15-385,386 / 5562 - İbnu
Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Cinler semaya
yükselip, orada vahyi dinliyorlardı. Bir tek kelime işitince, ona
doksan dokuz tane de (kendilerinden) ilave ediyorlardı. O tek kelime
hak, ilave edilenler batıldı.
Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) gönderilince, semadaki yerlerine yükselmeleri şihablarla
(göktaşları) önlendi. Bundan önce gökte şihablar (bu kadar çok)
atılmazdı. İblis onlara:
"Nedir bu? Herhalde
mühim bir hâdise var!" dedi.
Askerlerini gönderdi.
Onlar Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı Mekke'de iki dağın
arasında namaz kılyor buldular.
İblis'e tekrar dönüp
gördüklerini haber verdiler. O da:
"Arzda meydana gelen
hâdise işte bu! (Sizin semadan haber almanız bu sebeple
engelleniyor)" dedi."
15-389,390 / 5563 - Hz.
Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'a vahiy olarak ilk başlayan şey uykuda gördüğü salih
rüyalar idi. Rüyada her ne görürse, sabah aydınlığı gibi aynen vukua
geliyordu. (Bu esnada) ona yalnızlık sevdirilmişti. Hira mağarasına
çekilip orada, ailesine dönmeksizin birkaç gece tek başına kalıp,
tahannüsde bulunuyordu. -Tahannüs ibadette bulunma demektir.- Bu
maksadla yanına azık alıyor, azığı tükenince Hz. Hatice (radıyallahu
anha)'ye dönüyor, yine aynı şekilde azık alıp tekrar gidiyordu. Bu
hal, kendisine Hira mağarasında Hak gelinceye kadar devam etti. Bir
gün ona melek gelip:
"Oku!" dedi.
Aleyhissalâtu vesselâm:
"Ben okuma bilmiyorum!"
cevabını verdi. (
Aleyhissalâtu vesselâm
hadisenin gerisini şöyle anlatıyor:
"Ben okuma bilmiyorum
deyince) melek beni tutup kucakladı, takatım kesilinceye kadar
sıktı. Sonra bıraktı. Tekrar:
"Oku!" dedi. Ben tekrar:
"Okuma bilmiyorum!"
dedim. Beni ikinci defa kucaklayıp takatım kesilinceye kadar sıktı.
Sonra tekrar bıraktı ve
"Oku!" dedi. Ben yine:
"Okuma bilmiyorum!"
dedim. Beni tekrar alıp, üçüncü sefer takatım kesilinceye kadar
sıktı. Sonra bıraktı ve:
"Yaratan Rabbinin adıyla
oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin kerimdir, o
kalemle öğretti. İnsana bilmediğini öğretti" (Alak 1-5) dedi."
Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) bu vahiyleri öğrenmiş olarak döndü.
Kalbinde bir titreme (bir korku) vardı. Hatice'nin yanına geldi ve:
"Beni örtün, beni
örtün!" buyurdu.
Onu örttüler. Korku
gidinceye kadar öyle kaldı. (Sükunete erince) Hz. Hatice
(radıyallahu anhâ)'ye başından geçenleri anlattı ve:
"Nefsim hususunda
korktum!" dedi. Hz. Hatice de:
"Asla korkma! Vallahi
Allah seni ebediyen rüsvay etmeyecektir. Zira sen, sıla-i rahimde
bulunursun, doğru konuşursun, işini göremeyenlerin yükünü taşırsın.
Fakire kazandırırsın, misafire ikram edersin, Hak yolunda zuhur eden
hadiseler karşısında (halka) yardım edersin!" dedi.
Sonra Hz. Hatice,
Aleyhissalâtu vesselâm'ı alıp Varaka İbnu Nevfel İbnu Esed İbnu
Abdi'l-Uzza İbni Kusay'a götürdü. Bu zat, Hz. Hatice'nin amcasının
oğlu idi. Cahiliye devrinde Hıristiyan olmuş bir kimseydi. İbranice
(okuma) yazma bilirdi. İncil'den, Allah'ın dilediği kadarını
İbranice olarak yazmıştı. Gözleri âma olmuş yaşlı bir ihtiyardı. Hz.
Hatice kendisine:
"Ey amcaoğlu! Kardeşinin
oğlunu bir dinle, ne söylüyor!" dedi.
Varaka Aleyhissalâtu
vesselâm'a:
"Ey kardeşim oğlu!
Neler de görüyorsun?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm
gördüklerini anlattı. Varaka da Ona:
"Bu gördüğün melektir.
O, Hz. Musa'ya da inmiştir. Keşte ben genç olsaydım (da sana yardım
etseydim); keşke, kavmin seni sürüp çıkardıkları vakit hayatta
olsaydım!" dedi.
Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm):
"Onlar beni buradan
sürüp çıkaracaklar mı?" diye sordu. Varaka:
"Senin getirdiğin gibi
bir din getiren hiç kimse yok ki, ona husumet edilmemiş olsun! O
gününü görürsem, sana müessir yardımda bulunurum!" dedi.
Ancak çok geçmeden
Varaka vefat etti ve vahiy de fetrete girdi (kesildi.)"
İstanbul
27.05.2009
http://sufizmveinsan.com
|