9-145 / 2814 - Ebû Hüreyre (radıyallâhu
anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Erkeklerin teşkil ettiği safların en hayırlısı birinci saftır. En
kötüsü de en son saftır. Kadınların teşkil ettikleri safların en
hayırlısı en son saftır, en kötüsü de en öndekidir."
9-147 / 2817 - İbnu Ömer (radıyallâhu
anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Safları düz kılın, omuzları bir hizaya
getirin, aradaki boşlukları kapatın, kardeşlerinizin (sizi
düzeltmeye çalışan) ellerine karşı nezâketli olun. Arada şeytan
gedikleri bırakmayın. Kim safa kavuşursa Allah ona kavuşur. Kim de
saftan koparsa Allah da ondan kopar."
9-148 / 2819 - Vâbisa İbnu Ma'bed
(radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah bir adam gördü, safın
gerisinde tek başına namaz kılıyordu. Ona namazını yeniden kılmayı
emretti."
9-150 / 2822 - Ebû Hüreyre (radıyallâhu
anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Eğer birinci safta ne olduğunu
bilseydiniz, mutlaka kur'a çekilirdi."
9-151 / 2823 - Yine Ebû Hüreyre
(radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki:
"İmam, kendisine uyulmak için meşrû
kılınmıştır. Öyleyse o tekbir getirdi mi siz de tekbir getirin. Rükûya
gidince siz de rükûya gidin." "Semi'allâhu limen hamideh" (Allah
kendisine hamdedeni işitir) deyince "Allahümme Rabbenâ leke'lhamd" (Ey
Rabbimiz hamdler sanadır) deyin. O ayakta namaz kılarsa siz de ayakta
kılın, oturarak kılarsa siz de hepiniz oturarak namaz kılın."
9-154 / 2824 - Yine Ebû Hüreyre
(radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki:
"Sizden biri, rükû ve secdede başını
imamdan önce kaldırdığı zaman Cenâb-ı Hakk'ın, (Kıyâmet günü) başını,
eşek başına veya sûretine çevire(rek dirilte)ceğinden korkmaz mı."
9-156 / 2828 - Ebû Dâvud'un bir diğer
rivâyetinde şöyle gelmiştir: "Siz namaza gelince biz secdede isek
hemen secdeye katılın, fakat onu (rek'at veya başka) bir şey saymayın,
tek rek'ate kavuşan namaza kavuşmuş sayılır."
9- 163.Sayfa : Rasûlullah Efendimiz
buyurdular ki : "Biriniz güzel şekilde abdestini alır, sonra mescide
müteveccihen çıkarsa sağ adımını attıkça Allah ona bir sevap yazar,
sol adımını attıkça da bir günahını döker. Mescide gelip namazını
cemaatle kıldı mı günahı affedilir. Geldiği vakit namazın bir kısmı
kılınmışsa kalana uyar, geri kalanı da sonra tamamlarsa yine öyle
olur. Mescide gelir, namazı kılınmış bulur, kendisi namazını kılar,
yine öyle olur (yani tam kılmış gibi sevap verilir.)"
9-169 / 2841 - İbnu Ömer (radıyallahu
anhümâ)'in anlattığına göre, bir adam kendisine sordu:
"Ben evde namazımı kılıp sonrada imamla
namaza yetişiyorum; onunla da namaz kılayım mı?""Evet!"deyince adam
tekrar sordu:"Peki, bunlardan hangisini (farz olan) namazım
yapayım?""Bu senin elinde mi? dedi, bu Allah'a kalmıştır, dilediğini
(asıl farz olan) namazın yerine sayar!"
9-178 / 2848 - Ebû Hüreyre (radıyallâhu
anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kim cuma günü cenabet guslü ile gusül
yapar, sonra cumaya giderse sanki bir deve kurban etmiş gibi (sevaba
nâil) olur. Kim ikinci saatte giderse bir sığır kurban etmiş gibi
(sevaba nâil) olur. Kim üçüncü saat giderse boynuzlu bir davar kurban
etmiş gibi (sevaba nâil) olur. Kim dördüncü saat giderse bir tavuk
kurban etmiş gibi (sevaba nâil) olur. Kim beşinci saatte giderse bir
yumurta tasadduk etmiş gibi (sevaba nâil) olur. İmam (hutbeye) çıkınca
melekler hazır olur, zikri dinlerler."
9-184 / 2851 - Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs
(radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki:
"Cuma namazına üç (grup) insan katılır:
1) Kişi var, namaza katılır, boş konuşma
yapar. Bunun namazdan hissesi, o konuşmasıdır.
2) Kişi var namaza gelir duâ eder. Bu
kimse Allah'a duâda bulunmuştur, Allah dilerse onun istediğini hemen
verir, dilerse vermez.
3) Kişi vardır, namaza gelir sadece dinler
ve sükut eder, mü'-minlerin arasından yararak geçmez, kimseye eza
vermez. Onun bu namazı, daha önce geçen cumaya ve fazladan da üç güne
kadar (günahlarına) kefarettir. Bu hal Cenâb-ı Hakk'ın şu sözüne
binaendir: "Kim bir hayır yaparsa bu kendisinden on misliyle kabul
edilir" (En'âm 160).
9-186,187 / 2852 - Hz. Ali (radıyallâhu
anh) Kûfe'de hutbe verirken minberden şöyle seslenmiştir:
"Cuma günü olunca şeytan çarşı ve pazara
erkenden bayraklarıyla gider, insanlara bin bir engel çıkararak mâni
olmaya, onları cumadan (hiç olmazsa) geciktirmeye çalışır. Melekler de
erkenden gidip mescidin kapılarına dururlar. Gelenleri birinci saatte
gelenler, ikinci saatte gelenler diye yazarlar. Bu hâl imam (hutbeye)
çıkıncaya kadar devam eder. Kişi mescidde, imamı görüp,
dinleyebileceği bir yere oturup, can kulağıyla dinledi ve konuşmadı
mı, kendisine iki kat sevap vardır. Kişi uzakta kalır ve imamı
dinleyemeyeceği bir yere oturur, sessiz durur ve konuşmazsa bir hisse
sevap alır. Eğer, imamı görüp dinleyebileceği bir yere oturur fakat
boş konuşma yapar, sessiz kalmazsa, ona iki hisse vebal yazılır. Eğer,
dileme ve görme imkânı olmayan bir yere oturur ve boş konuşur ve
sessiz kalmazsa, ona bir hisse vebal vardır. Kimde yanındaki
arkadaşına cuma günü "sus" derse "boş konuşmuş" olur. Kim de boş
konuşur ise, o cumadaki sevaptan nasibsiz kalır."(Hz. Ali)
konuşmasının sonunda şunu söyledi: "Ben bunu Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'dan işittim."
İstanbul -04.04.2007
http://sufizmveinsan.com
|