10-40 /
3275 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Bir
adam: "Bu gece mutlaka bir sadaka vereceğim!" deyip, sadakasıyla
çıktı. Fakat (farkına varmadan) onu bir hırsızın avucuna sıkıştırdı.
Sabah olunca herkes:
"Bu gece
bir hırsıza sadaka verilmiş!" diye dedikodu yaptı. Adam:
"Ya
Rabbi bir hırsıza sadaka verdiğim için sana hamdediyorum" dedi ve
ilâve etti:
"Ancak
mutlaka bir sadaka daha vereceğim!"Yine sadakasıyla çıktı. (Gece
karanlığında bu sefer de) bir zaniyenin avucuna sıkıştırdı. Sabahleyin
herkes:
"Bu gece
bir zâniyeye sadaka verilmiş!" diye dedikodu yaptı. Adam:
"Allah'ım bir hırsız ve zâniyeye sadaka verdiğim için sana hamdolsun!
Ancak yine de bir sadakada bulunacağım!" dedi. Sadakasıyla birlikte
sokağa çıktı. (Karanlıkta) bu sefer de bir zenginin eline sıkıştırdı.
Sabahleyin herkes:
"Bu gece
bir zengine sadaka verilmiş!" diye dedikodu yaptı. Adam:
"Allah'ım, bir hırsız, bir zâniyeye ve bir zengine sadaka verdiğim
için sana hamdediyorum!" dedi. (Bilahare rüyasında ona gelip şöyle
denildi):
"Senin
sadakaların kabul edildi. Şöyle ki: (İhlasla yani Allah rızası için
vermen sebebiyle) hırsızın hırsızlıktan vazgeçip iffete gelmesi,
zâniyenin zinadan vazgeçmesi, zenginin ibret alıp Allah'ın kendine
verdiklerinden tasadduk etmesi umulur."
10-46,47 /
3279 - Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Adamın
biri yumurta büyüklüğünde bir altın getirip:
"Ey
Allah'ın Resûlü, şunu bir mâdende ele geçirdim, bunu alın, tasadduk
ediyorum! Bundan başka birşeyim de yok" dedi. Aleyhissalâtu vesselam
(memnuniyetsizliğini ifâde için ondan yüzünü çevirdi. Sonra adam
Resûlullah'ın sağ tarafından yaklaşıp aynı şeyleri söyledi. Efendimiz
yine adamdan yüzünü çevirdi. Adam bu sefer sol tarafından yaklaştı,
aynı şeyleri söyledi. Resulullah yine adamdan yüzünü çevirdi, sonra
adam arka cihetinden yine yaklaşıp önceki sözlerini aynen tekrar etti.
Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam onu aldı ve adama attı. Eğer
değseydi canını yakacaktı. Buyurdular ki:
"Biriniz
bütün sahib olduğu serveti getirip: "Bunu sadaka olarak veriyorum"
diyor ve sonra da oturup halka avuç açıyor! Hayır. Sadakanın hayırlısı
zenginlikten sonrakidir."
10-52 /
3285 - Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Ben
Allah yolunda bir at tasadduk etmiş idim. Ona sâhip olan kişi,
hayvanın bakımını ihmal etti. Bunun üzerine atı satın almak istedim.
Biraz ucuza satar diye düşünüyordum. Önce Resulullah aleyhissalâtu
vesselâm'a bir sorayım dedim.
"Sakın
ha! buyurdu, ne onu satın al ne de sadakana dön, hatta onu sana bir
dirheme verse bile. Zira sadakasına dönen, kustuğuna dönen gibidir!."
buyurdular."
Muvatta'nın bir rivayetinde şu ziyade vardır: "...(Sadakasına dönen)
kusmuğuna dönen köpek gibidir."
10-54 /
3287 - Sa'd İbnu Ubâde (radıyallahu anh) anlatıyor:
Ey Allah'ın
Resûlü dedim, annem vefat etti, (onun adına) yapacağım sadakanın
hangisi efdaldir?"
"Su!"
buyurdular.
Bu cevap
üzerine Sa'd bir kuyu kazdı ve "Bu kuyu Sa'd'ın annesi için" dedi."
10-58 /
3290 – Rasûlullah Efendimiz buyurdular ki :
"Nesebinizden sıla-i rahm yapacaklarınızı öğrenin. Zira sıla-i rahim
akrabalarda sevgi, malda bolluk, ömürde uzamadır."
10-60.
Sayfa : Ebu'd-Derda anlatıyor:
"Resulullah
aleyhissalatu vesselam'ın yanında "Kim sıla-i rahimde bulunursa eceli
uzatılır" diye zikredilmişti, Aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ömürde ziyade olmaz. Allah Teâla Hazretleri: "Ecelleri geldiği zaman
bir saat ne ileri alınır ne de geriye..." (A'raf 34) buyurmaktadır.
Ancak kişinin, kendisine vefatından sonra dua edecek hayırlı zürriyyet
olur.
"Yine
Taberânî'nin Mûcemu'l Kebir'inde gelen merfu bir hadisde:
"Allah,
eceli gelen kimsenin ömrünü uzatmaz, ömrün ziyâdeleşmesi sâlih
zürriyet demektir" buyurmuştur.
10-61 /
3292- Selmân İbnu Âmir (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Fakirlere yapılan tasadduk bir sadakadır,ama zî-rahm'a (yani
akrabaya) yapılan ikidir:Biri sıla-i rahim, diğeri sadaka."
10-65,66.
Sayfa : "Mu'az İbnu Cebel (radıyallahu anh) Şam'dan dönmüştü,
Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'a secde etti.
"Ey Muaz bu
da ne?" diye sorunca:
"Şam'a
gitmiştim. Orada insanların piskopos ve patriklerine secde ettiklerini
gördüm. Bunu sana yapmak, içimden geçti" dedi. Bunu işiten Efendimiz:
"Sakın bunu
yapmayın. Eğer ben bir kimsenin Allah'tan başka birine secde etmesini
emretseydim, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim. Muhammed'in
nefsi kudret elinde olan Zât'a yemin ederim, kadın kocasına olan
hakkını eda etmedikçe Rabbine olan hakkını eda edemez. Kocası, nefsini
taleb etse, kadın havid (deve semeri) üzerinde bile olsa bunu men
edemez.
"Hz.
Enes'in rivayeti de şöyle:
"Bir
insanın diğer bir insana secdesi doğru olmaz, şayet doğru olsaydı,
üzerindeki hakkının büyüklüğü sebebiyle kadının kocasına secde
etmesini emrederdim..."
10-67.Sayfa : Hz. Câbir'in bir rivayetinde Rasûlullah Efendimiz şöyle
buyurdular :
"Üç
kişinin namazı kabul edilmez ve hiçbir hayırları semaya yükseltilmez:
1- Geri
dönünceye kadar, kaçan köle;
2-Ayılıncaya kadar, sarhoş;
3-Râzı
edinceye kadar, kocasını darıltan kadın."
İstanbul
-26.06.2007
http://sufizmveinsan.com
|