Kütüb-i Sitte'den Alıntılar
120.Bölüm


12-230 / 4281 - Sa'd İbnu Ebi Vakkas (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), fetih günü dört erkek iki kadın dışında, herkese (hayatını bağışladı ve) emân  tanıdı. Bu dörtler arasında İbnu Ebi Sarh da vardı. Hz. Osman'ın yanında saklandı. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) halkı, kendisine biat etmeye çağırınca, Hz. Osman (radıyallahu anh) onu da getirip Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanında durdurdu ve:

"Ey Allah'ın Resulü! Abdullah'tan biat al!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm (hiç ses çıkarmadan)  üç sefer başını kaldırıp ona baktı. Her seferinde bey'at'tan imtina ediyordu.Üç seferden sonra, onunla da biat etti. Sonra ashabına yönelip:

"İçimizde, elimi bey'at için vermekten imtina ettiğimi görünce kalkıp öldürecek aklı başında bir adam yok muydu?" buyurdular. Ashab:

"İçinizden geçeni nasıl bilelim. Keşke bize gözünüzle bir imâda bulunsaydınız!" dediler. Bunun üzerine:

"Bir peygambere hain gözlü olmak yaraşmaz!" buyurdular."

[Ebû Dâvud der ki: "Abdullah, Hz.Osmân'ın süt kardeşiydi."

12-230 / 4282 - İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) fetih günü, (Mescid-i Haram'a) girdiği zaman Beytullah'ın  etrafında üç yüz altmış tane dikili (put) vardı. Elindeki çubukla onlara dürtüyor ve:

"Hak geldi, bâtıl zeval buldu. Bâtıl zaten zeval bulucudur" (İsra 81); "Hak geldi, bâtıl hiçbir şeyi yoktan varedemez, gideni de getiremez" (Sebe-49) diyordu.

12-231 / 4283 - Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Fetih sırasında Ömer İbnu'l-Hattâb'a, Bathâ'da iken Kâ'be'ye gelip oradaki bütün suretleri ortadan kaldırmasını emretti. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) oradaki bütün suretler ortadan kaldırılmadıkça Ka'be'ye girmedi."

12-232 / 4284 - İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Fetih günü Mekke'nin yukarı kısmından, devesinin üzerinde olarak ilerledi. Terkisinde de Üsâme İbnu Zeyd (radıyallahu anhümâ) vardı. Beraberinde Hz. Bilâl ve (Ka'be'nin) hâciblerinden olan Osman İbnu Talha da vardı. Mescid-i Haram'da devesini ıhtırdı. Osman'a Kâbe'nin anahtarını getirmesini emretti. Osman annesine gitti. Ancak kadın anahtarı vermekten imtina etti. Osman:

"Vallahi, ya anahtarı verirsin ya da şu  kılıç belimden çıkacaktır!" dedi. Kadın anahtarı verdi. Osman Resulullah'a getirdi. Aleyhissalâtu vesselâm kapıyı açıp, Betyullah'a girdi. Onunla birlikte Hz. Üsâme, Bilal ve Osman da girdiler. Gündüzleyin içnde uzun müddet kaldı,sonra çıktı. Halk (içeri girmede) yarış etti. Abdullah İbnu Ömer ilk giren kimseydi. Girince, Bilâl (radıyallahu anh)'ı kapının arkasında ayakta duruyor buldu.

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) nerede namaz kıldı?" diye sordu. Bilal, Aleyhissalâtu vesselâm'ın namaz kıldığı yeri işaret ederek gösterdi. Abdullah der ki:

"Kaç rek'at kıldığını sormayı unuttum.”

12-233 / 4285 - Hz. Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Allah Teâla Hazretleri, Resul-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm) Mekke'nin fethini nasib edince, halkın içinde kalkıp, Allah'a hamd ve sena ettikten sonra dedi ki:

"Allahu Zülcelal Hazretleri, Mekke'yi filin girmesinden korumuştur. Mekke'lilere Resûlünü ve mü'minleri musallat etti. Mekke(de savaşmak) benden önce hiç kimseye helal edilmedi. Bana da bir günün muayyen bir zamanında helal edildi. Benden sonra da kimseye helal edilmeyecek. Onun avı ürkütülmemeli, otu yolunmamalı, ağacı kesilmemeli. Buluntular da ancak sahibi aranmak kasdıyla alınabilir.Kimin bir yakını öldürülmüşse, o kimse iki  husustan birinde muhayyerdir: Ya diyet alır, ya da ölünün ailesi kısas ister (katil öldürülür)."Abbâs (radıyallahu anh):

"Ey Allah'ın Resûlü! İzhir otu bu yasaktan hariç olsun! Zira biz onu kabirlerimizde ve evlerimizde kullanıyoruz!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm da:

"İzhir hâriç! Buyurdu

12-234 / 4287 - Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Mekke'ye girdiğinde sancağı beyaz, üzerindeki sarığı da siyahtı."

12-252 / 4289 – (Huneyn Savaşıyla ilgili) Sehl İbnu Hanzaliyye (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la Huneyn günü beraber yürüdük. Öğle sonrası oluncaya kadar yürümeyi uzattık. Öğle namazı(nın vakti) girdi. Derken bir atlı geldi.

"Ey Allah'ın Resulü! dedi. Ben sizin önünüzden ilerledim. Hatta falan falan dağa çıktım. Bir de ne göreyim! Havâzin kabilesi toptan karşımda. Kadınları, develeri, davarları toptan Huneyn'de toplanmışlar"  dedi. Aleyhissalâtu vesselâm tebessüm buyurdu ve:

"İnşallah, yarın bunlar müslümanların ganimetidir!" dedi ve sordu:

"Bu gece bizi kim bekleyecek?"Enes İbnu Ebî  Mersed el-Ganevi atılıp:

"Ben, ey Allah'ın Resulü!" dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Öyleyse bin!" buyurdular. Enes atına bindi ve Aleyhissalâtu vesselâm'ın yanına geldi. O zaman:

"Şu geçide yönel, en yüksek yerine kadar çık. [Gece boyu atından inme.] Sakın senin cihetinden geceleyin aldatılmayalım!" tenbihinde bulundu. Sabah olunca Aleyhissalâtu vesselâm namazgâhına geçti. İki rek'at namaz kıldı. Sonra:

"Atlıdan bir haberiniz var mı?" diye sordu.

"Bir haberimiz yok!" dediler. Namaza duruldu. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) namaz kılarken geçide doğru (bazan) göz atıyordu. Namazı kılıp selam verince:

"Müjde, atlınız geldi!"  buyurdu. Biz de geçidin ağaçları arasına baktık, gerçekten o idi. Geldi, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanında durdu. (Selam verdi ve):

"Ben dedi, gittim bu geçidin en yüksek yerine, Resulullah'ın emrettiği şekilde vardım. Sabah olunca iki geçit daha  tırmandım. Baktım, kimseyi görmedim!" dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona:

"Gece (attan) indin mi?"diye sordu:

"Namaz veya kazâyı hacet dışında inmedim!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:

"(Bu amelinle cenneti kendine) vacib kıldın. Bundan böyle ameli terketmenin sana bir günahı yok. (Bu amelin cennete girmen için kâfidir)" buyurdular."

İstanbul -13.02.2008  
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail