Kütüb-i Sitte'den Alıntılar
140.Bölüm


13-399,400 / 4766 - Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in yanında idik, bize:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın fitne hakkındaki hadisini kim hafızasında tutuyor?" dedi. Ben atılıp:
"Ben biliyorum!" dedim.
"Sen iyi cür'etlisin, nasılmış  söyle bakalım!" dedi.
Ben de anlattım:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı işittim. Demişti ki:
"Kişinin fitnesi ehlinde, malında, çocuğunda, nefsinde ve komşusundadır. Oruç, namaz, sadaka, emr-i bi'lmaruf ve nehy-i ani'lmünker  bu fitneye kefaret olur!"
Ömer (radıyallahu anh) atılıp:
"Ben  bu fitneyi kastetmemiştim. Ben öncelikle denizin dalgaları gibi dalgalanacak (bütün cemiyeti sarsacak) fitneyi kastetmiştim!" dedi. Bunun üzerine ben:"Ey mü'minlerin emîri! O fitne ile sizin ne alâkanız var! Sizinle onun arasında  kapalı bir kapı mevcut!" dedim."Bu kapı kırılacak mı, açılacak mı?" dedi."Hayır açılmayacak bilakis kırılacak!" dedim. Hz. Ömer (hayıflanarak):"(Eyvah) Öyleyse ebediyen kapanmayacak!"  buyurdu." Ravi der ki: "Biz Huzeyfe (radıyallahu anh)'ye sorduk:"Ömer bu kapının kim olduğunu biliyor muydu?""Evet, dedi. Yarından önce bu gecenin olacağını bildiği katiyyette onu biliyordu. Ben hadis rivayet ettim; boş söz (ve efsane) anlatmadım."Huzeyfe (radıyallahu anh)'ye soruldu:"O kapı kimdir?" "Ömer (radıyallahu anh)'dir!" buyurdu."  

13-403,404 / 4768 - Hz. Ebu Bekr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"Ümmetimden bir kısım insanlar Dicle denen bir nehir yanında, Basra denen geniş bir düzlüğe inerler. Nehrin üzerinde bir köprü vardır. Oranın halkı (kısa zamanda) çoğalır ve muhacirlerin [Müslümanların beldelerinden biri olur. Ahirzamanda geniş yüzlü, küçük gözlü olan Benî Kantûra gelip nehir kenarına inerler. Bundan böyle (Basra) halkı üç fırkaya ayrılır:* Bir fırka sığır ve kır develerinin peşlerine takılıp (kır ve ziraat hayatına dönerler, bunlar) helak olurlar.* Bir fırka nefislerini(n kurtuluşunu esas) alırlar  (ve Benî Kantûra ile sulh yolunu) tutarlar. Böylece bunlar küfre düşerler.* Bir fırka da çocuklarını geride bırakıp onlarla savaşırlar. İşte bunlar şehit olurlar."  

13-410 / 4770 - Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın zevcelerinden Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"Bir halifenin ölümü anında (ehl-i hal ve akd arasında) ihtilaf olacak. (O zaman) Medine ahalisinden bir adam (Mehdi) kaçarak Mekke'ye gidecek. Mekke halkından bir kısmı ona gelecek ve (fitne çıkar korkusuyla) istemediği halde onu (evinden) çıkaracaklar. Rükn ile Makam arasında ona biat edecekler. Onları (ortadan kaldırmak için) Şam'dan bir ordu gönderilecek. Ordu Mekke-Medine arasındaki el-Beyda'da yere batırılacak. İnsanlar bu (kerameti) görünce Şam'ın ebdalı ve Irak ahalisinin velileri ona gelip biat ederler. Sonra Kureyş'ten dayıları Kelb kabilesinden olan bir adam zuhur eder ve (Mehdi ve adamlarına) karşı bir ordu gönderir. Ama onlar bu orduya  galebe çalarlar. Bu ordu, Kelbî'nin (ihtirasıyla çıkarılmış) bir ordudur.  Bu Kelbî'nin ganimetine iştirak edemeyen zarara uğramıştır. (Mehdi, malı taksim eder. Halk arasında peygamberlerinin sünnetini (ihya eder ve onun) ile amel eder. İslam yeryüzünde yerleşir. Yedi yıl hayatta kalır. -Bazı raviler dokuz yıl demiştir.- Sonra ölür ve Müslümanlar cenaze namazını kılarlar."

13-412. Sayfa : Ebu Nuaym'ın İbnu Ömer'den rivayeti şöyle: "Her nesilde ümmetimin en hayırlıları 500 kişidir. Ebdallar da kırk kişidir. Ne 500'ler için ne de 40'lar için eksilme vardır. Bunlardan bir kimse ölünce Allah yerine 50'den birini alır, kırklara koyar." Yanındakiler: "Ey Allah'ın Resulü! Bize onların amellerini söyle!" dediler.Buyurdu ki: "Onlar kendilerine zulmedenleri affederler. Kendilerine kötülük yapanlara iyilik yaparlar. Allah'ın kendilerine verdiği şeylerde başkalarına pek cömert davranırlar." 

13-417 / 4771 - Hz. Sevban (radıyallahu anh) anlatıyor:"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"Size çullanmak üzere, yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya çağrışan yiyiciler gibi, birbirlerini çağıracakları zaman yakındır."Orada bulunanlardan biri: "O gün sayıca azlığımızdan mı?" diye sordu:"Hayır, buyurdular. Bilakis o gün siz çoksunuz. Lakin sizler bir selin getirip yığdığı çerçöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan çerçöpler durumunda olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden  size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize  zaafı atacak!""Zaaf da nedir ey Allah'ın Resulü?" denildi."Dünya sevgisi ve ölüm korkusu!" buyurdular."  

13-422,423 / 4777 - İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"Benî İsrail üzerine gelen şeyler, aynıyla ümmetimin üzerine de gelecektir. Öyle ki onlardan  alenî olarak annesine gelen olmuşsa, ümmetimden de bu çirkin işi mutlaka yapan olacaktır. Nitekim, Benî İsrail yetmiş iki millete (dine, fırkaya) bölünmüştü. Benim ümmetim de yetmiş üç millete bölünecektir. Bunlardan bir tanesi hariç hepsi ateştedir.""Bu fırka hangisidir?" diye soruldu."Benim ve ashabımın üzerinde olduğu şeyden ayrılmayanlardır!"  buyurdular."

 

 

İstanbul -03.07.2008  
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail