Kütüb-i Sitte'den Alıntılar
183.Bölüm


15-333 / 5520 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)  buyurdular ki:

"Biriniz mescidde iken  uyuklayacak olursa, bulunduğu yerden bir başka yere gidip orayı değiştirsin."

15-343 / 5527 - Cübeyr İbnu Mut'im (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Benim beş ismim var: Ben Muhammed'im, ben Ahmed'im, ben Allah'ın benimle küfrü mahvedeceği el-Mâhî (mahvedici)yim. Ben Hâşir (toplayıcı)yım, insanlar benim arkamda haşredilecektir. Ben Âkıb (sondan gelen)im, benden  sonra peygamber gelmeyecektir."

15-348 / 5534 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) altmış üç yaşında vefat etti. Hz. Ebu Bekir de altmış üç yaşında vefat etti. Hz. Ömer de altmış üç yaşında vefat etti. (Radıyallahu anhüma)."

15-353 / 5535 - İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:

"Kureyşliler, birbirlerine küfrün ve sapıklığın devamını tavsiye ettiler ve aralarında:"

Bizim üzerinde olduğumuz şey var ya, bu, o köksüz sürgün (mesabesinde olan Muhammed)in üzerinde olduğu şeyden daha  doğrudur!"  dediler. Bunun üzerine, Allah Teala hazretleri Kevser  suresini inzal buyurdu.

"Şüphesiz ki biz sana kevseri verdik. Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Asıl arkası kesik (nesilsiz)  olan, sana düşmanlık edenin ta kendisidir" (Kevser 1-3).

Bundan sonra Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın  beş erkek çocuğu oldu. Dördü  Hz. Hatice (radıyallahu anhâ)'den: Abdullah: Bu en büyükleri idi; Tahir -bunun Abdullah olduğu ve bunların üç tane oldukları da söylenmiştir-; Tayyib, Kasım ve Mariye'den olan İbrahim.Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın dört tane de kızı  vardı: Bunlardan Zeyneb, Ebu'l-As İbnu'r-Rebi'in nikahı altında idi. Rukiyye ve Ümmü Gülsüm: Bu ikisi, Ebu Leheb'in oğulları olan Utbe ve Uteybe'nin nikahı altında idiler.

"Ebu Leheb'in iki eli kurusun ve kurudu da..." (Tebbet 1-5) vahy-i şerifi nazil olduğu zaman, Ebu Leheb oğullarına onları boşamalarını emretti. Bunun üzerine Hz. Osman önce Rukiyye ile evlendi. Rukiyye onunla  birlikte Habeşistan'a hicret etti. Orada Hz. Osman'ın Abdullah adında bir oğlu dünyaya geldi. Hz. Osman ona izafeten (Ebu Abdillah diye) künye almıştı. Sonra Rukiyye  (radıyallahu anhâ) vefat etti. Ondan sonra Hz. Osman Ümmü Gülsüm (radıyallahu anhümâ) ile evlendi.

Hz. Fatıma (radıyallahu anhâ):  Bu Hz. Ali (radıyallahu anhümâ)'nin nikahı altında idi. Hz. Ali'nin Fatma'dan Hasan, Hüseyin ve Muhsin adlarında üç erkek  çocuğu ile Zeyneb ve Ümmü Gülsüm adlarında iki kız çocuğu dünyaya geldi. Bunlardan Zeyneb, Abdullah İbnu Ca'fer (radıyallahu anhümâ)'in nikahı altında idi. Hz. Ali, Ümmü Gülsüm'ü de Hz. Ömer'e nikahlamıştır, radıyallahu anhüm ecmain."

15-358 / 5537 - Hz. Ali'nin evladlarından Muhammed'in oğlu İbrahim anlatıyor:

"Hz. Ali (radıyallahu anh) Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı vasfettiği zaman şöyle derdi: "Resulu-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm) Efendimiz çok uzun boylu olmadığı gibi, (azaları) birbirine girmiş kısa boylu da değildi, orta boylu bir  insandı.

Saçları kıvırcık değildi, düz de değildi, dalgalıydı.

Şişman değildi, yuvarlak yüzlü de değildi, yanakları uzuncaydı.Rengi kırmızıya çalan, beyazdı. Gözleri siyah ve kirpikleri uzundu, göğsünde göbeğine  kadar inen kıldan bir hat vardı.

El ve ayaklarının parmakları kalıncaydı.

Eklem yerleri ve iki küreğin birleşme yeri olan omurga iri idi.

Bir tarafa dönünce (sadece başını çevirmez) bütün vücudunu çevirirdi.

Yürüyünce, yamaçtan iniyormuşcasına öne meylederek yürürdü.

İki omuzu arasında peygamberlik mührü vardı. O, peygamberlerin mührü (sonuncusu) idi. İnsanların en iyi kalplisi, en şecaatlisi ve en doğru sözlüsü idi. O ahlakça herkesten yüce, muaşere yönüyle de en geçimlisi idi.

Onu aniden gören ondan heybet duyardı; bilerek beraber olan, kalpten severdi.

Onu vasfeden şöyle derdi:

"Ben ne O'ndan önce, ne de O'ndan sonra O'nun gibisini görmedim.

"Resul-i Ekrem çabuk konuşmazdı; her işitenin anlayacağı şekilde teker teker konuşurdu."

15-359.Sayfa : Rasûlullah Efendimiz buyurdular ki :

"Yahudiler ve Hıristiyanlar saçlarını boyamazlar, (siz boyayarak) onlara muhalefet edin"

15-368 / 5551 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) iki iş arasında muhayyer bırakılırsa, mutlaka en kolayını tercih ederdi. Yeter ki bu günah olmasın.

Eğer bir iş günah idiyse, günaha karşı insanın en uzak duranı idi.

Aleyhissalâtu vesselâm kendisi için hiç intikam aramadı. Ama Allah'ın bir haramı ihlal edilince o zaman Allah için intikam alırdı."

  İstanbul 29.04.2009 
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail