Kütüb-i Sitte'den Alıntılar
164.Bölüm


14-396 / 5085 - Müslim'in bir diğer rivayetinde Ebu Hureyre'den şöyle rivayet edilmiştir: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ümmetim havzın başında yanıma gelecek. Ben, tıpkı  devesinden başkasının devesini kovan bir kimse gibi, havzımdan (bazı) insanları kovarım!" Yanındakiler:

"Ey Allah'ın Resulü! Bizi tanıyacak mısınız?"  dediler.

"Evet buyurdu. Sizin, başkasında olmayan bir alâmetiniz olacak. Sizler yanıma alın ve abdest uzuvlarında, abdestin eseri olan bir nurla geleceksiniz. Ancak sizden bir grup benden engellenecek, onlar bana ulaşamayacaklar. Ben:

"Ey Rabbim onlar benim ashabım, onlar benim ashabım!" diyeceğim.

Ama bir melek bana cevap  verip:

"Senden sonra onlar ne bidatlar ortaya çıkardılar biliyor musun?"  diyecek."

Bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur:

"Havuzum Eyle ile Aden arasındaki mesafeden daha geniştir. Onun rengi kardan daha beyaz, baldan daha tatlıdır. Onun maşrabaları yıldızlardan daha çoktur."

14-400 / 5088 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor:

"Ateşi hatırlayıp ağladım. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Niye ağlıyorsun?" diye sordu.

"Cehennemi hatırladım da onun için ağladım! Siz, kıyamet günü, ailenizi hatırlayacak mısınız?" dedim.

"Üç yerde kimse kimseyi hatırlamaz: 

*Mizan yanında; tartısı ağır mı  geldi hafif mi öğreninceye kadar,

*Sahifelerin uçuştuğu zaman; kendi defterini nereye düşecek, öğreninceye kadar: Sağına mı soluna mı; yoksa arkasına mı?

*Sıratın yanında; cehennemin  iki yakası ortasına  kurulunca; bunu geçinceye kadar."

14-404 / 5090 - Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Şefaatim, ümmetimden büyük günah sahipleri içindir."

Tirmizî, şu ziyadeyi kaydeder:

"Hz. Cabir (radıyallahu anh) dedi ki:

"Kebair (büyük günah) ehli olmayanın şefaate ne ihtiyacı var!"

14-406,407 / 5091 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Kıyamet gününde, insanlar birbirlerine girecekler. Hz. Adem aleyhisselam'a gelip:

"Evlatlarına şefaat et!" diye talepte bulunacaklar. O ise:

"Benim şefaat yetkim yok. Siz İbrahim aleyhisselam'a gidin! Çünkü o Halilullah'tır" diyecek. İnsanlar Hz. İbrahim'e gidecekler. Ancak o da:

"Ben yetkili değilim! Ancak Hz. İsa'ya gidin. Çünkü o Ruhullah'tır ve O'nun kelamıdır!" diyecek. Bunun üzerine O'na gidecekler. O da:

"Ben buna yetkili değilim. Lakin Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'e gidin!" diyecek. Böylece bana gelecekler. Ben onlara:

"Ben şefaate yetkiliyim!" diyeceğim. Gidip Rabbimin huzuruna çıkmak için  izin talep edeceğim. Bana izin verilecek. Önünde durup, Allah'ın ilham edeceği  ve şu anda muktedir olamayacağım hamdlerle Allah'a medh u senada bulunacak, sonra da Rabbime secdeye kapanacağım. Rabb Teala:

"Ey Muhammed! Başını kaldır! Dilediğini söyle, söylediğine kulak verilecek. Ne arzu ediyorsan iste, talebin yerine gelecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecektir!" buyuracak. Ben de:

"Ey Rabbim! Ümmetimi, ümmetimi istiyorum!" diyeceğim. Rab Teala:

"(Çabuk onların yanına) git! Kimlerin kalbinde buğday veya arpa denesi kadar  iman varsa onları ateşten çıkar!" diyecek. Ben de gidip bunu yapacağım! Sonra Rabbime dönüp, önceki hamd u senalarla hamd ve  senalarda bulunacağım, secdeye  kapanacağım. Bana, öncekinin aynısı söylenecek. Ben de:

"Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim!" diyeceğim. Bana yine:

"Var, kimlerin kalbinde  hardal danesi kadar iman varsa onları da ateşten çıkar!" denilecek. Ben derhal gidip bunu da yapacak ve Rabbimin yanına döneceğim. Önceki yaptığım gibi yapacağım. Bana, evvelki gibi:

"Başını kaldır!" denilecek. Ben de kaldırıp:

"Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim!" diyeceğim. Bana yine:

"Var, kalbinde hardal danesinden daha az miktarda   imanı olanları da ateşten çıkar!" denilecek. Ben gidip bunu da yapacağım. Sonra dördüncü sefer Rabbime dönecek, o hamdlerle hamd u senada bulunacağım, sonra secdeye kapanacağım. Bana:

"Ey  Muhammed! Başını kaldır ve (dilediğini) söyle, sana kulak verilecektir! Dile, talebin verilecektir! Şefaat et, şefaatin kabul edilecektir!" denilecek. Ben de:

"Ey Rabbim! Bana Lailahe illallah diyenlere şefaat  etmem için izin ver!" diyeceğim. Rabb Teala:

"Bu hususta yetkin yok! -veya: Bu hususta sana izin yok!- Lakin izzetim,  celalim, kibriyam ve azametim hakkı için  lailahe illallah diyenleri de ateşten çıkaracağım!" buyuracak."

14-414,415 / 5093 - Yezid İbnu Süheyb el-Fakir anlatıyor:

"Haricîlerin görüşlerinden biri içime işlemişti, haccetmek, sonra da (propaganda yapmak üzere) insanların karşısına çıkmak arzusuya, kalabalık bir grup içerisinde yola çıktık. Medine'ye uğradık. Orada Cabir İbnu Abdillah (radıyallahu anh), insanlara hadis rivayet ediyordu. Bir ara cehennemlikleri zikretti. Ben:

"Ey Resulullah'ın arkadaşı! Sen ne konuşuyorsun? Halbuki Allah Teala hazretleri:

"(Ey Rabbim!) Ateşe kimi  atarsan mutlaka onu rezilrüsvay edersin" (Al-i imran 192);

"Ateşten her çıkmak isteyişlerinde oraya geri çevrilirler" (Secde 20) buyurmaktadır" dedim.

Hz. Cabir:

"Sen Kur'an'ı okuyor musun?" dedi. Ben de:

"Evet!" dedim.

"Öyleyse onun evvelini oku! Çünkü o, küffar hakkındadır!" dedi ve sonra ilave etti:

"Sen, Allah'ın Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i dirilteceği makam-ı mahmudu işittin mi?"

"Evet!" dedim. Dedi ki:

"O, Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'e mahsus mahmud makamdır. Allah Teala hazretleri o makamın hatırına, cehennemden çıkaracaklarını çıkarır!"

(Hz. Cabir) sonra, sırat köprüsünün  konuluşunu ve üzerinden insanların geçişini tavsif etti. Biz:

"Bu ihtiyarın, Aleyhissalâtu vesselâm hakkında yalan söyleyeceğini mi zannedersiniz?" dedik ve Haricîlikten rücû ettik. Hayır! Vallahi bizden bir kişiden başka, Haricîlikte kalan olmadı."

 İstanbul -18.12.2008  
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail