Kütüb-i Sitte'den Alıntılar
178.Bölüm


15-232,233 / 5409 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı yıkamak istedikleri zaman:

"Allah'a kasem olsun bilmiyoruz! Ölülerimizi soyduğumuz gibi, Resûlullah'ı da elbiselerinden soyacak mıyız, yoksa elbisesi üzerinde olduğu halde mi yıkayacağız?" dediler. Bu şekilde ihtilaf edince, Allah üzerlerine uyku attı. Öyle ki, onlardan herbirinin çenesi göğüslerindeydi. Beyt cihetinden, kim olduğu bilinemeyen bir konuşmacı:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı elbisesi üzerinde olduğu halde yıkayın!" diye konuştu. Bunun üzerine kalkıp, kamîsi üzerinde olduğu halde yıkadılar. Su, kamîsin üzerinden dökülüyordu... Aleyhissalâtu vesselâm'ın bedenini elleriyle değil, kamîsiyle ovuyorlardı.

"Hz. Aişe sözlerine devamla dedi ki:

"Eğer, daha önce yaptığım işi şimdi yapacak olsaydım, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı kadınlarından başkası yıkamazdı."

15-233 / 5410 - İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) üç necrânî kumaş içerisine kefenlendi:

İki parçalı bir hulle, bir de öldüğü sırada üzerinde bulunan kamîs."

Âmiru'ş-Şâbi'den kaydedilen bir rivayette İbnu Abbâs şu ziyadede bulunur:

"Aleyhissalâtu vesselam'ı Hz. Ali, Fazl ve Üsâme radıyallahu anhüm yıkadı ve bunlar kabrine indirdiler."

15-233,234 / 5411)- İmam Mâlik anlatıyor:

Bana ulaştığına göre, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) pazartesi günü vefat etti ve salı günü de defnedildi. Halk (cemaat halinde değil) ferd ferd kıldı, hiç kimse imamlık yapmadı.Bir kısmı: "Minberin yanına defnedilsin" dedi. Bazıları da:

"Bakî mezarlığına defnedilsin" dedi.

Bu (münakaşaya) Hz. Ebu Bekir geldi ve:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın

"Her peygamber öldüğü yere defnedilir" buyurduğunu işitmiştim" dedi.

Bunun üzerine hemen orada mezar kazıldı.Aleyhissalâtu vesselâm'ı yıkamak istedikleri vakit, gömleğini çıkarmak istediler. Derken:

"Gömleği çıkarmayın!" diye bir ses işittiler. Bunun üzerine gömleği üzerinde olduğu halde yıkadılar."

15-238 / 5416 - Ebu Saidi'l-Hudrî (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ölülerinize (ölmek üzere olanlara) Lailahe illallah demeyi telkin edin."

 

15—23 / 5417- Ma'kıl İbnu Yesar (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ölülerinize (ölmek üzere olanlara) Yasin suresini okuyun."

15-241 / 5419 - Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ebu Seleme (radıyallahu anh)'nin yanına girdi. Ebu Seleme'nin gözleri açık  kalmıştı, onları kapattı. Sonra:

"Ruh kabzedildi mi göz onu takip eder" buyurdu.

Ehlinden bazıları feryad  u figan koparmıştı. Aleyhissalâtu vesselâm:

"Kendinize kötü temennide  bulunmayın, hayır dua edin! Çünkü melekler,  söylediklerinize amin derler!" buyurdu. Sonra ilave etti:

"Allahım, Ebu Seleme'ye mağfiret buyur! Derecesini hidayete erenler arasında yükselt. Arkasında kalanlar arasında ona sen halef ol! Ey Alemlerin Rabbi! Ona da bize de mağfiret buyur! Ona kabrini geniş kıl, orada ona nur ver!"

15-242,243 / 5420 - Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Bir Müslüman muhtazar olduğu (can çekişme anına girdiği) zaman rahmet melekleri, beyaz bir ipekle gelirler ve şöyle derler:

"Sen razı ve senden de (Rabbin) razı olarak (şu bedenden) çık. Allah'ın rahmet ve reyhanına ve sana gadabı olmayan Rabbine kavuş."

Bunun üzerine ruh, misk kokusunun en güzeli gibi çıkar. Öyle ki melekler onu birbirlerine verirler, tâ semanın kapısına kadar onu getirirler ve:

"Size arzdan gelen bu koku ne kadar güzel!" derler. Sonra onu mü' minlerin ruhlarına getirirler. Onlar, onun gelmesi sebebiyle sizden birinin kaybettiği şeyinin kendisine geldiği zamanki sevincinden daha çok sevinirler. Ona:

"Falanca ne yaptı? Falanca ne yaptı?" diye (dünyadakilerden haber) sorarlar. Melekler:

"Bırakın onu, onda hâlâ dünyanın tasası var!" derler.

Bu gelen (kendisine dünyadan soran ruhlara):

"Falan ölmüştü, yanınıza gelmedi mi?" der. Onlar:

"O, annesine, Hâviye cehennemine götürüldü!" derler.

Aleyhissalâtu vesselâm devamla der ki:

"Kâfir muhtazar olduğu vakit, azab melekleri mish (denen kıldan kaba bir elbise) ile gelirler ve şöyle derler:

"Bu cesedden kendin öfkeli, Allah'ın da öfkesini kazanmış olarak çık ve Allah'ın azabına koş!"

Bunun üzerine, cesedden, en kötü bir cîfe kokusuyla çıkar. Melekler onu arzın kapısına getirirler. Orada:

"Bu koku ne de pis!" derler. Sonunda onu kâfir ruhların yanına getirirler."

15-243 / 5421 - Büreyde radıyallahu anh anlatıyor:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Mümin alnının teriyle ölür."

  İstanbul 26.03.2009 
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail