12-493 / 4431 - Abdullah İbnu Şeddâd, babası (radıyallahu anh)'tan
naklediyor. Der ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) iki akşam
namazının(yani akşam ve yatsının) birinde yanımıza geldi. Hasan veya
Hüseyin'den birini taşıyordu. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
öne geçip çocuğu yere bıraktı. Sonra tekbir getirip namaza durdu.
Sonra namaz sırasında uzunca bir secde yaptı.
"Babam devamla dedi:
"(Secde çok uzadığı için) başımı kaldırıp baktım. Bir de ne göreyim!
Secdede olan Resulullah'ın sırtına çocuk binmiş duruyor. Ben hemen
secdeme döndüm. Namaz bitince, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a
cemaatten:
"Ey Allah'ın Resulü! Namaz sırasında öyle uzun bir secde yaptınız
ki, bir hadise meydana geldi zannettik veya sana vahiy indi
zannettik!" diye soranlar oldu.
"Hayır! dedi, "bunlardan hiçbiri olmadı. Velakin, oğlum sırtıma
bindi. Ben, acele edip hevesi geçmeden sırtımdan indirmeyi uygun
bulmadım (kendisi ininceye kadar bekledim)."
12-499.Sayfa : Resulullah Efendimiz şöyle buyurmuşlardır :
"Ben size, temessük edip sıkı sarıldığınız takdirde dalâlete
düşmekten korunacağınız iki şey bırakıyorum: Bunlardan her biri
diğerlerinden daha büyüktür:
Kitabullah. Bu, semadan arza uzanan Allah'ın ipidir.
Diğeri Ehl-i Beytim olan yakınlarımdır.
Bu iki şey, Kevser havzının başında buluşuncaya kadar birbirlerinden
ayrılmayacaktır. Bu iki şey hakkında benden sonra nasıl
davranacağınıza iyi bakın."
12-514 / 4442 - Mesruk ve Şakik (rahimehümallah) anlatıyorlar:
"Abdullah İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) dedi ki:
"Kenisinden başka ilah olmayan Zat-ı Zülcelâl'e yemin olsun,
Kur'an'dan nazil olan her bir surenin nerede indiğini, her bir
ayetin de ne sebeple indiğini mutlaka biliyorum. Eğer bilsem ki, bir
kimse Kitabullah'ı benden daha iyi bilmektedir ve ona da deve
ulaşabilmektedir, mutlaka binip giderim."
12-515,516.Sayfa :- Abdullah İbnu Mes'ud (radıyallahu anh), Hz.
Ömer'den de önce müslüman olanlar arasında yer alır. Said İbnu Zeyd
ve zevcesi Fatıma Bintu'l-Hattab ile beraber İslam'a girmiştir. Bir
rivayette, ilk altının altıncısı olduğunu söyler.Müslüman oluşuyla
ilgili olarak şunu anlatır:
"Ben henüz büluğa ermemiş bir çocuktum. Ukbe İbnu Ebî Mu'ayt'ın
davarını otlatıyordum. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), yanında
Ebu Bekr olduğu halde bana uğradılar.
"Ey oğlan, sütün var mı?" buyurdular.
"Evet var ama, bunlar bana emanettir (size veremem, ihanet olur),
dedim."
"Öyleyse tekenin aşmadığı (kısır, sütsüz) bir keçi getir!"
buyurdular. Ben de bir oğlak getirdim. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) onu tuttu, memesini meshetmeye ve dua etmeye başladı.
Derken süt indi. Hz. Ebu Bekr (radıyallahu anh) çukur bir taş
getirdi. Aleyhissalâtu vesselâm içine sağdı. Sonra Ebu Bekr'e:
"İç" dedi. Ebu Bekr içti. Sonra da Aleyhissalâtu vesselam içti.
Sonra memeye:
"Büzül!" diye emretti. Meme büzülüp eski haline döndü.
Ben gelip:
"Ey Allah'ın Resûlü! Bana bu kelâmdan -bu Kur'ân'dan- öğret" dedim.
Başımı meshedip:
"Sen muallem (yetiştirilmiş) bir çocuksun!" buyurdular."
12-529.Sayfa
: Rasûlullah Efendimiz : "Allah Ebu Zerr'e rahmet buyursun, o tek
başına yürür, (tek başına yaşar), tek başına ölür, tek başına haşr
olur" , buyurmuşlardır.
12-538 / 4452 - İbnu Abbâs
(radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
beni sinesine bastırdı ve: "Allahım, bunu dinde fakîh kıl" diye dua
etti." Bir başka rivayette: "Allahım ona Kitab'ı öğret!"; bir diğer
rivayette: "Hikmeti öğret" demiştir."
12-549 / 4459 - Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir
adam Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek:
"Ben açlıktan bitkinim!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm derhal
hanımlarından birine (adam) (gönderip yiyecek istedi. Ama kadın):
"Seni hak ile gönderen Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun yanımızda sudan
başka bir şey yok" diye cevap verdi. Aleyhissalâtu vesselâm bunun
üzerine diğer bir kadına gönderdi. O da aynı şeyi söyledi.
Aleyhissalâtu vesselâm sonunda:
"Bu (bitkin) açı kim misafir edip (doyurursa) Allah ona rahmet
edecektir!" buyurdu. Ensardan Ebu Talha (radıyallahu anh) denen
birisi kalkıp:
"Ey Allah'ın Resûlü! Ben misafir edeceğim!" buyurdu ve onu evine
götürdü. Evde hanımına:
"Yanında yiyecek bir şey var mı?" diye sordu. Hanım:
"Hayır, sadece çocukların yiyeceği var!" dedi. Bunun üzerine
hanımına:
"Sen onları bir şeylerle avut, sonra da uyut. Misafirimiz girince,
ona sanki yiyormuşuz gibi görünelim. Yemek için elini tabağa
uzatınca lambayı düzeltmek üzere kalk ve onu söndür!" diye
tenbihatta bulundu. Kadın söylenenleri yaptı. Beraberce oturdular.
Misafir yedi. Karıkoca geceyi aç geçirdiler.Saban olunca
Aleyhissalâtu vesselâm'a geldiler. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm), Ebu Talha'ya:
"Dün gece misafirinize olan davranışınız sebebiyle Allah Teâla
Hazretleri taaccüp etti (ve güldü)!" buyurdu ve şu âyet-i kerime
nazil oldu. (Meâlen): "...Ve kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile,
onları kendi nefislerine tercih ederler" (Haşr 9).
İstanbul -02.04.2008
http://sufizmveinsan.com
|