10-9 / 3247 - İbnu Mes'ud
(radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki:
"Sıdk insanı birr'e (Allah'ı
razı, edecek iyiliğe) götürür, birr de cennete götürür. Kişi, doğru
söyler ve doğruyu arar da sonunda Allah'ın indinde sıddîk (doğru
sözlü) diye kaydedilir. Yalan da kişiyi haddi aşmaya götürür. Haddi
aşmak da ateşe götürür. Kişi yalan söyler ve yalanı araştırır da
sonunda Allah'ın indinde yalancı diye kaydedilir."
10-9 / 3248 - Ebi'l-Cevzâi
rahimehullah anlatıyor:
"Hasan İbnu Ali (radıyallahu
anhümâ)'ye: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'dan ne ezberledin?"
diye sordum. Şu cevabı verdi:
"Aleyhissalâtu vesselâm'dan
"Sana şüphe veren şeyi terket, emin olduğun şeye ulaşıncaya kadar git.
Zira sıdk (doğruluk) kalbin itminanıdır, yalan şüphedir."
10-12.Sayfa : Rasûlullah
Efendimiz buyurdular ki :
"...Kul, yalan söylemeye ve
yalana tabi olmaya devam eder ve böylece kalbinde siyah bir benek
teşekkül eder. (Yalana devam ettikçe büyüyerek) bütün kalbi
siyahlaştırır. Böylece, artık Allah indinde yalancılar arasında
kaydedilir."
10-12,13 . Sayfa : Rasûlullah
Efendimiz buyurdular ki :
"Helal olan şeyler beyan
edilmiştir, haram olan şeyler de beyan edilmiştir. Bu ikisi arasında
durumu belli olmayan şeyler de vardır, insanların çoğu bunları
bilemez. Kim şüpheli şeylerden kaçınırsa dinini ve ırzını (şer'î
ithamdan) temize çıkarmış olur. Şüpheli şeyleri işleyen haramı işlemiş
olur, tıpkı koruluğun (Yasak bölgenin kenarında koyun otlatan çoban
gibi; her an koyun buraya kayabilir. Bilesiniz, her melîkin bir
koruluğu vardır, bilesiniz Allah'ın koruluğu da O'nun haram
kıldıklarıdır..."
10-18 / 3249 - Ebu Hüreyre
(radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki:
"Temiz şeylerinden kim ne
tasadduk ederse -ki Allah sadece temizi kabul eder- Rahmân onu sağ
eliyle alır -ki O'nun her iki eli de sağdır- bu sadaka bir tek hurma
bile olsa, O, Rahmân'ın avucunda dağdan daha iri oluncaya kadar büyür,
tıpkı sizin bir tayı veya bir boduğu büyütmeniz gibi (O da sadakanızı
büyütür)."
10-21 / 3250 - Yine Hz. Ebu
Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki:
"Bir adam boş bir arazide
giderken bulut içinden gelen bir ses işitti: "Falancanın bahçesini
sula!" diyordu. O bulut uzaklaşarak suyunu bir ketire (kayalığa)
boşalttı. Derken oradaki sel yollarından biri bu suların tamamını
akıtmaya başladı. Adam da suyun istikametini takiben yürüdü. Bir
müddet sonra, suyu bahçesine çevirmek üzere elinde bir kürek, çalışan
bir adam gördü. Ona:
"Ey Allah'ın kulu ismin ne?"
diye sordu.
"Falan!" dedi. Bu isim, adamın
buluttan işittiği isimdi. Bu sefer o sordu:
"Ey Allah'ın kulu, peki sen
benim adımı niye sordun?"
"Ben sana şu suyu getiren
buluttan bir ses işitmiştim, senin ismini söyleyerek
"Falanın bahçesini sula!"
diyordu. Sen bahçede ne yapıyorsun?"
"Madem ki sordun söyleyeyim.
Ben bu bahçeden çıkan mahsule nezaret ederim. Ondan çıkan mahsulün
üçte birini tasadduk ederim. Üçte birini ben ve ailem yeriz, üçte
birini de bahçeye iâde ederim" dedi."
10-22 . Sayfa : Rasûlullah
Efendimiz buyurdular ki :
"Mü'minin niyyeti amelinden
daha hayırlıdır"
10-22,23 / 3252 - İbnu Abbâs
(radıyallahu anhümâ)'ın anlattığına göre, kendisine bir dilenci gelmiş
o da dilenciye sormuştur:
"Allah'tan başka ilah
olmadığına ve Muhammed aleyhissalâtu vesselâm'ın O'nun elçisi olduğuna
şehadet ediyor musun.", Adam,
"Evet!" deyince tekrar
sormuştur:
"Oruç tutuyor musun?" Adam
tekrar
"Evet!" demiştir. Bunun
üzerine İbnu Abbâs:
"Sen istedin. İsteyenin bir
hakkı vardır. Bizim de isteyene vermek, üzerimize vazifedir" der ve
ona bir elbise verir. Sonra ilaveten der ki:"Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ı işittim şöyle demişti: "Bir müslümana elbise giydiren her
müslüman mutlaka Allah'ın hıfzı altındadır, ta o giydirdiğinden bir
parça onun üzerinde bulundukça."
10-15 / 3254 - Ebu Hüreyre
(radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki:
"Sadaka Rabbin öfkesini
söndürür ve kötü ölü mü bertaraf eder."
10-26 . Sayfa : Rasûlullah
Efendimiz buyurdular ki :
"Güneşin doğduğu her günde,
güneşin iki tarafında iki melek, cin ve ins hariç Allah'ın bütün
mahlukâtının işiteceği bir şekilde şöyle bağırırlar:
"Ey insanlar! Rabbinize gelin.
Bilin ki az ve yeterli olanı, çok ve oyalayıcı olandan daha
hayırlıdır!" Güneş batarken de iki tarafındaki iki melekten biri:
"İnfak edene halef (devam, karşılık) ver"; diğeri de: "Ey İlahımız
cimriye de telef ver" diye dua eder."
İstanbul
-13.06.2007
http://sufizmveinsan.com
|