16-12 /
5661 - Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Dini ve
ahlâkı sizi memnun eden birisi kız talep ederse onu evlendirin.
Böyle yapmazsanız, yeryüzünde fitne ve geniş bir fesad çıkar."
16-52 /
5693 - Misver İbnu Mahreme (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Hz. Ali (radıyallahu
anh) nikahı altında Fatıma (radıyallahu anhâ) olduğu halde Ebu
Cehl'in kızına talib oldu. Bunu işiten Hz. Fatıma, Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'a gelerek:
"Kavmin,
kızları için senin hiç gadablanmayacağını zannediyor. İşte Ali, Ebu
Cehl'in kızıyla evlenecek!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalâtu
vesselâm kalktı [minbere çıktı] şehadet getirdi ve şu hitabede
bulundu:
"Emma ba'd!
Ben Ebu'l-As İbnu'r-Rebî'e (kızımı) nikahladım. Bana konuştu ve
doğruyu söyledi [vadetti ve vaadini tuttu. Şurası muhakkak ki ben
helal olanı haram kılmıyorum, haramı da helal kılmıyorum]. Fatıma
benden bir parçadır. Onu üzen beni de üzer. Allah'a yemin olsun
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kızı Allah düşmanının kızıyla
ebediyyen bir araya gelmeyecektir!"
Ravi der
ki: "Ali istemekten vazgeçti."
16-62 /
5705 - İbnu Şihab anlatıyor:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) zamanında, bir kısım kadınlar, kendi
yurtlarında Müslüman oldular. Bunlar hicret de etmediler. Bunlar
İslam'a girdikleri zaman kocaları kâfir idiler. Bunlardan biri Velid
İbnu'l-Mugire'nin kızıydı. Bu kadın Safvan İbnu Ümeyye'nin nikahı
altında idi. Bu hanım Fetih günü Müslüman olmuş, kocası Safvan da
İslam'dan kaçmıştı. Aleyhissalâtu vesselâm peşinden amcasının oğlu
Vehb İbnu Umeyr'i, kendisine bir eman alâmeti olarak şahsî
ridasıyla birlikte gönderdi. [Resulullah onu İslam'a çağırıyor ve]
yanına gelmeye davet ediyordu: (Gelince bakacak), İslam hoşuna
giderse kabul edecekti, gitmezse kendisine iki ay müsaade edecekti.
Safvan,
Aleyhissalâtu vesselâm'ın yanına ridasıyla birlikte gelince, yüksek
sesle [halkın arasında] bağırırarak:
"Ey
Muhammed! İşte Vehb İbnu Umeyr! Senin ridanı bana getirdi ve senin
beni yanına davet ettiğini, İslam hoşuma giderse kabul edeceğimi,
gitmezse bana iki ay mühlet tanıyacağını söyledi" dedi.
Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) kalkıp:
"Ey Ebu
Vehb (devenden) in!" buyurdu. Fakat o:
"Hayır,
vallahi, meseleyi benim için açıklığa kavuşturmadıkça inmem!" dedi.
Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm:
"Sana, daha
fazla, dört ay mühlet tanıyorum" buyurdular.
Sonra
Resulullah Havazin tarafına Huneyn Seferi'ne çıktı. (Sefer hazırlığı
sırasında) Safvan'a adam göndererek çağırtıp, emaneten silah ve
başka harp malzemesi vermesini talep etti. Safvan:
"Zorla mı,
gönül rızasıyla mı istiyorsun?" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Gönül
rızasıyla!" buyurdu. Safvan [yanında bulunan] silah vs.yi iâne
olarak verdi. Sonra Safvan kâfir olduğu halde Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'la birlikte döndü.
Huneyn
Gazvesi'ne, Taif'in fethine katıldı. Bu esnada henüz kâfirdi. Ama
hanımı Müslüman olmuştu. Aleyhissalâtu vesselâm aralarını ayırmadı.
Bu hal Safvan (radıyallahu anh)'ın Müslüman oluşuna kadar devam
etti. Müslüman olduktan sonra hanımı eski nikahıyla onun yanında
kaldı.
Safvan ile
hanımının Müslüman oluşu arasında iki ay kadar bir zaman mevcuttur."
16-84.Sayfa
: Rasûlullah Efendimiz buyurdular ki :
"Erkek
erkeğin avretine bakmasın, kadın da kadının avretine bakmasın,
erkek erkekle bir tek örtünün altına girmesin, kadın da kadınla bir
tek örtünün altına girmesin."
16-90 /
5727 - Said İbnu'l-Haris anlatıyor:
"İbnu Ömer
(radıyallahu anhümâ)'i şöyle söyler işittim:
"Siz nezr
etmekten yasaklanmadınız mı? Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
demişti ki:
"Nezir,
olacak bir şeyi ne öne alır ne de geriye bıraktırır. Ancak onunla
cimriden mal çıkarılmış olur."
16-91 /
5729 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işittim:
"Kim
Allah'a itaat etmeye nezrederse hemen itaat etsin. Kim de Allah'a
isyan etmeye nezrederse, sakın isyan etmesin."
16-97 /
5733 - İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) hutbe verirken, güneşte ayakta duran bir
adam gördü. Bunun niye orada durduğunu sordu.
"Bu Ebu
İsrail'dir, güneşte durarak oruç tutmaya, yiyip içmemeye, gölgede
oturmamaya ve konuşmamaya nezretmiştir!" dediler.
Aleyhissalâtu
vesselâm:
"Ona
söyleyin! gölgelensin ve konuşsun, ancak orucunu tamamlasın"
buyurdular."
16-99 /
5735 - Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Kızkardeşim,
Beytullah'a yalın ayak yürüyerek gitmeye nezretmişti. Bu hususta
Resulullah'a sormamı talep etti. Ben de sordum. Aleyhissalâtu
vesselâm:
"Yürüsün ve
binsin!" buyurdular."
16-99 /
5736 - Tirmizî'nin rivayetinde şu ziyade vardır:
"...ayağı
çıplak ve başı da örtüsüz olarak Resulullah:
"[Allah,
kızkardeşinin meşakkati sebebiyle bir şey yapacak değildir.] Ona
emredin, başını örtsün, hayvanına binsin, (kefaret olarak) üç gün
oruç tutsun" buyurdu."
İstanbul
28.08.2009
http://sufizmveinsan.com
|