15-333 / 5520 - İbnu
Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki:
"Biriniz mescidde iken
uyuklayacak olursa, bulunduğu yerden bir başka yere gidip orayı
değiştirsin."
15-343 / 5527 - Cübeyr
İbnu Mut'im (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki:
"Benim beş ismim var:
Ben Muhammed'im, ben Ahmed'im, ben Allah'ın benimle küfrü
mahvedeceği el-Mâhî (mahvedici)yim. Ben Hâşir (toplayıcı)yım,
insanlar benim arkamda haşredilecektir. Ben Âkıb (sondan gelen)im,
benden sonra peygamber gelmeyecektir."
15-348 / 5534 - Hz. Enes
(radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) altmış üç yaşında vefat etti. Hz. Ebu Bekir de altmış üç
yaşında vefat etti. Hz. Ömer de altmış üç yaşında vefat etti. (Radıyallahu
anhüma)."
15-353 / 5535 - İbnu
Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Kureyşliler,
birbirlerine küfrün ve sapıklığın devamını tavsiye ettiler ve
aralarında:"
Bizim üzerinde olduğumuz
şey var ya, bu, o köksüz sürgün (mesabesinde olan Muhammed)in
üzerinde olduğu şeyden daha doğrudur!" dediler. Bunun üzerine,
Allah Teala hazretleri Kevser suresini inzal buyurdu.
"Şüphesiz ki biz sana
kevseri verdik. Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Asıl
arkası kesik (nesilsiz) olan, sana düşmanlık edenin ta kendisidir"
(Kevser 1-3).
Bundan sonra Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın beş erkek çocuğu oldu. Dördü Hz.
Hatice (radıyallahu anhâ)'den: Abdullah: Bu en büyükleri idi; Tahir
-bunun Abdullah olduğu ve bunların üç tane oldukları da
söylenmiştir-; Tayyib, Kasım ve Mariye'den olan İbrahim.Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın dört tane de kızı vardı: Bunlardan Zeyneb, Ebu'l-As
İbnu'r-Rebi'in nikahı altında idi. Rukiyye ve Ümmü Gülsüm: Bu ikisi,
Ebu Leheb'in oğulları olan Utbe ve Uteybe'nin nikahı altında idiler.
"Ebu Leheb'in iki eli
kurusun ve kurudu da..." (Tebbet 1-5) vahy-i şerifi nazil olduğu
zaman, Ebu Leheb oğullarına onları boşamalarını emretti. Bunun
üzerine Hz. Osman önce Rukiyye ile evlendi. Rukiyye onunla birlikte
Habeşistan'a hicret etti. Orada Hz. Osman'ın Abdullah adında bir
oğlu dünyaya geldi. Hz. Osman ona izafeten (Ebu Abdillah diye) künye
almıştı. Sonra Rukiyye (radıyallahu anhâ) vefat etti. Ondan sonra
Hz. Osman Ümmü Gülsüm (radıyallahu anhümâ) ile evlendi.
Hz. Fatıma (radıyallahu
anhâ): Bu Hz. Ali (radıyallahu anhümâ)'nin nikahı altında idi. Hz.
Ali'nin Fatma'dan Hasan, Hüseyin ve Muhsin adlarında üç erkek
çocuğu ile Zeyneb ve Ümmü Gülsüm adlarında iki kız çocuğu dünyaya
geldi. Bunlardan Zeyneb, Abdullah İbnu Ca'fer (radıyallahu anhümâ)'in
nikahı altında idi. Hz. Ali, Ümmü Gülsüm'ü de Hz. Ömer'e
nikahlamıştır, radıyallahu anhüm ecmain."
15-358 / 5537 - Hz.
Ali'nin evladlarından Muhammed'in oğlu İbrahim anlatıyor:
"Hz. Ali (radıyallahu
anh) Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı vasfettiği zaman şöyle
derdi: "Resulu-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm) Efendimiz çok uzun
boylu olmadığı gibi, (azaları) birbirine girmiş kısa boylu da
değildi, orta boylu bir insandı.
Saçları kıvırcık
değildi, düz de değildi, dalgalıydı.
Şişman değildi, yuvarlak
yüzlü de değildi, yanakları uzuncaydı.Rengi kırmızıya çalan,
beyazdı. Gözleri siyah ve kirpikleri uzundu, göğsünde göbeğine
kadar inen kıldan bir hat vardı.
El ve ayaklarının
parmakları kalıncaydı.
Eklem yerleri ve iki
küreğin birleşme yeri olan omurga iri idi.
Bir tarafa dönünce
(sadece başını çevirmez) bütün vücudunu çevirirdi.
Yürüyünce, yamaçtan
iniyormuşcasına öne meylederek yürürdü.
İki omuzu arasında
peygamberlik mührü vardı. O, peygamberlerin mührü (sonuncusu) idi.
İnsanların en iyi kalplisi, en şecaatlisi ve en doğru sözlüsü idi. O
ahlakça herkesten yüce, muaşere yönüyle de en geçimlisi idi.
Onu aniden gören ondan
heybet duyardı; bilerek beraber olan, kalpten severdi.
Onu vasfeden şöyle
derdi:
"Ben ne O'ndan önce, ne
de O'ndan sonra O'nun gibisini görmedim.
"Resul-i Ekrem çabuk
konuşmazdı; her işitenin anlayacağı şekilde teker teker konuşurdu."
15-359.Sayfa :
Rasûlullah Efendimiz buyurdular ki :
"Yahudiler ve
Hıristiyanlar saçlarını boyamazlar, (siz boyayarak) onlara muhalefet
edin"
15-368 / 5551 - Hz. Aişe
radıyallahu anhâ anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) iki iş arasında muhayyer bırakılırsa, mutlaka en kolayını
tercih ederdi. Yeter ki bu günah olmasın.
Eğer bir iş günah
idiyse, günaha karşı insanın en uzak duranı idi.
Aleyhissalâtu vesselâm
kendisi için hiç intikam aramadı. Ama Allah'ın bir haramı ihlal
edilince o zaman Allah için intikam alırdı."
İstanbul
29.04.2009
http://sufizmveinsan.com
|