15-535 / 5647 - İbnu
Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"İslam'ın evvelinde
mut'a vardı. Kişi, hakkında bilgisi olmayan (tanımadığı) bir
beldeye gelince, oradan yerli bir kadınla, orada kalacağını tahmin
ettiği müddet miktarınca nikah yapardı. Kadın, böylece onun eşyasını
muhafaza eder, gerekli işlerini görürdü. Bu hal:
"Onlar namuslarını
korurlar. Ancak "hanımlarına" ve "cariyelerine" karşı müstesna,
bunlarla olan yakınlıklarından dolayı kınanmazlar" (Mü'minun 6)
mealindeki ayet nazil oluncaya kadar devam etti.
(Bu ayet gelince mut'a
haram ilan edildi.)
"İbnu Abbas (radıyallahu
anhümâ) der ki:
"Bu ikisi dışındaki
bütün fercler (cinsî tatmin yolları) haramdır."
15-536 / 5648 - Muhammed
İbnu Ôl-Hanefiyye anlatıyor:
"Hz. Ali, İbnu Abbas (radıyallahu
anhümâ)'a dedi ki:
"Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) Hayber Gazvesi günü, kadınlarla mut'ayı, ehlî eşek
etlerinin yenmesini haram kıldı."
15-539,540 / 5651 - Urve
rahimehullah anlatıyor:
"Hz. Aişe (radıyallahu
anhâ) bana anlattı ki:
Cahiliye devrinde dört
çeşit nikah mevcuttu:
Bunlardan biri, bugün
(dinimizin meşru kıldığı ve) herkesçe tatbik edilen nikahtır:
Kişi kişiden kızını veya
velisi bulunduğu kızı ister, mehrini verir, sonra onunla evlenir.
Diğer bir nikah çeşidi
şöyleydi:
Kişi, hanımı hayızdan
temizlenince: "Falancaya git, ondan hamilelik talep et" der ve
hanımını ona gönderirdi. Kadının o yabancı erkekten hamile kaldığı
anlaşılıncaya kadar, kocası ondan uzak durur, temasta bulunmazdı. O
adamdan hamileliği açıklık kazanınca, zevcesi dilerse onunla
zevciyat muamelelerine başlardı. Bu nikah çeşidine asaletli bir
evlat elde etmek için başvurulurdu. İşte bu nikaha nikahu'l-istibza
denirdi.
Diğer bir nikah çeşidi
şöyleydi:
On kişiden az bir grup
toplanır, bir kadının yanına girerler ve hepsi de ona temasta
bulunurdu. Kadın hamile kalıp doğum yaparsa, doğumdan birkaç gün
sonra, kadın onlara haber salar, hepsini çağırırdı. Hiçbiri bu
davete icabet etmekten kaçınamaz, kadının yanına gelirdi. Kadın
onlara:
"Hadisenizi hatırlamış
olmalısınız. İşte şimdi doğum yaptım. Ey falan çocuk senindir" der,
çocuğu bunlardan dilediğine nisbet ederdi. Adamın buna itiraz
etmeye hakkı yoktu.
Diğer dördüncü nikah
çeşidi şöyleydi:
Çok sayıda insan
toplanıp bir kadının yanına girerlerdi. Kadın gelenlerden hiçbirine
itiraz edemezdi. Bu kadınlar fahişe idi. Kapılarının üzerine
bayraklar dikerlerdi. Bu kadınlarla temas arzu eden herkes bunların
yanına girebilirdi. Bunlardan biri hamile kaldığı takdirde, çocuğunu
doğurduğu zaman, o adamlar kadının yanında toplanırlar ve kâifler
çağırırlardı. Kâifler bu çocuğun, onlardan hangisine ait olduğunu
söylerse nesebini ona dahil ederlerdi. Çocuk da ona nisbet edilir,
onun çocuğu diye çağrılırdı. O kimse bunu reddedemezdi.
Muhammed (aleyhissalâtu
vesselâm) hak ile gönderilince, bütün cahiliye nikahlarını
yasakladı, sadece insanların bugün tatbik etmekte olduğu nikahı
bıraktı."
15-544,545. Sayfalar :"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) Efendimiz şöyle buyurdular:
"Ey insanlar! Ben sizin
kadınlarla mut'a nikahı yapmanıza izin vermiştim. Şimdi Allah Teala
hazretleri, onu kıyamet gününe kadar haram etmiş bulunmaktadır.
Öyleyse, kimin yanında böyle nikahlı bir kadın varsa, artık ona yol
versin. Onlara ücret olarak verdiklerinizden herhangi bir şeyi geri
almayın"
İstanbul
12.08.2009
http://sufizmveinsan.com
|