kullanıyoruz!" dedi. Aleyhissalâtu
vesselâm da:
"İzhir
hâriç! Buyurdu
12-234
/ 4287 - Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) Mekke'ye girdiğinde sancağı beyaz,
üzerindeki sarığı da siyahtı."
12-252
/ 4289 – (Huneyn Savaşıyla ilgili) Sehl İbnu Hanzaliyye (radıyallahu
anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la Huneyn günü
beraber yürüdük. Öğle sonrası oluncaya kadar yürümeyi uzattık. Öğle
namazı(nın vakti) girdi. Derken bir atlı geldi.
"Ey
Allah'ın Resulü! dedi. Ben sizin önünüzden ilerledim. Hatta falan
falan dağa çıktım. Bir de ne göreyim! Havâzin kabilesi toptan
karşımda. Kadınları, develeri, davarları toptan Huneyn'de
toplanmışlar" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm tebessüm buyurdu ve:
"İnşallah, yarın bunlar müslümanların ganimetidir!" dedi ve sordu:
"Bu
gece bizi kim bekleyecek?"Enes İbnu Ebî Mersed el-Ganevi atılıp:
"Ben,
ey Allah'ın Resulü!" dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Öyleyse bin!" buyurdular. Enes atına bindi ve Aleyhissalâtu
vesselâm'ın yanına geldi. O zaman:
"Şu
geçide yönel, en yüksek yerine kadar çık. [Gece boyu atından inme.]
Sakın senin cihetinden geceleyin aldatılmayalım!" tenbihinde
bulundu. Sabah olunca Aleyhissalâtu vesselâm namazgâhına geçti. İki
rek'at namaz kıldı. Sonra:
"Atlıdan bir haberiniz var mı?" diye sordu.
"Bir
haberimiz yok!" dediler. Namaza duruldu. Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) namaz kılarken geçide doğru (bazan) göz atıyordu. Namazı
kılıp selam verince:
"Müjde,
atlınız geldi!" buyurdu. Biz de geçidin ağaçları arasına baktık,
gerçekten o idi. Geldi, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın
yanında durdu. (Selam verdi ve):
"Ben
dedi, gittim bu geçidin en yüksek yerine, Resulullah'ın emrettiği
şekilde vardım. Sabah olunca iki geçit daha tırmandım. Baktım,
kimseyi görmedim!" dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona:
"Gece
(attan) indin mi?"diye sordu:
"Namaz
veya kazâyı hacet dışında inmedim!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:
"(Bu
amelinle cenneti kendine) vacib kıldın. Bundan böyle ameli
terketmenin sana bir günahı yok. (Bu amelin cennete girmen için
kâfidir)" buyurdular."
İstanbul -13.02.2008
http://sufizmveinsan.com
|