13-43 / 4485 - Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) Fetih senesinde Fatıma'yı çağırarak hususi
konuştular. Fatıma ağladı. Sonra tekrar hususî olarak konuştular.
Fatıma bu sefer güldü. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) vefat
edince, Fatıma'dan o ağlama ve gülmesi hususunda sordum. Dedi ki:
"Önce, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana öleceğini haber
verdi, ben de ağladım.
İkinci konuşmamızda benim, İmrân kızı Meryem hariç diğer kadınların
cennette efendisi olacağımı müjdeledi, bunun üzerine güldüm."
13-54 /
4494 - Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor:
"Ben
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın evinin kapısında iken şu âyet
nazil oldu:
"...Ey
peygamber ailesi! Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak
istiyor" (Ahzab 33). Evde Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Ali,
Fâtıma, Hasan ve Hüseyin vardı. Onlara bir örtü bürüdü ve:
"Allahım,
işte bunlar benim ehl-i beytimdir, bunlardan günahı gider ve
bunları kirlerden tertemiz kıl!" buyurdu.
Ben
atılıp:
"Ey
Allah'ın Resûlü! Ben ehl-i beytten değil miyim?" dedim.
Bana:
"Sen
(yerinde dur, sen zaten) hayırdasın, sen Resûlullah'ın zevcesisin!"
diye cevap verdi."
13-61 / 4502 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Ensâr
dayanağımdır, sırdaşımdır. İnsanlar sayıca artarken onlar
azalacaklar. Öyleyse onların iyilerine yapışın, kusurlularını da
affedin."
13-63 /
4503 - Rifâ'a İbnu Râfi' ez-Zürakî (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Cibril
aleyhisselâm, Resûlullah Aleyhissalâtu vesselâm'a gelerek:
"İçinizdeki Bedir ehlini ne addediyorsunuz?" diye sordu.
Aleyhissalâtu vesselâm: "Müslümanların en faziletlisi!" buyurdu.
Cebrail:
"Biz de
Bedir'e katılan melekleri öyle (en faziletlimiz) biliyoruz!" dedi.
Rifâ'a (radıyallahu anh) da Bedir
ehlindendi. Râfi' ise Akabe ehlindendi ve oğluna:
"Akabe
bey'atlerinde hazır bulunmam yerine Bedirde hazır bulunmuş olmam
beni sevindirmez!" derdi."
13-65.Sayfa : Ümmü Mübeşşir (radıyallahu anhâ) anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın birgün Hz. Hafsa'nın yanında:
"Ashab-ı
şecereden hiç kimse inşaallah ateşe girmeyecektir" buyurduğunu
işittim.
Hz.
Hafsa bu söze itiraz etmek isteyerek:
"Hayır, olamaz! Ey Allah'ın Resûlü! dedi. Resûlullah (bu çıkışı
sebebiyle) onu azarladı. Ama Hafsa kanaatinde ısrarlı idi. Kendisine
delil olarak şu âyeti okudu :
"Sizden herkes mutlaka cehenneme gelecek" (Meryem 71).]
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da
Hz. Hafsa'ya ayetle cevap verdi:
"Allah Teâla Hazretleri şöyle buyurmuştur:
"Allah: "Sonra Allah'tan korkan muttakileri kurtaracağız ve
zâlimleri orada diz çökmüş halde bırakacağız" (Meryem 72)" buyurdu."
13-68 /
4507 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Sizden
önce geçen ümmetlere nazaran sizin bekânız, ikindi vakti ile güneşin
batması arasındaki müddet gibidir. Tevrat ehline Tevrat verildi,
onlar gün ortasına kadar onunla amel ettiler. Daha fazla devam
etmekten aciz kaldılar. Onlara kîrat kîrat ücretleri verildi. Sonra
Ehl-i incil'e incil verildi. Onlar da ikindi namazına kadar
çalıştılar. O zaman onlar da âciz kaldılar, kîrat kîrat onlara da
ücretleri verildi. Sonra bize Kur'ân verildi. Biz güneşin batmasına
kadar çalışacağız. Bize ücretimiz ikişer kîrat, ikişer kîrat
verildi. İki kitap mensupları:
"Ey
Rabbimiz, sen bunlara ikişer kîrat, ikişer kîrat olarak verdin.
Halbuki bize birer kîrat, birer kîrat vermiştin. Halbuki biz, amel
yönüyle onlardan ileriyiz!" dediler. Allah Teâla Hazretleri:
"Ben
ücretlerinizde bir haksızlık yaptım mı?" buyurdu. Onlar
"Hayır!" dediler.
"Öyleyse, bu benim lütfumdur, onu ben dilediğime veririm" buyurdu
13-68,69 / 4508 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanından bir cenaze geçti. Oradakiler,
cenaze hakkında hayırlı senada bulundular. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Vacib
oldu! [Vâcib oldu! Vacib oldu!]" buyurdular. Sonra bir cenaze daha
geçti. Bunu kötü sözlerle yâdettiler. Resûlullah yine:
"Vâcib
oldu!" buyurdular. Hz. Ömer (radıyallahu anh):
"Ey
Allah'ın Resûlü! Vâcib olan nedir?" diye sordu.
"Öncekini hayırla yâdettiniz ona cennet vacib oldu. İkincisini
kötülükle yadettiniz ona da cehennem vâcib oldu. Sizler Allah'ın
yeryüzündeki şâhidlerisiniz!" buyurdu.
13-70 /
4509 - Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Allah
Teâlâ hazretleri, bizden öncekileri cum'ayı bulma işinde şaşırttı.
Bu sebeple cumartesi yahudilerin, pazar günü de hıristiyanların
oldu. Allah Teâlâ hazretleri bizi yarattı ve bizlere cuma gününü
bulma hususunda hidayet nasib etti: Cumayı da, cumartesiyi de,
pazarıda (ibadet günleri) kıldı. Onlar Kıyamet günü de bize
tabidirler. Biz, dünya ehli arasında sonuncuyuz, fakat Kıyamet günü
birinciler olacağız ve bütün mahlukattan önce hesapları görülüp
bitirilecekler olacağız."
İstanbul -17.04.2008
http://sufizmveinsan.com
|