Kütüb-i Sitte'den Alıntılar
194.Bölüm


15-535 / 5647 - İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:

"İslam'ın evvelinde mut'a  vardı. Kişi, hakkında bilgisi olmayan (tanımadığı) bir beldeye gelince, oradan yerli bir kadınla, orada kalacağını tahmin ettiği müddet miktarınca nikah yapardı. Kadın, böylece onun eşyasını muhafaza eder, gerekli işlerini görürdü. Bu hal:

"Onlar namuslarını korurlar. Ancak  "hanımlarına" ve "cariyelerine" karşı müstesna, bunlarla olan yakınlıklarından dolayı kınanmazlar" (Mü'minun 6) mealindeki ayet nazil oluncaya kadar devam etti.

(Bu ayet gelince  mut'a  haram ilan edildi.)

"İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) der ki:

"Bu ikisi dışındaki bütün fercler (cinsî tatmin yolları) haramdır."

15-536 / 5648 - Muhammed İbnu Ôl-Hanefiyye anlatıyor:

"Hz. Ali, İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ)'a dedi ki:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hayber Gazvesi günü, kadınlarla mut'ayı, ehlî  eşek etlerinin yenmesini haram kıldı."

 

15-539,540 / 5651 - Urve rahimehullah anlatıyor:

"Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) bana anlattı ki:

Cahiliye devrinde dört çeşit nikah mevcuttu:

Bunlardan biri, bugün (dinimizin meşru kıldığı ve) herkesçe tatbik edilen nikahtır:

Kişi kişiden kızını veya velisi bulunduğu kızı ister, mehrini verir, sonra onunla evlenir.

Diğer bir nikah çeşidi şöyleydi:

Kişi, hanımı hayızdan temizlenince: "Falancaya git, ondan hamilelik talep et" der ve hanımını ona gönderirdi. Kadının o yabancı erkekten hamile kaldığı anlaşılıncaya kadar, kocası ondan uzak durur, temasta bulunmazdı. O adamdan hamileliği açıklık kazanınca, zevcesi dilerse onunla zevciyat muamelelerine başlardı. Bu nikah çeşidine asaletli bir evlat elde etmek için başvurulurdu. İşte bu nikaha nikahu'l-istibza denirdi.

Diğer bir nikah çeşidi şöyleydi:

On kişiden az bir grup toplanır, bir  kadının yanına girerler ve hepsi de ona temasta bulunurdu. Kadın hamile kalıp doğum yaparsa, doğumdan birkaç gün sonra, kadın onlara haber salar, hepsini çağırırdı. Hiçbiri bu davete icabet etmekten kaçınamaz, kadının yanına gelirdi. Kadın onlara:

"Hadisenizi hatırlamış olmalısınız. İşte şimdi doğum yaptım. Ey falan çocuk senindir" der, çocuğu bunlardan  dilediğine  nisbet ederdi. Adamın buna itiraz etmeye hakkı yoktu.

Diğer dördüncü nikah çeşidi şöyleydi:

Çok sayıda  insan toplanıp bir kadının yanına  girerlerdi. Kadın gelenlerden hiçbirine itiraz edemezdi. Bu kadınlar fahişe  idi. Kapılarının üzerine bayraklar dikerlerdi. Bu kadınlarla temas arzu eden herkes bunların yanına girebilirdi. Bunlardan biri hamile kaldığı takdirde, çocuğunu doğurduğu zaman, o adamlar kadının yanında toplanırlar ve kâifler çağırırlardı. Kâifler bu çocuğun, onlardan hangisine ait olduğunu söylerse nesebini ona dahil ederlerdi. Çocuk da ona nisbet edilir, onun çocuğu diye çağrılırdı. O kimse bunu reddedemezdi.

Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm) hak ile gönderilince, bütün cahiliye nikahlarını yasakladı, sadece insanların bugün tatbik etmekte olduğu nikahı bıraktı."

15-544,545. Sayfalar :"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Efendimiz şöyle buyurdular:

"Ey insanlar! Ben sizin kadınlarla mut'a nikahı yapmanıza izin vermiştim. Şimdi Allah Teala hazretleri, onu kıyamet gününe kadar haram etmiş bulunmaktadır. Öyleyse, kimin yanında böyle nikahlı bir kadın varsa, artık ona yol versin. Onlara ücret olarak verdiklerinizden herhangi bir şeyi geri almayın"

   İstanbul 12.08.2009 
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail